Perşembe günü Başbakan istifa ettiği sırada Şirin Diaa (32), Kahire’nin kenar mahallelerinden birinde iki oğluna öğle yemeği hazırlamakla meşguldü. Yaşamını çocuklarının biçimlendirdiği bir kadın olan Şirin protestolara katılmaya son verip 6 ve 8 yaşlarında olan çocuklarına odaklanacağı konusunda kendisine söz vermişti. Ne var ki, Facebook’tan yeni Başbakan’ın, ki bu daha önce eşi görülmemiş bir şey, […]
Perşembe günü Başbakan istifa ettiği sırada Şirin Diaa (32), Kahire’nin kenar mahallelerinden birinde iki oğluna öğle yemeği hazırlamakla meşguldü. Yaşamını çocuklarının biçimlendirdiği bir kadın olan Şirin protestolara katılmaya son verip 6 ve 8 yaşlarında olan çocuklarına odaklanacağı konusunda kendisine söz vermişti. Ne var ki, Facebook’tan yeni Başbakan’ın, ki bu daha önce eşi görülmemiş bir şey, ertesi gün protestoculara sesleneceğini öğrendiğinde buna karşı koyamadı.
“Sizi sadece iki saatliğine yalnız bırakacağım” dedi çocuklarına ve onları büyük annelerine emanet edip Tahrir Meydanı’na doğru yola koyuldu.
Kalabalığın arasından, Hüsnü Mübarek henüz daha indirilmeden göstericilerin yanında yer almış olan başbakan Essam Sharaf’ı görebilmek için su dolu bir bidonunun üzerine çıktı.”Onu gördüm, çok mutluyum” diye sevinçle bağırdı, sesi binlerce sese karışaraktan. “Başınızı dik tutun, biz Mısır halkıyız” diye haykırıyorlardı.
Mısır’ın halk devrimi, ev kadınlarının ve meyve satıcılarının, iş kadınlarının ve öğrencilerin bir araya geldiği, kadınların ve erkeklerin ortak bir eseridir. Gösterilerin doruk noktasında, her gün sokaklara dökülen bir milyon insanın nerdeyse dörtte birini kadınlar oluşturuyordu. Örtülü ve başı açık kadınlar, geleneksel olarak kendilerinden beklenenin aksine, erkeklerle yan yana bağırdılar, çarpıştılar ve sokaklarda uyudular.
Buradaki aktivistlere göre şimdi baş edilmesi gereken mesele ülkenin bundan sonra alacağı yolda kadınların katılımının devam etmesini sağlamak ve devrim günlerinde kadınların verdiği desteği unutturmamak.
“Hiçbir şey değişmedi daha, değişen sadece onlar” diyor, Nazra Feminist Çalışmaları direktörü Mozn Hassan. Hassan, Mübareğin devrilmesine kadar geçen 18 gün boyunca neredeyse hiç evine gitmedi, fakat bu yetmez diyor. “Devrim, Tahrir’de geçirilen 18 gün, sonrasında yaşanan karnaval ve askerleri sevmek değildir, henüz daha ilk aşamayı kazandık”.
Mozn Hassan’ın Arap dünyasının bazı bölgelerinde kadınlara tanınmayan temel haklardan çok, gerçek eşitliğe ve politik kazanımlara olan ihtiyaca vurgu yapması kadınların buradaki yerine dair önemli bir gösterge. Bu ülke daha dindar bir hale gelse de, tutucu ailelerinin baskılarına rağmen Mısırlı kadınların yüzde 25’i, evlerinin dışında çalışıyorlar. Suudi Arabistan’ın aksine kadınların araba sürmesine de izin veriliyor.
Fakat Dünya Ekonomik Forumunda yayınlanan son bir rapora göre Mısır, kadın erkek eşitliği bakımından 134 ülke arasında 125. sırada bulunuyor. Birçok kadın çalışmıyor, kadınların yüzde 42’si okuma yazma bilmiyor ve neredeyse hiç kadın siyasi lider bulunmuyor. (2010 yılında, parlamentodaki 454 sandalyeden yalnızca 8’i kadınlara ait.)
Ayrıca kadınlar, başka birçok ülkede tolere edilmeyecek şekilde cinsel tacize maruz kalmaktalar. Kadınlar örtülü olsunlar veya olmasınlar sıklıkla sokaklarda sözlü olarak taciz edilmekte ve bazen de kalabalık ortamlarda elle tacize uğramaktalar. Bundan dolayı birçok hali vakti yerinde kadın da sokağa çıkmaktan çekinmekteler.
Mısır bölgede kadınların da büyük oranda katıldığı halk ayaklanmalarında öncü durumda. Erkekler de bu ayaklanmalarda kadınların desteğinin ne kadar hayati olduğunu fark etmiş gözüküyorlar. Bahreyn’de, geleneksel siyah tunikleriyle yüzlerce kadın, dışarıda kadınlara ayrılan bölümlerde, çocuklarıyla birlikte uyudular ve dua ettiler. Yemen’de başkent Sana’da geçtiğimiz günlerde önemli sayıda kadın protestolara katıldı ama erkek sayısının büyüklüğü karşısında azınlıkta kaldılar.
Kocası çokuluslu bir şirkette çalışan Şirin Diaa, kadınların katılımının Mısır devrimi için çok önemli olduğunu çünkü protestolara katılmak için erkeklerin sahip olmadığı zamana kadınların sahip olduğunu belirtiyor. Kadınların önemi Müslüman Kardeşler tarafından uzun zamandır bilinmekte. Kadınlar örgütün omurgasını oluşturan hayır gruplarında çok aktifler.
“Bu ülkenin bizim ülkemiz olduğunu hissediyoruz artık” diyor genç bir Müslüman Kardeşler destekçisi olan, annesi, teyzesi ve kuzeniyle meydanda bulunan Abrar Mousad (15). Meydanda yer alabilmek için bir Kuzey kenti olan Tanta’dan gelmişler. “Her şey değişti, artık ne düşünüyorsam ve ne istiyorsam kimseden korkmadan söyleyebilirim.”
Burada kadınların anlattıklarına bakarsak belki de en büyük değişim içerde yaşanıyor. Kadınlar, Kahire’nin trafikle boğulmuş, erkeklerin tahakkümü altındaki caddelerinin artık kendilerinin de olabileceği konusunda ikna olmuş durumdalar, yıllardır süren cinsel tacizlere rağmen. Bu sorun 2006’da, Ramazan Bayramında, erkek kalabalığı tarafından taciz edilen kadınların videolarının aktivistler tarafından internette yayınlanmasıyla manşetlere taşınmıştı.
2008 yılında Mısır Kadın Hakları Merkezi’nin yaptığı bir çalışma, araştırmaya katılan kadınların büyük çoğunluğunun tacize uğramış olduğunu gösterdi. Merkezin direktörü olan Nehad Edu El Komsan’ın belirttiğine göre, tacizcilerin büyük kısmı güvenlik güçlerine mensup ve neredeyse hiçbiri cezalandırılmamış.
El Komsan sorunun kaynağı olarak kadınları cinsel tacize karşı koruyacak yasaların eksikliğini, kadınların tacizleri bildirmekten korkmalarını ve Mısır toplumunda, özellikle milyonlarca fakir, eğitimsiz ve işsiz genç erkeğin dahil olduğu baskı ve hayal kırıklığının yarattığı güçlü dip dalgasını gösteriyor. Fakat kadınlar devrim günlerinde sokaklarda, keskin nişancılar ve göz yaşartıcı gazlarla o güne kadar kendilerinden uzak durmaları salık verilen erkeklerle birlikte mücadele ettiler.
“Daha önce sokakta konuşmaktan korkacakları adamlar kadınlara, ‘Bravo bu kızların devrimi!’ diye sesleniyorlar” diyor Mozn Hassan.
Fakat bu durum çok uzun sürmedi. Tahrir Meydanı’nda oluşan birlik duygusu Mübarek’in 11 Şubat’ta düşüşünün ardından son buldu.
Bundan kısa süre önce CBS muhabiri Lara Logan cinsel saldırıya uğradı ve birçok Mısırlı kadının cinsel tacize uğradığı bildirildi.
Komsan ve diğer kadınlara göre devrim sürecinde görülmeyen şiddetin ve tacizlerin sorumlusu futbol maçı kazanmış gibi gece kutlama yapan genç erkekler ve yabancı kimselerdi.
“Hayal kırıklığına uğradım” diyor devrim sırasında hiçbir tacize uğramayan fakat Mübarek’in devrildiği cuma günü arkasından taciz edilen Yasmeen Mekawy(25).
Meydanın dışında da birçok hayal kırıklığı yaşanıyor. Asker tarafından anayasayı revize etmeleri için atanan sekiz uzmandan tek bir tanesinin bile kadın olmadığını söylüyor, kendisi bir feminist olan Amal Abdal Hadii.
Bunun sonucu olarak, önerilen değişiklik Mısır cumhurbaşkanının Mısırlı olmayan bir kadınla evli olamayacağını belirtiyor. Haliyle bu ifade bir kadının cumhurbaşkanı olma ihtimalini de göz ardı ediyor.
Altmış üç kadın grubu, kadınların da yeni Mısır devletinin inşasına katılmaya hakları olduğunu iddia ederek anayasa komitesinde bir kadın avukatın yer alması için imza kampanyası başlattılar. Al Hadi, Mısırın 1919 ve 1952’deki devrimlerinde de kadınların benzer güçlüklerle karşılaştıklarını söylüyor. Feministlerin en büyük korkusu, özellikle de muhafazakar İslamcı güçlerin hükümette önemli roller oynaması halinde, yasalarda yapılacak değişikliklerin kadınların mevcut haklarına zarar vermesi.
Fakat birçok kadın da yaşanan ilerlemelere dair şeyler bildirmekte. Cuma günü birçok genç kadın, polislerinkine benzer gayrı resmi k
afa bantları ve işaretler taşıyarak erkekleri kadınlara karşı saygılı olmaları konusunda uyardılar. Kadın hakları için İslam’ın bir paradigma olarak benimsenmesi gerektiğini düşünen İslamcı feministlerle, seküler feministler arasındaki büyük ayrılığın ortadan kalktığını söylüyor, Nazra’nın kurucularından İslamcı feminist Fatma Eman.
“Devrimden sonra çok kibarca karşılandım, bizim müttefik olduğumuzu kanıtlayacak bir şeye ihtiyaçları var.”
Önde gelen feministlerden Nawal Al Saadawi’nin de aralarında bulunduğu koalisyon Salı günü demokrasiden başka bir gündemi olmayan bir milyon kadının katılacağı bir yürüyüş planlıyorlar. Şirin Diaa, bu sefer evinde oturmayı ve başbakana çalışması ve çocuklarına yardım etmesi için bir şans vermeyi planladığını söylüyor. Fakat ekliyor, başbakan Sharaf hızlıca demokratik değişiklikler yapmazsa sokaklara geri dönerim.
Şirin Diaa, “Kadınlar ve erkekler arasında bir fark göremiyorum” diyor, gösterilerde geçirdiği günlerden bahsederken.”Tek farklılık, erkekler haydutların sopalarını almada daha yetenekliler. Fakat bu demek değil ki bizim sesimiz çıkmıyor. Ben biliyorum ki ben de söz sahibiyim, bu yüzden evde oturamam. Benim bir sorumluluğum var. Milyonların içinde bir olabilirim.”
5 Mart 2011
Lara Kasinof Sana ve Yemen’den Andrea Bruce Manama ve Bahreyn’den habere katkıda bulundular.
[New York Times’taki İngilizce orijinalinden Erdem Demirtaş tarafından 5deniz.net (Sendika.Org) için çevrilmiştir]