Başbakan Tayyip Erdoğan dün AK Parti grup toplantısında söylediklerinden PKK saldırılarıyla ilgili iki önemli noktaya dikkat çekmek gerekiyor: 1- Erdoğan, belki de ilk kez bu kadar açık olarak PKK’nın eylemlerinden dolayı yalnızca AK Parti miladından önceki yanlış politikaların değil “terör örgütünün bizzat kendisinin” sorumlu olduğunu söylemiştir. Bunda, PKK’nın saldırıları artsa da demokratik açılımı sürdüreceği vaadine […]
Başbakan Tayyip Erdoğan dün AK Parti grup toplantısında söylediklerinden PKK saldırılarıyla ilgili iki önemli noktaya dikkat çekmek gerekiyor:
1- Erdoğan, belki de ilk kez bu kadar açık olarak PKK’nın eylemlerinden dolayı yalnızca AK Parti miladından önceki yanlış politikaların değil “terör örgütünün bizzat kendisinin” sorumlu olduğunu söylemiştir.
Bunda, PKK’nın saldırıları artsa da demokratik açılımı sürdüreceği vaadine karşın, PKK’nın
saldırılarını yeni bir aşamaya tırmandırdığını açıklamasının payı olsa gerek.
2- Hafta sonu yaptığı cepheleşme tarifinin bir sürç-i lisan değil, belki seçim kampanyasına dek kullanacağı bir siyaset olduğunu ortaya koymuştur.
Bu siyaset, şöyle bir düz mantık üzerine kurulu: CHP ve BDP, Anayasa değişiklik paketinde oy dahi vermediler, MHP de karşı çıktı. CHP ve MHP Kürt açılımına da destek vermediler. Buna PKK da karşı. Demek ki bunların hepsi, AK Parti’nin hem Anayasa’yı değiştirmesine, hem de Kürt açılımına karşı, Öyleyse, CHP, MHP, BDP ve “bölücü terör örgütü” PKK aynı saftadır ve aynı safta AK Parti’ye karşıdır.
Bu yalnızca birbirinden tamamen ayrı siyasetlere sahip CHP, MHP ve BDP’yi ve silahlı, yasadışı bir örgüt olan PKK’yı zoraki olarak AK Parti’ye karşı bir ittifak içinde göstermekle kalmıyor. Aynı zamanda vatandaşları AK Parti’nin her yaptığını destekleyenler ve ona karşı duranlar gibi tehlikeli bir cepheleşmenin içinde gösteriyor.
Erdoğan bu yaklaşımın ne kendisine, ne ülkeye yarar getirmeyeceğini görmeli.
Bahçeli ve PKK
MHP lideri Devlet Bahçeli, dün partisinin Meclis grubuna şunları şöyledi:
“Anayasa değişikliği ile terörün artması arasında illiyet kurmak ise ancak Başbakan Erdoğan’ın mantığı ile izah edilebilecek bir garabettir. Başbaka’nın getirdiği noktada bölücülüğün aldığı cürete bakınız ki, hiçbir tahkikata maruz kalmadan özgürce suç işleyen bölücülük, İmralı canisinin resimlerini taşıyarak ‘Meclis’i basarız, Erdoğan’ı asarız’ diyebilmişlerdir.”
Bahçeli sert konuşmasında Anayasa ile PKK arasımda Erdoğan’dan farklı bir bağ kurdu:
“Yıllardır ulaşamadığı hedeflerine AKP Anayasası ile erişme umudu artan terör örgütü ise hükümetin yumuşak karnını bulmuştur. Ne kadar kan dökerse, hükümeti o kadare sıkıştıracağını, yapacağı eylemlerin şiddeti kadar taviz kopartacağını anlamıştır ve hedef gözetmeksizin eylemlerini tırmandırmıştır.”
Bahçeli iddia ediyor ki, PKK’nın artık asker ve polis operasyonlarını bahane etmeden vuracağını açıklaması, Erdoğan hükümetinin PKK’ya tavizine yol açacak. Erdoğan’ın konuşmasındaki sertleşmeden bu çıkartılabilir mi, emin değilim. Ama seçim kartlarının her parti tarafından açılmakta olduğu görülüyor.
Demirtaş ve PKK
BDP’nin sorunu muhataplık. Abdullah Öcalan’ın İmralı’dan en son yayınında (hükümetle kendisi ve KCK arasında böyle bir müzakereyi varsayarak) ‘Güvenlik şartı müzakerelerinin BDP’yi aşacağını, kendisi ve KCK ile’ müzakere edilmesi gerektiğini söylemesinden itibaren, BDP söylem sıkıntısı çekiyor. Öcalan açıkça ‘Binlerce, onbinlerce gerilla var. Bunlar ne olacak, nerede toplanacak, nasıl bir geçiş olacak? Silah bırakmak istediklerinde, silahları nereye bırakacaklar?’ diye adeta mütareke müzakeresi ayrıntıları verdikten sonra BDP’nin işlevi ve manevra alanı daraldı.
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, dün Meclis Grubun’da şunu söyledi: “Erdoğan’ın Grup toplantısında yaptığı konuşma, bir anlamda BDP’nin kapatılması yönünde talimat vermiştir. Biz bunu anlarız. Çünkü DTP kapatılmadan da bu tip konuşmalar yapmıştı.”
“Bir saattir konuşuyor, sürekli şikâyet ediyor. Bir yıldır Kürt sorununu nasıl çözeceğini tartışıyorsun. Bir yıl önce başlayan, bizim de destek verdiğimiz bu süreç, bizim yüzümüzden mi, sizin maskelerinizin düşmesinden mi bu hale geldi?”
Kılıçdaroğlu ve PKK
Yazı bu satırlara geldiğinde, Anadolu Ajansı, Şırnak-Uludere’de mayın patlaması sonucu 1 askerin şehit olduğu, 3’ünün de yaralandığı haberini geçti.
Biraz da bu nedenle, aslında bugünkü Meclis konuşmasında PKK konusuna en az yer veren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözlerine de yer vermek gereği doğdu: “Öyle bir noktaya geldik ki neredeyse sayın Başbakan şehitleri suçlayacak. Zemin kaybettikçe AKP daha baskıcı bir hal almaya başladı.”
Siyaset PKK saldırıları ve can kayıpları arttıkça sertleşiyor ve dikkatleri dış politika krizleriyle başka yöne çekme imkânı giderek ortadan kalkıyor.