-Bir yazınızda ekonomik kriz sonrasında devletlerin siyasi aktörler olarak yeniden ortaya çıktıklarını ancak ulus devletlerin seçkinlerinin başarısızlıklar yaşamasının kaçınılmaz olduğunu, bu başarısızlıkların da “yeni orta sınıf” üyelerinin siyasi liderliklere ve ekonomik düzene karşı güvensizliğini körükleyeceğini söylüyordunuz. Burada bahsettiğiniz “yeni orta sınıf” kimdir? Ergin Yıldızoğlu Geçtiğimiz dönemde teknoloji üzerinden büyük bir hava yaratıldı. Yeni teknolojiler özgürleştirici, […]
-Bir yazınızda ekonomik kriz sonrasında devletlerin siyasi aktörler olarak yeniden ortaya çıktıklarını ancak ulus devletlerin seçkinlerinin başarısızlıklar yaşamasının kaçınılmaz olduğunu, bu başarısızlıkların da “yeni orta sınıf” üyelerinin siyasi liderliklere ve ekonomik düzene karşı güvensizliğini körükleyeceğini söylüyordunuz. Burada bahsettiğiniz “yeni orta sınıf” kimdir?
Ergin Yıldızoğlu
Geçtiğimiz dönemde teknoloji üzerinden büyük bir hava yaratıldı. Yeni teknolojiler özgürleştirici, kol emeğini gereksiz kılan, yeni bir bilgi toplumunun kurucu unsuru olarak tanımlandı. Her yeni teknoloji içinde bulunduğu ekonomik güç ilişkilerinin içinde doğuyor ve onları güçlendirmek için geliştiriliyor. Ama her teknoloji beklenenin dışında sonuçlar da üretebiliyorlar. Sorduğunuz “yeni orta sınıf” kavramsallaştırması da yeni iletişim teknolojilerinin beklenenin dışında ürettiği sonuçlardan birisi olarak düşünülebilir.
Ben “yeni orta sınıf” derken tırnak içine almayı tercih ediyorum. Çünkü bana kalırsa bunlar işçi sınıfının yeni oluşmakta olan bir fraksiyonudur. İngiltere savunma bakanlığının 2025 raporu da, önümüzdeki dönemde yeni proletarya dediği bu kesime tamamen güvenlik açısından yaklaşıyor. Çünkü rapora göre geçmişte sanayi proletaryasının yarattığı istikrarsızlıkları yaratma özelliğine sahip olan ve üstelik bunu dünya çapında yapma yeteneği ve olanağı olduğunu gösteren bir sınıf bu. Bence de 19 yüzyıl başındaki sanayi proletaryasına benziyorlar. 19. yüzyılda öncü sınıf olarak sanayi proletaryası olduğu işaret edildiğinde, sanayi proletaryası o günün en ileri üretim tekniklerini yaşayan, sınıfın kolektif çabasını en iyi gösterebilen, birbiriyle en iyi konuşabilen, en ileri kesimiydi. Lenin ajitasyon ve propaganda söz konusu olduğunda sınıfın en gelişmiş kısmından başlamak gerekir derken bunları kastetmekteydi. Şimdi bu ölçütlerle baktığımızda şu anda şekillenmekte olan kesim bütün bu özellikleri gösteren bir kesim. Yani sınıfın en ileri kesimi, en eğitimli kesimi, çok dil konuşabiliyor, gelişmiş teknolojik sistemleri en iyi onlar kullanıyorlar, hatta onun içinde yaşıyor, internet kullanabiliyor, cep telefonu kullanıyor, yabancı gazeteleri, yabancı kanalları izleyebiliyor. Bu yeni sınıf, iletişim sektörü ile çok yakından ilişkili. Ama bunların bir kısmı aynı zamanda kendi zincirlerini de üretiyorlar, yani kültür endüstrisinde çalışıyorlar.
Bu işçi sınıfının yeni fraksiyonuna istihdamı, varlığı anlamında baktığımızda toplumsal ağırlıkları hakkında ne söylenebilir?
EY: Toplumsal ağırlıkları, ülkeden ülkeye değişiyor. Batı ülkelerinde ve Hindistan gibi yazılım, çağrı merkezleri, veri giriş “fabrikalarının” sayısının arttığı ülkelerde oldukça hızla büyüyen bir kesim bu. Eğitimli olduklarından, egemen ideolojiye, özellikle disiplinci, ataerkil özelliklerine kolaylıkla yukarıdan bakabiliyorlar. Henüz tam gücünü bilmiyoruz ama yoğunlaştığı zaman çok ciddi etkiler yaptığını biliyoruz. Mesela senaryo yazarları Hollywood’da grev yaptılar ve çok büyük zararlar verdiler Hollywood’a. Bunlar kendi ekonomik çıkarlarını istiyorlar, haklarını genişletmek istiyorlar, ama var olan bir şeye karşı koydukları için ister istemez bir tarihsel akıma bir şekilde değiyorlar. Kore, Tayland gibi ülkelerdeki siyasi mücadelelerde, hiç hoşumuza gitmese de “renkli devrimlerde” bu kesimlerin büyük rolü olduğunu söyleyebiliriz. Küreselleşme karşıtı harekette, ekolojik harekette de… Besbelli ki, bu işçi sınıfının yeni kesimi gittikçe büyüyecek. Ama bunun ne zaman kendisini ortak çıkarları olan sınıf gibi görmeye başlayacağını bilmek çok zor.
Çalışma pratikleri, istihdam modelleri olarak baktığımızda ne tür özelliklerden bahsedebiliriz?
Büyük çoğunluğu karmaşık olmayan emek kullanan, fabrikaya benzer koşullarda çalışıyorlar. Veri işlemekten, veri girmekten ya da telefona bakmaktan başka bir şey yapmıyorlar. Bir kısmı daha üst düzey daha karmaşık emekler taşıyan işler yapıyor, yazılım üretmekte ya da haberleşme sistemlerinin kurulmasında, sökülmesinde çalışıyor. Gazete ya da TV’lerde ya da sinema alanında çalışanları da bu yeni sınıf oluşumuna katmak mümkün, çünkü bu endüstriler için bilgi üretiyorlar. Genişletmek de mümkün, mesela belki sağlık alanında çalışanları da içine katmak lazım bunların. Çok emin olmadığım gibi, üzerinde çok çalışma üretilmiş bir konu da değil.
Bu kesimin çalıştığı sektörü tanımlarken kültür endüstrisi mi yoksa yeni teknolojinin değdiği çağrı merkezleri, yazılım sektörü, teknoloji üretim süreçleri ve aynı zamanda da kültürü kapsayan iletişim endüstrileri mi dememiz gerekir?
Kültür endüstrisi 1930’lardan beri var olan bir tanım. Kültür endüstrisi içinde yazarlar var, tasarımcılar var, reklam şirketleri var, moda var. Guy Debord’un gösteri toplumu dediği medya ekranında, simgesel evrende gözükenleri üretiyor kültür endüstrisi. Ama bunların üretebilmeleri için ayrıca bir bilgi üretiminin gerçekleşmesi, bir teknolojinin çalışması lazım. O teknolojinin çalıştığı yerde eskiden matbaa vardı ve biz onlara matbaa işçileri diyorduk. Ayrı bir işçi sınıfı kategorisi olarak görmüyorduk. Ama şimdi matbaa elektronikleşti, internet üzerinden çok değişik bilgi üretim kanalları oluşmaya başladı, veri işlem üzerinden çok büyük bir endüstri oluştu, çok fazla insan çalıştırıyor. Yeni proletaryayı daha ziyade teknoloji ve bilgi üretimi kısmında görüyorum.
Genel olarak muhalefetlerini, itirazlarını nerelerde örüyor bu yeni işçi sınıfı?
Genel olarak itirazlarını kendi ekonomik ve kültürel çıkarları etrafında örüyorlar. Bireysel haklar özgürlükler zeminde tanımlanmış bir demokrasi, ekoloji bu kesimin önemli mücadele alanlarından birisini oluşturuyor. Ekoloji aynı zamanda işçi sınıfının geri kalanıyla bu kesimin arasında ilişki kurmayı sağlayacak alanlardan da birisi. Çünkü bu sınıf işçi sınıfının geri kalanını henüz görmüyor. Kendini sınıf olarak da görmüyor henüz üstelik bu kesim. Bunlar kendilerini orta sınıf olarak görüyorlar. Kapitalist topluma ait, ama kapitalizmin vicdanı olarak görüyorlar kendilerini. Talepleri ise henüz kapitalizmin ufkunun ötesine geçmiyor.
Bahsettiğiniz teknolojinin geldiği nokta ile şekillenen bu sınıfın yapısının hem değerleri hem bulundukları sektör anlamında batıda üretildiğini ve memlekete uzak bir tartışma olduğunu söyleyebilir miyiz?
Ülkemize yabancı olduğunu düşünmüyorum. Türkiye’de de zaman zaman bunların harekete geçtiklerine tanık oluyoruz. Hatta Tekel direnişinin etkisinin yayılmasında bile bu sınıfın katalizörlüğü önemli rol oynadı. Ancak sınıf olarak, bir kitle olarak katılmadığı için, örgütlenmediği için aslında yapabileceği katkının çok az bir kısmını yaptı. Eğer bu kesim ekoloji davasını destekler gibi kalkıp tekel işçilerine destek vermeye karar verseydi kimse duramazdı bunun önünde. Bu da bize şunu gösteriyor. Geleneksel işçi sınıfı mücadeleleri patlak verdiği zaman, gözümüzü mutlaka bu sınıfa, bu kesime dikip, bu kesimin desteğini, katkısını mutlaka almamız gerekiyor. Bu yeni kesimin herhangi bir coğrafyaya özgün bir tartışma konusu olduğunu düşünmüyorum. Çünkü bu yeni sınıfın uluslararasılaşma özelliği çok güçlü. Üstelik kendi bölgesel çıkarlarını aşan çıkarlara eğilim gösteriyorlar. Kendi kimliklerini uluslar
arası bir düzeyden kuruyorlar ve özdeşleşme nesneleri çoğu kez de uluslararası.
Bu sınıfın kendini sınıf olarak tanımlayabilmesi için örgütlenmesi gerekmez mi?
Elbette. Ancak sendikaların şu andaki örgütlenme biçimleri işçi sınıfın kitlesel olduğu döneme ait. Dolayısıyla bu kesimin kendi ortak çıkarlarını savunabileceği bir takım örgütlere ihtiyaçları var ama bu örgütlerin yeni dönemin özelliklerine uygun olması gerekiyor. Belki de sınıf refleksine doğrudan değil de bir dolayımdan geçerek bağlanan konularda, mesela ekoloji ya da sömürgecilik ya da ırkçılık konusunda kendini gösterecek bu örgütlenmeler.
Katkı ve eleştirileriniz için:teknopolitika@sendika.org