ABD ve Fransa aylardan beri, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden İran’a karşı yaptırım kararı çıkartmak için uluslararası camiada uzlaşı yaratmaya çabalıyor. Bununla birlikte, gösterdikleri çabalara karşın, bu uygulamanın tarihi durmaksızın erteleniyor. Artık Haziran 2010 konuşuluyor. Batının bu pozisyonuna Rusya’nın da katılmasına rağmen, ya bu düzenli erteleme uygulaması kesinlikle uluslararası uzlaşı olmaksızın tersine çevrilirse? Güvenlik Konseyi daimi […]
ABD ve Fransa aylardan beri, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden İran’a karşı yaptırım kararı çıkartmak için uluslararası camiada uzlaşı yaratmaya çabalıyor. Bununla birlikte, gösterdikleri çabalara karşın, bu uygulamanın tarihi durmaksızın erteleniyor. Artık Haziran 2010 konuşuluyor. Batının bu pozisyonuna Rusya’nın da katılmasına rağmen, ya bu düzenli erteleme uygulaması kesinlikle uluslararası uzlaşı olmaksızın tersine çevrilirse?
Güvenlik Konseyi daimi üyesi olmayan Brezilya başkanı Luiz İınacio da Silva, “Lula”, 15-16 Mayıs’ta Tahran’da bekleniyor. 6 Mayıs Perşembe günü Lübnanlı Michel Sleiman’la Brazilya’daki ikili görüşmesi ardından Lula “Celso Amarim’i Tahran’a gönderdim. İstanbul ve Moskova üzerinden geçecek çünkü yolculuğun sonunda İran ve Uluslararası Nükleer Enerji Ajansı arasında bir anlaşmaya ulaşmanın imkanlarını görmek ve hazırlamak istiyoruz.” diye açıklamada bulundu. Brezilya başkanı birçok kere yaptırımlara karşı düşmanlığını ifade etmişti. Fransız 24 sitesine göre “Lula İran’ı izole etmemeye çağırıyor.”
Fransa Dışişleri Bakanı Bernar Koucher’in, Brezilya Tahran tarafından kandırılıyor sözlerine cevap veren Lula “Kimse bana nükleer silahlanma hakkında ders vermeye kalkmasın. Her ülkenin uluslararası politikası kendisini bağlar ve Brezilya sorumluluğunun bilincindedir” dedi.( 9 Mayıs 2010)
Paralel olarak, aynı şekilde Güvenlik Konseyi daimi üyesi olmayan Türkiye de İran ve Uluslararası Enerji Ajansı ve İran arasında bir anlaşma yolu bulmak için çalışmalarını hızlandırıyor. Ankara’nın Doha’daki (Katar) çabalarıyla 9 Mayıs günü İstanbul’da Türkiye, Katar ve Suriye arasında bir zirve gerçekleşti.
AFP (Fransız Haber Ajansı)’nın 4 Mayıs’taki, Doha’dan geçtiği, son dakika haberine göre Türkiye Dışişleri Bakanı “Türkiye İran ve Batı arasında askeri bir çatışmanın önüne geçmek için elinden gelen her şeyi yapacak, ama Tahran nükleer programı hakkında şeffaf olduğuna dair açık kanıtlar sunmak zorunda” olduğunu söyledi.
Al Hayat’ta yayımlanan bir röportajında Ahmet Davutoğlu “Bir askeri çatışmanın ve muhtemel yaptırımların önüne geçmek için İran-ABD ve İran-Batı arasında güven ortamını sağlayacak mümkün olan her şeyi yapacağız” dedi. Ve “Bunun için İran, nükleer programının barışçıl karakteri konusunda “garantiler vermeli” ve “uluslararası atom enerjisi ajansına karşı şeffaf olmalı” sözlerini ekledi.
Davutoğlu “diplomatik çözüm”e ulaşmanın mümkün olduğu noktasında iyimser oldukların söyledi ve bu konuda daha fazla çaba sarf etmeye çağırdı. Nisan ayında Tahran’daki görüşmelerde ise, temasların İran’la nükleer kriz hakkında gerçekleştiğini, söylemişti.
RFI (Uluslar arası Fransız Radyosu)’na göre, 7 Mayıs 2010 Cuma akşamı Ahmet Davutoğlu ile İstanbul’daki görüşmesinden sonra Manuçehr Mottaki “Türkiye ve Brezilya’nın arabuluculuğu İran için uygun” dedi. İran diplomasi şefi nükleer programı hakkında batılı ülkelerle, Türkiye’de gerçekleşecek, yeni müzakerelerin başlaması fikrini kabul etti. Mottaki “Bu toplantı çok çabuk gerçekleştirilebilir” dedi.
Önerilerin arasında, İran’ın isteğinin aksine Türkiye topraklarında gerçekleşecek, az zenginleştirilmiş uranyumu ile yüzde 20 oranında zenginleştirilmiş nükleer yakıt değişimi var. Bu aynı zamanda İran’ın üzerinde titizlikle durduğu; yakıtını Rusya ve Fransa’ya gönderdikten sonra zenginleştirilmiş uranyumu geri almak için aylarca bekleme fikrini reddetmesinin de önünü kesecek.
Güvenlik Konseyi’nin birçok üyesi, muhtemel yaptırımlar hakkında çekincelerini (ya da çekimser kaldıklarını) bildirdiler.
Politik dengelerin zayıf olduğu Lübnan’ın yaptırımlar için oy kullanmayacağı kesin. Aynı şekilde İslam Cumhuriyeti’yle iyi ilişkiler geliştiren Gabon, Nijerya, Meksika da ihtiyatlı davrandılar. Geriye bir tek, farklı baskılara rağmen, tarafsız görünen ve Birleşmiş Milletlerin muhtemel yumuşamasının kapısını aralamaya çalışan Çin kalıyor.
Bu bağlamda, Fransa’nın öncü birlik rolünü üstlendiği Avrupa Birliği ve ABD İran’a karşı tek taraflı yaptırım uygulamaya hazır görünüyor. Sarkozy’nin eylemciliği, Robert Dreyfuss’un aylık amerikan dergisi The Nation’da anlattığı gibi, Amerikan Kongresi’nin çoğu kez gerisinde kalıyor.
Florida temsilcisi İleana Ros-Lehtinen kıvılcımı çaktı ve yaptırımların uygulanmasını istedi. “Birleşik Devletler’in yarım-yaptırımlardan memnun olması beklenemez” diyen senatör KJoe Lieberman, “ama fanatiklerin rejimine karşı siyasal, ekonomik ve gerekirse askeri kapasitelerimizi çok iyi örgütlemeliyiz” dedi. Temsilci Gary Ackerman da yapılması gerekenin dünyanın İran’a karşı boğucu yaptırımları uygulaması gerektiğini ekleyerek, felç edici yaptırımların yeterli olmadığını söyledi. Sözlerine “Bu çabaların başarısının şansı çok az ve İran kesinlikle iki yıldan az bir süre içinde nükleer silahlara sahip olacak” şeklinde sürdürdü.
Ve son olarak Dreyfuss makalesini yuaptırımların İran’ın konumunda hiçbir değişiklik yaratmayacağını, tehlikenin çok daha büyük olduğunu söyleyerek bitiriyor. Askeri işgale doğru mu gidiyoruz?
http://blog.mondediplo.net adresindeki Fransıca orjinalinden Sendika.Org tarafından çevrilmiştir