2010 1 Mayısı yaklaşıyor. Bu 1 Mayıs’ı da saldırılar ve baskıların tırmandığı koşullar altında kutlayacağız. Bölgemizde emperyalist saldırganlığın ve işgallerin yol açtığı katliamlar sürerken, kapitalist-emperyalist sistemin derinleşen krizinin etkisiyle, egemen sınıflar tarafından milyonlarca işçi ve emekçiye kölelik ve sefalet koşullarının daha pervasızca dayatıldığı; işsizliğin kitlesel boyutlara ulaştığı; güvencesiz çalışmanın, esnekleştirmenin, işten çıkarmaların yaygınlaştığı; emek-sermaye çelişkisinin […]
2010 1 Mayısı yaklaşıyor. Bu 1 Mayıs’ı da saldırılar ve baskıların tırmandığı koşullar altında kutlayacağız.
Bölgemizde emperyalist saldırganlığın ve işgallerin yol açtığı katliamlar sürerken, kapitalist-emperyalist sistemin derinleşen krizinin etkisiyle, egemen sınıflar tarafından milyonlarca işçi ve emekçiye kölelik ve sefalet koşullarının daha pervasızca dayatıldığı; işsizliğin kitlesel boyutlara ulaştığı; güvencesiz çalışmanın, esnekleştirmenin, işten çıkarmaların yaygınlaştığı; emek-sermaye çelişkisinin derinleştiği ve tüm bunlara devletin baskı, yasak, tutuklama, tecrit terörünün eşlik ettiği bir dönemde 1 Mayıs’ı karşılıyoruz.
Böylesi bir dönemde tüm bu saldırılara karşı tarihsel ve güncel anlamına uygun birleşik, kitlesel ve devrimci bir 1 Mayıs’ın örgütlenmesi hayati bir önem taşımaktadır.
2010 1 Mayısı’nı aynı zamanda başta TEKEL işçileri olmak üzere, işçi direnişlerinin yükseldiği bir dönemde kutlayacağız. TEKEL işçileri 1 Nisan’da Ankara’ya yürüyerek yeni bir eylemli süreç başlatacaklar. TEKEL direnişinin ruhunu büyütmek güncel bir görevdir. Tekel direnişlerini çoğaltmak, birleştirmek; güvencesizleştirme, özelleştirme, işten çıkarmalar olarak şekillenen emperyalist-kapitalist politikalara karşı mücadeleyi yükseltmek bir görevdir. Sınıf ve emekçi kitlelerine yönelik saldırıları geriletecek olan birleşik ve örgütlü bir mücadeledir.
1 Mayıs 2010, emperyalist-kapitalist sistemin askeri, ekonomik ve kültürel saldırılarına karşı mücadeleyi büyütmenin ve ileriye taşımanın bir adımı olmalıdır.
1 Mayıs 2010, direnişteki işçilerle birlikte, sendikasız, sigortasız, iş güvencesiz, kölece koşullarda çalışan, iş bulamayan, işten atılan ve yok sayılan en geniş emekçi kesimlerin kitlesel bir şekilde Taksim Meydanı’nı doldurarak sesini duyurduğu mücadele günü olmalıdır.
2010 1 Mayıs’ının nerede yapılacağına dair bir tartışma yoktur. Gelinen yerde 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasının siyasal anlamı ve önemi açıktır. Tartışma, emekten ve halktan yana tüm devrimci, ilerici güçlerin bir araya gelip Taksim 2010 1 Mayıs’ını birlikte en güçlü nasıl örgütleyeceği üzerinedir. Bu sorumluluk hepimizindir. Sendikalar, meslek odaları, DKÖ’ler, siyasi partiler, devrimci güçler kısacası tüm emek güçleri, 2009 1 Mayıs’ından dersler çıkarıp bu sorumluluğun altına girerek, birleşik ve kitlesel bir 1 Mayıs için bir an önce harekete geçmelidir. Fabrikalarda, İşyerlerinde, mahallelerde, okullarda, kısaca yaşamın her alanında güçlü bir hazırlık çalışması yürütülmelidir.
Bizler 2010 1 Mayısı’nın sosyal yıkım saldırılarına, işsizliğe, güvencesizliğe, 4/C köleliğine, özelleştirmeler, taşeronlaştırmaya, Kürt ulusuna yönelik imha ve inkar uygulamalarına, emperyalist saldırganlığa, hapishanelerdeki tecrit uygulamalarına, devlet terörüne, baskı ve yasaklara yanıt olacak bir tarzda tarihsel ve güncel anlamına uygun olarak Taksim’de kutlanması için her türlü çabayı göstereceğimizi deklare ediyoruz.
2010 1 Mayısı’nın ’77 katliamının hesabını sormak için, Taksim’de 1 Mayıs yasağına son vermek için, birleşik, kitlesel, devrimci 1 Mayıs’ı Taksim’de birlikte örgütlemek için” tüm devrimci yapıları, sendika ve kitle örgütlerini güçlerini birleştirmeye ve ortak davranmaya çağırıyoruz.
30 Mart 2010
Devrimci 1 Mayıs Platformu