18 Ekim’de Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü’nde öğrenciler tarafından protesto edilen Devlet Bakanı Egemen Bağış’a yumurta attığı iddia edilen Siyasal Bilgiler Fakültesi üçüncü sınıf öğrencisi Nihal Çarıkçı (21) hakkında 2 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne giderek görüşlerini aldığımız Çarıkçı açılan davayı ve olayla ilgili düşüncelerini Sendika.Org’la paylaştı. Egemen Bağış’a yumurta atılan eylemde […]
18 Ekim’de Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü’nde öğrenciler tarafından protesto edilen Devlet Bakanı Egemen Bağış’a yumurta attığı iddia edilen Siyasal Bilgiler Fakültesi üçüncü sınıf öğrencisi Nihal Çarıkçı (21) hakkında 2 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne giderek görüşlerini aldığımız Çarıkçı açılan davayı ve olayla ilgili düşüncelerini Sendika.Org’la paylaştı.
Egemen Bağış’a yumurta atılan eylemde var mıydın?
Protestoda vardım fakat yumurta atmadım.
Ne oldu o gün kısaca anlatabilir misin?
Egemen Bağış o gün üniversitemize Avrupa Birliği ile ilgili bir konferans vermeye gelmiş. Sabahın erken saatlerinde bunu duyduğumuzda biz de katılıp AKP’nin politikalarla ilgili birkaç şey söylemek istedik? Fakat polis kuşatması altındaydı kampüs ve hiçbir öğrenciyi içeri almadılar. Biz de dışarıda kalabalık bir öğrenci gurubu olarak demokratik hakkımızı kullanarak bu durumu protesto ettik.
Peki, iddia edildiği gibi yumurtayı attın mı?
Hayır, ben yumurta atmadım ama protestoya katıldım. Şayet yumurtam olsaydı atardım da. Ben yumurtanın bir protesto biçimi olduğunu düşünüyorum. Son dönemde yapılan “yumurta şiddet midir?” vs. gibi tartışmaları da çok akıl dışı buluyorum.
Yumurtayı sen atmadıysan polis neden seni gözaltına aldı?
Protesto sonrasında ne polis ne de özel güvenlik müdahale etmedi fakat ardından Egemen Bağış’ın Cebeci karakoluna gidip “Ceketimin sol omuz kısmı kirlendi” diyerek şikâyetçi olmasıyla polis harekete geçti. Cebeci Kampüsü’nün kapısında protestoya katılan öğrencileri almak için gelmişler. Okuldan çıktığımda da beni gözaltına aldılar. Polisin bakanı memnun etmesi için bir kurban gerekliydi. O da ben oldum. Bu noktada yumurta atıp atmamanın bir önemi yok. AKP’nin kendine muhalif seslere tahammülü yok.
AKP’nin politikalarıyla ilgili birkaç şey söylemek istediğini ifade ettin. Nedir söylemek istediklerin?
Aslında her platformda dile getirdiğimiz en temel haklarımızdı söylemek istediğim. YÖK’ün kaldırılması, harçların kaldırılması, üniversitelerde söz yetki karar hakkımızın olması, üniversitelere ödenek ayrılması ve gerici müfredata karşı bilimsel eğitim talebiydi söylemek istediklerim ama bunları söylemek bir yana dursun yanına bile yaklaşamadık Egemen Bağış’ın.
Egemen Bağış sizin için “Keratalar yumurtayı getirselerdi, ben de sucuk getirseydim. Beraber yerken konuşsaydık” diyor. Sen ne düşünüyorsun bu konuda?
O gün Avrupa Toplulukları Araştırmaları ve Uygulamaları Merkezi’ndeki (ATAUM) bütün idari personel bile izinli sayıldı. Çünkü bırakın birlikte yumurta yiyip konuşmayı Egemen Bağış’ın olduğu ortamda bulunmak bile sakıncalı görülüyor. Üniversitenin içinde yapılan ve hocamızın düzenlediği bir konferansa üniversite öğrencileri alınmıyor. Bahçeşehir Üniversitesi’nde olanları hala hatırlıyoruz. Egemen Bağış’ı protesto eden öğrencinin (ki öğrenci yumurta bile atmamıştı) salondan yaka paça çıkarılması Bağış’ın demokrasi anlayışını gösteriyor. Bir yandan oturup konuşalım diyor ama kendisine muhalif bir şey söyleyince hemen susturuyor.
Egemen Bağış’ı bundan sonra teflon tavayla protesto edecekler sanırım. Yapışmasın diye. Bir protesto eylemi bu kadar görmezden gelinir bu kadar anlamsızlaştırılabilir bakan tarafından. Bakan taleplerimize baksın.
AB baş müzakerecisinin başka derdi yokmuş gibi hele uluslararası ilişkiler okuyan bir üniversite öğrencisiyle uğraşması ilginç. Bunun yanı sıra yenilenen anayasasının ikinci maddesi hukuk devleti olan bir ülkede protestoya katıldığın için 2 yıl dört ayla yargılanacaksın. Bu çelişkiyi nasıl değerlendiriyorsun?
AKP’nin burada uğraştığı birebir ben değilim. AKP’ye muhalif olan bütün üniversite öğrencileridir. Burada ceza tehdidiyle susturulmak istenmektedir. Bu davada sanık sandalyesinde tek başıma olmayacağım. Burada yargılanan hem üniversitenin kendisi hem de en demokratik hakkım olan protesto hakkımdır. Aynı zamanda yargılanan tüm toplumun vicdanında AKP’nin tahammülsüzlüğü olacaktır.
Egemen Bağış özür dilemen halinde şikayetini geri alacağını söyledi. Özür dilemeyi düşünüyor musun?
Tabii ki özür dilemeyi düşünmüyorum çünkü ben özür dilenmesi gereken bir şey yapmadım. Tam tersine beni gözaltına alarak özgürlüğümü kısıtlayanların ve bana haksız yere dava açanların özür dilemesi gerekiyor. Dolmabahçe’ye giden üniversitelileri bir mola yerinde burunlarını kıracak şekilde dövdürtüyorsunuz, genç kadınların çocuklarının düşmesine sebep oluyorsunuz sonra da dönüp diyorsunuz ki bizden özür dileyin. Bu tam bir aymazlıktır başka bir şey değil. Ben özür dilemeyi düşünmüyorum. Yumurta atsaydım bile bunun meşru bir protesto yöntemi olduğuna inanıyorum.
Yani yeniden üniversiteye gelse atar mısın?
Hayır atmam (gülümsüyor). Bu kadar kolay vazgeçebileceğimizi düşünmeleri komik. 68 kuşağıyla karşılaştırılıyoruz. İdam ettikleri, katlettikleri neslin ardından pes etmeyen gençlik 3 kuruşluk davalarla pes edebilir mi? Çaresizlik acı veriyor anlaşılan.
Peki buradan Egemen Bağış’a ne söylemek istersin?
AB ile Türkiye arasında görüşmeleri sürdürme gibi ciddi bir görevde bulunan bir bakanın ceketinin sol omzunu düşünmesi vahimdir. Gerçi Egemen Bağış’ın bir ceketi bir üniversite öğrencisi olarak benim 2 yıllık eğitim masrafım kadar. Yani oldukça değerli ve pahalı bir ceket olmalı.