OSTİM patlamasının dumanı kalkmadan Sakarya’nın Hendek ilçesinde kurulu Coşkunlar havai fişek fabrikasında meydana gelen patlamada ilk belirlemelere göre 1 işçi hayatını kaybetti, 6 işçi yaralandı. Bu şirketin geçmişi de iş kazalarında parlak değil. Geçmiş kazalarda 2 işçi hayatını kaybetmiş, 38 işçi yaralanmıştı. Aslında iş kazalarında özel sektöre ait verilere ulaşmak çok daha zor. Ölümler olmasa […]
OSTİM patlamasının dumanı kalkmadan Sakarya’nın Hendek ilçesinde kurulu Coşkunlar havai fişek fabrikasında meydana gelen patlamada ilk belirlemelere göre 1 işçi hayatını kaybetti, 6 işçi yaralandı. Bu şirketin geçmişi de iş kazalarında parlak değil. Geçmiş kazalarda 2 işçi hayatını kaybetmiş, 38 işçi yaralanmıştı.
Aslında iş kazalarında özel sektöre ait verilere ulaşmak çok daha zor. Ölümler olmasa kazalardan bihaber olacağız. İş kazalarının merkezini özel sektörün ve devletin kendisine bağlı iş yerlerinde taşeron şirketler eliyle çalıştırılan güvencesiz ve mevsimlik işçiler oluşturuyor. İstanbul ve Diyarbakır gibi inşaat sektörünün yaygın olduğu illerde işler taşeronlar eliyle yürütülüyor. Sendikalaşmanın teğet geçtiği iş kollarından biri inşaat sektörüdür. Örneğin kamu emekçilerinin örgütlü olduğu, sivil toplum kuruluşlarının güçlü olduğu, politik ortamın sıcak olduğu Diyarbakır’da bile inşaat işçileri örgütsüz durumda.
Son yirmi yıldır bütün hükümetler işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda işverenlerin lehine yasal düzenlemeler getiriyor. TTB işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda çok önemli işler yaptı. Hem işyeri hekimlerinin eğitimini verdi, hem de denetlemeye çalıştı. Ancak hükümet yasal düzenlemelerle TTB’nin insiyatifini her defasında kırmaya çalıştı. Hükümet ve TTB arasındaki bilek güreşi devam ediyor. Buna ek olarak aile hekimliği sürecinin başlamasıyla pratisyen hekimler bu alandan ayrıldı. Şu anda işyerlerinde hekim çalıştırma (daha doğrusu hekim bulma) sıkıntısı çekiliyor. İşçi sağlığı ve işyeri güvenliği sorunu devam edecek gibi görünüyor. Torba yasa da bunu iyice perçinledi. Daha çok iş kazalarından bahseder olacağız.
TTB’nin de içinde yer aldığı meslek örgütleri ile DİSK ve KESK Meclis’te tartışılan torba yasaya 3 Şubat’ta basın açıklaması yapmış, eylem polisin sert müdahalesi ile sonlanmıştı. Torba yasa içinde işverenlerin lehine vergi afları ile birlikte Meclis’ten geçti. Cumhurbaşkanı da muhtemelen onaylayacak. 3 Şubat’ta polis saldırısından sonra torba yasaya karşı çıkan sendikalar haftayı açıklamalarla sürdürmeye devam etti.
Böylece emekçilerin aleyhine bir yasa daha meclisten geçmiş oldu. İyice daralan, büyük oranda özelleştirilen, bazı kurumlarında performans sisteminin hayata geçirildiği kamu alanına ve kamu emekçilerine son darbe torba yasa ile indirildi. Aslında hep söyledik; torba yasa bir genel grev nedeni olmalıydı. Mücadele eden sendikalar öyle baskı altında kalmış, kitlesini yitirmiş ki, sürece önderlik halini kendinde göremedi. Şimdi yine hukuk mücadelesi devam edecek!
Yine Memur Sen ve Hak-İş’in bu süreci Torba yasa lehine kısmen desteklemeleri ileride kendi aleyhlerine olacak. Sendikalara üye memur bulunamayacak. Bu sendikalara da torba yasa içinde memurları ve işçileri olumsuz ilgilendiren maddelerin olduğunu hatırlattık. Hükümetin genel politikalarına destek olmakla torba yasa içeriğini birbirine karıştırdılar (gerçi torba yasa içinde Erbakan’ın vergi affı kendi tabanları için manevi değeri olabilir). Bu sendikalar Torba yasaya karşı çıkmaya ‘sol bir refleks’ diye alerji duydular. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’ndaki değişikliklerle esnek ve güvencesiz istihdamın tüm kamu alanının temel politikasına dönüşecek. (Nedense kamuoyunda torba yasanın bu tarafı vergi afının gölgesinde kaldı.) Memurlar da işçiler gibi başka kurumlara “ödünç” verilebilecek. Sendika kurma hakkı olsa da katı bir grev ve toplusözleşme yasağı var.
Akaryakıt zamları emekçileri vurmaya devam ediyor. Üstüne birde büyük kentlerde toplu ulaşımın da bir toplumsal rüşvete dönüştürülmesi durumu var. Belediye toplu ulaşımı bir hak olmaktan ziyade oy ve yandaşlık ilişkisine dönüştürmüş durumda. Geçen hafta Ankara’da halkevlerinin örgütlediği ulaşım zamları ve belediyenin keyfi tutumuna karşı bir sivil itaatsizlik eylemi gerçekleşti. İnsanlar akşam saatlerinde otobüslere kart kullanmadan bindi. Torba yasa da da görüldü. Yasal düzenlemelerle mücadelenin zorlaştığı bir dönemde asgari ücretin altında çalışanların elinde bu tip sivil itaatsizlik eylemleri kalıyor.