Yıl; 1973. CHP İstanbul İl Yönetimi’nde görevli Metin Tüzün konuşuyor: “Akşam yemeğinden sonra ailecek Sarıyer’den Levent’e gidiyorduk. Levent’teki Eczacıbaşı Fabrikası’nda işçiler grevdeydi. Saat gece yarısı 01.30 civarıydı. Aldığımız üzümü, peyniri, ekmeği işçilerle paylaştık, halay çektik”. Bu sözler CHP ile ilgili bir belgeselden. Değerli gazeteci arkadaşım Nazım Alpman’ın yaptığı “Ekim 73: Sol kanatlanıyor” başlıklı belgesel, şu […]
Yıl; 1973. CHP İstanbul İl Yönetimi’nde görevli Metin Tüzün konuşuyor: “Akşam yemeğinden sonra ailecek Sarıyer’den Levent’e gidiyorduk. Levent’teki Eczacıbaşı Fabrikası’nda işçiler grevdeydi. Saat gece yarısı 01.30 civarıydı. Aldığımız üzümü, peyniri, ekmeği işçilerle paylaştık, halay çektik”. Bu sözler CHP ile ilgili bir belgeselden. Değerli gazeteci arkadaşım Nazım Alpman’ın yaptığı “Ekim 73: Sol kanatlanıyor” başlıklı belgesel, şu sıralarda İz TV’de yayınlanıyor.
Evet o dönemde CHP’nin emek kesimiyle yakın ilişkisi vardı. Nitekim CHP, 12 Mart dönemi sonrasında Ekim 1973’te yapılan seçimlerden birinci parti olarak çıkıyordu. İstanbul İl Yönetimi’nde görevli Metin Tüzün de, milletvekili olarak parlamentoya girdi, daha sonra CHP Grup Başkan Vekili oldu. Bülent Ecevit’in liderliğindeki CHP de MSP ile koalisyon yaparak uzun yıllardan sonra yüksek bir oyla iktidara geldi.
Şu andaki CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da, Mayıs 2010’da genel başkan seçildiği kurultayda yaptığı konuşmada, sosyal politika konularına, emekçilerin sorunlarına değindi. Kamuda taşeronlaşmanın kaldırılacağını, işsizlik sorununun çözüleceğini, emekliye milli gelirden pay verileceğini ve intibak yasasının çıkartılacağını, aile sigortası dalının getirileceğini, böylelikle sadaka ekonomisinin son bulacağını söyledi.
Aradan belli bir süre geçti ama bu yönde ciddi çalışmaların yapıldığı, adımların atıldığı pek görülemedi. Kılıçdaroğlu, Türkiye’de IMF politikalarını uygulayan, özelleştirmelere hız veren Kemal Derviş’le görüştü, Avrupa’da emekçiler için “kemer sıkma” politikalarını öngören AB’nin Brüksel’deki yöneticileriyle temas etti, İstanbul burjuvazisini temsil eden TÜSİAD’la daha sıcak bir ilişkiye girdi. Şunu hatırlatmakta yarar var: Derviş’ten, AB’den, TÜSİAD’dan medet umarak sol politika yapılmaz.
Yeni CHP yönetimi, İstanbul’un beş yıldızlı otellerinde gazetecilerle, sanatçılarla, iş adamlarıyla görüşürken emek kesiminin temsilcileriyle her hangi bir temasa geçiyorlar mı? Sermayeyi ürkütmemek adına yapılan bu son girişimlere değerli dostum, gazetemiz yazarı Mustafa Sönmez, 22 Ekim tarihli “CHP: Taban mı, Fincancı Katırları mı?” başlıklı yazısıyla güzel bir yanıt verdi.
Avrupa’da Alman Sosyal Demokrat Partisi, İngiliz İşçi Partisi, İsveç Sosyal Demokrat Partisi sermaye yanlısı politikaları izleyince iktidardan oldular. Türkiye’de de 1989 Bahar eylemleri sonucunda sosyal demokrat SHP iktidara geldi, ancak neoliberal politikaları uygulayınca iktidardan düştü. CHP, biran önce karar versin, sermayenin yedek takımı mı olacak yoksa emekçiden yanı mı tavır alacak?
atillaozsever@ttmail.com