Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) sonuçlarının üzerindeki gölgeler, her geçen gün daha da kararıyor. Ülkenin dev sınav makinesi ÖSYM, sınav sorularının çalındığı ya da sızdırıldığı iddialarına net cevaplar veremedi… ÖSYM başkanının ‘Sorular çalınsaydı şimdiye kadar kokusu çıkardı’ açıklaması, binlerce gencin hakkaniyet duygusunu sarstı. Sınavda 120 net yapan 350 kişinin 10’unun evli 22’sinin nişanlı çift olması […]
Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) sonuçlarının üzerindeki gölgeler, her geçen gün daha da kararıyor.
Ülkenin dev sınav makinesi ÖSYM, sınav sorularının çalındığı ya da sızdırıldığı iddialarına net cevaplar veremedi…
ÖSYM başkanının ‘Sorular çalınsaydı şimdiye kadar kokusu çıkardı’ açıklaması, binlerce gencin hakkaniyet duygusunu sarstı.
Sınavda 120 net yapan 350 kişinin 10’unun evli 22’sinin nişanlı çift olması ve geçen yıl 40 puan bile alamamış 2600 kişinin 95 ve üzeri puan alması ayrıca tam puan alan 228 kişinin dershane ve özel okullarda öğretmenlik yaptığı iddiaları, KPSS’nin derinlemesine sorgulanmasını gerektiriyor.
Devlet kamu personeli istihdamını esneterek, sözleşmeliye geçirecek kanunları peşi sıra çıkartıp, kamu personelini eritmeye çalışırken diğer yandan milyonlarca genci KPSS önüne biriktirme politikasının kaçınılmaz sonu KPSS 2010’la gelmiş gibi…
KPSS’nin yıllardır pekiştirdiği eşitsizlik ve adaletsizliğin üstüne bu yıl eklenen ‘karanlık’, KPSS’nin büyüyen cüssesini hukuksuz girişimlere karşı denetleyemediğinin göstergesi.
Biliyoruz ki gençliğin ıslahatı ve pasifizasyonundan sorumlu ‘milli sınav mekanizması’, hem ideolojik işlevi, hem de her yıl yükselen rantıyla, ülke huzuruna ve ekonomisine büyük katkı sunmakta.
Oysa dershane ve sınav bandında gidip gelen öğrencilik hayatı, doğrudan KPSS katılımcısı gizli işsizler ordusuna bağlantılanmakta…
Çünkü ÖSYM ve dershane işbirliğinin nesnesi ve ‘müşterisi’ her bir milli eğitim öğrencisini, ilkokul sıralarından otuzlu yaşlara kadar illet gibi izleyen sürecin son durağıdır KPSS.
Eğitimin her bir aşamasında sınav kıskacında ölçülen seviye ve başarısını dershanelere; ölçümünü ÖSYM’ye borçlu çocukluk, bu arada büyüyüp KPSS kapısında iş için kalabalık nüfuslar halinde birikir.
Yüz binlerce üniversitelinin mezuniyet başarısını birkaç testle bir çırpıda ‘kazanamadın’ diye ayrıştıran, yüksek lisans öğrencisine hala matematik sorusu çözdüren KPSS, üniversite eğitiminin devlet eliyle olumsuzlandığı yerdir.
Katı bürokratik sistemin piyasacı dershanelerle ticari ittifakını her yıl KPSS’ye giren milyonlarca öğrenci gönendirirken KPSS sınav duvarı da gitgide sayısı düşürülen ‘komik sayıda’ kadro ve atamalarla gençliğin önünü keser.
Adeta diplomalı işsizlere sırtını dayamış sınav bloku, sınava aldığı bir milyon kişinin hayallerinin umudunun ticaretini yapmaktadır.
SBS; YGS, LYS, KPDS, ÜDS, ALES, KPSS ve diğerlerinden oluşan bitmeyen sınav şiddetine bu sınavların hazırlık eğitimini veren dershaneler de katılır.
Yoksul ailelerin memur ve öğretmen olmak isteyen çocukları, yıllarca KPSS’ye hazırlanmak için paralarını kitap, dershane sektörüne kaptıracaklardır.
Üstelik KPSS’yi kazanmanın atanma garantisi de yoktur ve memleketin sınav endüstrisi 5 milyar TL’ye dayanmışken onlar da biraz dayansınlar denir.
Ve bu yıl olan oldu KPSS sonuçları açıklayınca KPSS tarihinde ilk defa 350 kişi 120 soruyu cevaplamıştı, derin şüpheler ve açıklanamayan sorular birbiri ardına geliyor.
Başarı performansı ‘toplu zihinsel sıçramadan’ ziyade soruların ‘bazı’ dershanelere ya da çevrelere sızdırılmış olduğunu kuvvetlendiriyor.
Uzmanların sınav sonuçlarıyla ilgili değerlendirmeleri bu yılın ‘olağanüstü ve sıra dışı performansının’ geçiştirilmeyecek savsaklanmayacak kadar ciddi ve hukuki boyutları işaret ediyor.
Güvenilirliği kaybolmuş sınav şaibeleri altında MEB’in 31 Ağustos’daki yapacağı 30 bin öğretmen ataması için yangından mal kaçırırcasına telaşı ise anlaşılmaz.