Türkiye’de pek çok konuda reforma ihtiyaç var. Yargıdan eğitime, insan haklarından sağlığa, bir dizi örnek sayabiliriz. Ancak değişim, yenilenme sevdasıyla hâlihazırda işleyen bir sistemi bozmak ve zarara uğratmak, herhalde sadece bizlere mahsus. Üniversite hastanelerinde uygulanacak tam gün yasasındaki “performans” sistemi, işte tam da böyle bir şey. Ülkenin tartışmasız en iyi, en çok doktor yetiştiren ve […]
Türkiye’de pek çok konuda reforma ihtiyaç var. Yargıdan eğitime, insan haklarından sağlığa, bir dizi örnek sayabiliriz. Ancak değişim, yenilenme sevdasıyla hâlihazırda işleyen bir sistemi bozmak ve zarara uğratmak, herhalde sadece bizlere mahsus.
Üniversite hastanelerinde uygulanacak tam gün yasasındaki “performans” sistemi, işte tam da böyle bir şey. Ülkenin tartışmasız en iyi, en çok doktor yetiştiren ve en saygın kurumlarından sayılan üniversite hastaneleri, sıradan birer devlet hastanesine dönüşme tehlikesiyle karşı karşıya…
Yüzeysel bakınca “herkese daha fazla hizmet verilecek” sonucu çıkarılıyor. Ancak ne yazık ki durum böyle değil. Çünkü performans sistemi, üniversite hastanelerinin içini boşaltacak.
Neyin performansı?
Efendim bundan böyle doktorun performansı, baktığı hasta sayısına göre belirlenecekmiş. Bir kere neyin performansını, hangi kritere göre ölçüyorsun?
Sanki icra edilen meslek, tıp değil de şirket muhasebesi. İnsanlar hasta değil, birer rakam. Doktorlar uzman değil, küçük esnaf… Bu mudur?
Hayır, değildir. Üniversite hastanelerinde bilimsel araştırmalar yapılır, uzman doktor yetişir. Bu hastanelerde çalışan doktorun başarısını ve buna bağlı olarak maaşını, baktığı hasta sayısı ile ölçemezsiniz.
Eğer bunu yaparsanız, zor ve karmaşık vakalar ister istemez geri plana atılır. Hocalar araştırmaya, bilime vakit ayıramaz. Ve üniversite hastanelerinden özele kaçış hızlanır.
Özele geçiş hızlandı
Kaçış süreci, tam gün yasası kesinleştiğinden beri hızlandı. Yıllarını üniversite ve araştırma hastanesine vermiş pek çok deneyimli doktor ve profesör, özel hastaneye geçiş yaptı.
Ee, hani halka daha kaliteli hizmet için çıkarılmıştı bu yasa?
Hepimizin şunu anlaması gerek: Performans sistemi sadece doktoru, öğretim görevlisini zorda bırakmayacak. Hastayı nitelikli hizmetten mahrum edecek.
Her şeyi paraya, rakama tahvil eden, güya “daha ucuza, daha çok” hizmet vaat eden bu anlayış, Türkiye’deki üniversite hastanelerinin çöküş fermanı demek.
Konu sağlık olunca insan, ancak başına bir felaket gelince kıymetini anlıyor. O zaman da ne yazık ki iş işten geçmiş oluyor.
Çok geç olmadan doktorunuzu, üniversite hastanenizi, alacağınız sağlık hizmetini savunun.
PUAN SİSTEMİ BİR ACAYİP
Uygulama, Türkiye’nin pek çok ilindeki üniversitelerde protesto ediliyor. Pamukkale Üniversitesi’nden Prof. Dr. Esat Adıgüzel, performans sistemine dair sıkıntılarını şöyle açıklıyor:
– Performansa göre ücret, tıbbi uygulamaların bilimsel, doğru ve nitelikli olmalarına hiç bakılmaksızın, sadece sayısına göre değerlendirilmesidir. Çünkü, tıbbi tanı ve tedavi yaklaşımlarını parasına göre sınıflıyor.
– Bu uygulamada bütün tıbbi işlemler hastaya sağladığı faydaya göre değil, getirdiği paraya göre değerlendiriliyor.
– Taslaktaki puanlara bakılacak olursa, örneğin bir hastanın kalbindeki tümörü ameliyat eden hekim 2 bin puan alırken, kalbi duran bir hastayı yeniden canlandırıma işlemi için 200 puan veriliyor.
– Bu puanlar neye göre hesaplanmaktadır? Hangi işlemin hasta veya toplum sağlığı açısından daha değerli olduğunun hesabı yapılabilir mi?