Güvenlik Konseyi 9 Haziran’da İran İslam Cumhuriyeti’ne karşı, silah ambargosu olarak açıklanan fakat aynı zamanda “çok ciddi finansal denetimleri” de içeren çok geniş dördüncü yaptırım paketini kabul etti. Acı bir ironi olarak bu karar, Gazze’ye Özgürlük Filosu’na uluslararası sularda yapılan saldırının ardından İsrail’in kınanması önerisinin BM Güvenlik Konseyi tarafından kesin reddi sonrasında kabul edildi. BM […]
Güvenlik Konseyi 9 Haziran’da İran İslam Cumhuriyeti’ne karşı, silah ambargosu olarak açıklanan fakat aynı zamanda “çok ciddi finansal denetimleri” de içeren çok geniş dördüncü yaptırım paketini kabul etti.
Acı bir ironi olarak bu karar, Gazze’ye Özgürlük Filosu’na uluslararası sularda yapılan saldırının ardından İsrail’in kınanması önerisinin BM Güvenlik Konseyi tarafından kesin reddi sonrasında kabul edildi.
BM Güvenlik Konseyi’nin 1929 nolu kararı tamamen yalan üzerine kurulu. İran’ın yakın gelecekte nükleer bir güç olacağını ve dünya güvenliğini tehdit edeceğini savunuyor. Üstelik İran’ı, BM Güvenlik Konseyi tarafından desteklenmiş, önleyici yıkıcı bir nükleer saldırı ile tehdit etmek için, ABD-NATO-İsrail askeri müttefiklerine yeşil ışık yakıyor.
Güvenlik Konseyi yaptırımların uygulanmasında iki önleme ağırlık veriyor. İran’ın cezalandırıcı tedbirlerin hedefi olduğunu öne çıkararak, İsrail’in pek çok nükleer tesisi ya görmezden geliniyor ya da üstü kapalı olarak “uluslararası kamuoyu” tarafından kabul edilmiş olarak sunuluyor. Washington’a göre İsrail’in nükleer bombaları Ortadoğu’ya barış getiren araçlar.
Öte yandan tüm parmaklar İran’ı işaret ettiğinde, nükleer silahlara sahip olmayan Avrupalı devletlerin füze başlıkları İran üzerine çevrilmiş ve yönlendirilmiş olacak.
Rusya ve Çin’in eline ne geçti?
Rusya Federasyonu ve Çin Halk Cumhuriyeti Amerikalıların baskısına boyun eğdiler ve sadece İran’ın güvenliğini tehdit etmeyen ama aynı zamanda Avrasya jeopolitik satranç tahtasındaki potansiyel dünya güçleri karşısında stratejik rollerini yerle bir eden ve zayıflatan, bir karar lehinde oy kullandılar.
Karar doğrudan askeri ittifaklar yapısının kalbine saldırıyor. Rusya ve Çin’in, onların defakto müttefiki İran’a, stratejik, konvansiyonel ve aynı zamanda teknolojik silah satımına engel oluyor. Sonuçta bu, Washington’un uygulamak niyetinde olduğu 1929 sayılı kararın temel amaçlarından biriydi.
Paralel olarak, İran’ın konvansiyonel askeri donanım almasına mani olan karar ile İran’ı ABD-NATO-İsrail saldırısı karşısında savunmasız bırakıyor.
Eğer tamamen uygulanırsa bu karar, Rusya ve Çin’in sadece İran ile ikili askeri anlaşmalarını sakatlamayacak aynı zamanda Şangay İşbirliği Örgütü’nde de gedik açmış olacak. Bu İran ile Rus ve Çin ortakları arasındaki pek çok ticari ilişki ve yatırımların zayıflaması anlamına da geliyor.
Bu karar aynı zamanda silah üretimi ve ihracatı sisteminde ABD tarafından yönetilen bir hegemonyayı tesis etmeyi hedefliyor. İsrail, Almanya, İngiltere ve ABD’yle rekabet halindeki, Çin ve Rus’yanın kazançlı silah ticaretine çok sert, pratik olarak “ölümcül bir darbe” vuruyor. Post-Sovyetik zamanda, silah ticareti Rusya’nın zayıf ekonomisinde merkezi bir konuma ulaştı.
İran’a karşı önleyici nükleer saldırı
Dünya bir karar anını yaşıyor. Dünya güvenliğine gerçek tehdit İsrail-ABD-NATO ittifakı ile geliyor. Güvenlik Konseyi doğrudan batılı askeri ittifaka hizmet ediyor. Güvenlik Konseyi’nin kararı, İran’a karşı önleyici bir savaşa götürmek için “yeşil ışık” yakılması üzerinde adı konmamış bir uzlaşı anlamına geliyor.
Burada asıl soru şu, Güvenlik Konseyi’nin bu son kararı Washington’un aradığı “yeşil ışık”ı veriyor mu?
Güvenlik Konseyi’nin kararının varlığı tamamen İran’ın müttefiklerine Rusya ve Çin’e yönelik.
Paradoksal olarak, Rusya ve Çin veto haklarını kullanmayı denemedikleri halde yine de ABD’nin örtülü tehdit nesneleri konumundalar. Çin, Amerikan askeri üsleriyle çevrilmiş durumda. Amerikan füzeleri Polonya ve Kafkaslarda Rusya şehirlerine çevrilmiş durumda.
Washington kesin bir şekilde “Pentagon, Orta Asya’da askeri bir üs kurmaya hazırlanıyor” açıklaması yaptı. O halde oklar Orta Asya’daki beş ülke içinde Türkmenistan ve Özbekistan’ı gösteriyor. Eski Sovyet ülkeleriyle bu farklı askeri işbirliği anlaşmalarını elde etmek tek başına Şangay İşbirliği Örgütü’nü zayıflatmakla değil aynı zamanda ABD-NATO’nun Rusya ve Çin’i kuşatmasıyla mümkün.
İran’a karşı alınan bu son yaptırım kararı sadece Washington ve ona bağlı olan NATO’nun Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kontrolünü ele aldığı anlamına gelmiyor fakat aynı zamanda Moskova ve Pekin’in dış politikasına da öldürücü bir darbe vuruyor.
Güvenlik Konseyi’nin bu kararıyla süper güçler arasındaki rekabet mitini ortadan kaldırmak gerekiyor. Çin ve Rusya yeni dünya düzeninin bir uzantısı. Uluslararası diplomasinin dilinden konuşursak, Rusya ve Çin dişleri olamayan “kağıttan kaplanlar.”
Ortadoğu ile beraber Orta Asya, dünyayı Üçüncü Dünya savaşı senaryolarına doğru sürükleyecek potansiyele sahip, patlamaya hazır bomba gibi.
[mondialisation.ca’daki Fransızcasından Sendika.Org tarafından çevrilmiştir]