Filistinli kitle örgütlerinin ve sendikalarının geniş bir koalisyonu olan Boykot, Yatırımların Geri Çekilmesi ve Yaptırımlar Ulusal Komitesi (BNC) tarafından temsil edilen Filistin sivil toplumu, OECD’nin 27 -28 Mayıs’ta gerçekleşecek bakanlar toplantısında İsrail’in örgütün bir üyesi olarak karşılanmasına dair bugünkü kararını şiddetle kınayan bir açıklama yayınladı. Bir BNC sözcüsü şu yorumu yaptı: “İsrail’i kabul ederek OECD’ye […]
Filistinli kitle örgütlerinin ve sendikalarının geniş bir koalisyonu olan Boykot, Yatırımların Geri Çekilmesi ve Yaptırımlar Ulusal Komitesi (BNC) tarafından temsil edilen Filistin sivil toplumu, OECD’nin 27 -28 Mayıs’ta gerçekleşecek bakanlar toplantısında İsrail’in örgütün bir üyesi olarak karşılanmasına dair bugünkü kararını şiddetle kınayan bir açıklama yayınladı. Bir BNC sözcüsü şu yorumu yaptı: “İsrail’i kabul ederek OECD’ye üye ülkeler İsrail’in savaş suçlarına apaçık bir suç ortaklığı sergiliyorlar. İsrail’i ödüllendirmek, onun dokunulmazlığını sağlamlaştırır ve bölgede adil bir barışın sağlanmasına yönelik her gerçekçi umudu kırar.”
OECD’nin bu kararı, İsrail’in üyeliğe hak kazanmak için bir dizi teknik testlerden geçmek ve reformlar uygulamak zorunda olduğu bir sürecin sonuçlanmasıydı. “İsrail’in OECD Sözleşmesine Üyeliği İçin Yol Haritasına” göre, OECD’nin “temel değerlerine” bağlılık gösterilmesi gerekiyordu. BNC, İsrail’in nasıl sürekli bu koşulları çiğnediğini, üyeliğe uygun olmadığını gösteren bir rapor yayınlamıştı (bkz. holdisraelaccountable.net/2010/05/05/memo/). Bir BNC sözcüsü şu yorumu yaptı: “OECD’ye üye ülkelerin yetkilileri, İsrail’in ortaya koyulan objektif kriterlerin hiçbirine uymadığının tamamen farkındadır. Buna rağmen, İsrail’i ayrı tutmaya, onu tüm bu objektif kriterlerin üstünde tutmaya, OECD’ye aykırılığını ödüllendirmeye, uluslararası hukuktan bahsetmemeye ve tüm bu üyeliğe kabul sürecini maskaralığa çevirmeye karar verdiler.”
OECD kararı yaklaşırken BNC, Filistin Kurtuluş Örgütü ile ve OECD’ye üye tüm otuz ülkenin sendikaları ve diğer sivil toplum özneleriyle, İsrail’in üyeliğine, Filistinlilerin haklarına yönelik sürekli ve sistematik ihlalleri nedeniyle, özellikle de Yargıç Richard Goldstone ve meslektaşlarının yazdıkları BM raporunda “savaş suçları” olarak tanımlanan 2008 – 2009’da Gazze’deki gaddarlıklarından sonra karşı çıkmak için eşgüdüm oluşturdu.
Üye devletler için en önemli nokta şu olmalı: Şu anda üzerinde anlaşmaya varıldığı gibi İsrail’i OECD’ye kabul ettikleri an kendi yasal yükümlülüklerini kendileri ihlal etmiş olacaklardır. Ünlü uluslararası hukuk uzmanlarının desteğiyle FKÖ, OECD’ye ve onun üye devletlerine, bu önemli hukuki konuyu vurgulayan bir mütalaa sunarak bu konunun İsrail üyeliğe kabul edilmeden önce netleştirilmesini talep etti. Ancak hükümetler henüz cevap vermedi.
İsrail’den işgal altındaki Batı Şeria’daki yasadışı yerleşimleri içeren ekonomik verileri kabul ederek OECD hukuken İsrail’in OECD’ye bir devlet ve İşgalci Güç olarak kabul edilişini değerlendiriyor. Dördüncü Cenevre Sözleşmesi, İsrail’in İşgalci Güç olarak işgal altındaki Filistin nüfusunun ekonomik refahını temin etmesini emreder. Dördüncü Cenevre Sözleşmesi’ne göre İsrail’in işgal altındaki Batı Şeria’daki yerleşimleri, bir savaş suçu olarak tanımlanmış olan nüfus nakli anlamına gelmektedir. OECD’ye üye ülkeler, uluslararası insani hukuka ve devlet yükümlülükleri hukukuna göre Dördüncü Cenevre Sözleşmesine uyulmasını sağlamakla yükümlüdürler. Yasadışı yerleşimlerin ekonomik verilerini kabul etmek, himaye altındaki Filistin nüfusunun da ayrıca bu verilere dahil edilmesini sağlamayı kesinlikle gerekli kılar. Dördüncü Cenevre Sözleşmesine göre İsrail’in işgal altındaki Batı Şeria’daki yerleşimleri, bir savaş suçu olarak tanımlanmış olan nüfus naklini teşkil eder.
Diğer taraftan, İsrail’in işgal altındaki Batı Şeria’daki yerleşimlerini içeren, fakat orada yaşayan dört milyon Filistinliyi keyfi olarak dışlayan ekonomik veriler temelinde OECD’ye kabul edilmesi, OECD ve üye devletlerin uluslararası hukuka göre yasal yükümlülüklerinin doğrudan ve bariz bir ihlalini teşkil ediyor. Dördüncü Cenevre Sözleşmesine Yüksek İmzacı Taraflar olarak OECD’ye üye devletler, böylece İsrail’in nüfus nakli savaş suçuna ortak olacak ve onaylayacaklardır.
“OECD hükümetlerinin tek yasal hareket biçimi, İsrail’in üyeliğe kabul edilme sürecini ertelemek ve ileri gelen hukuk uzmanları tarafında ortaya koyulan ciddi hukuki etkilerini göz önünde bulundurmak olmalıydı” diyen BNC sözcüsü “bunu yapmayarak bu devletler İsrail’in Filistin halkına karşı savaş suçlarına aktif olarak suç ortaklığı yapıyorlar ve İsrail’in işgal ve apartheid sistemini sürdürme dokunulmazlığını pekiştiriyorlar.”
*Mülakat ve bilgi isteklerinizi lütfen Ziyaad Lunat’a iletiniz:
+351 938349206 veya ziyaad@bdsmovement.net
[‘Filistin İçin İsrail’e Karşı Boykot Girişimi’ tarafından çevrilmiştir]