4 Şubat genel direnişi 20-21 Şubat’ta 1 gecelik dayanışma günü ile bir adım ileri taşındı diyebiliriz. Elbette bu “ileri” adım birçok çelişkinin gölgesinde gerçekleşti. Kısa Bir Hatırlatma Sendika.org’da yayınlanan 5 Şubat tarihli “Tekel Direnişinde Görünen Yollar” başlıklı yazımda (http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=29090) yakın zamana dair bazı öngörüleri ele almıştım. 1-4 Şubat’ın hemen sonrasında özellikle hükümet tarafından direnişe karşı […]
4 Şubat genel direnişi 20-21 Şubat’ta 1 gecelik dayanışma günü ile bir adım ileri taşındı diyebiliriz. Elbette bu “ileri” adım birçok çelişkinin gölgesinde gerçekleşti.
Kısa Bir Hatırlatma
Sendika.org’da yayınlanan 5 Şubat tarihli “Tekel Direnişinde Görünen Yollar” başlıklı yazımda (http://www.sendika.org/yazi.php?yazi_no=29090) yakın zamana dair bazı öngörüleri ele almıştım.
1-4 Şubat’ın hemen sonrasında özellikle hükümet tarafından direnişe karşı bir karalama kampanyasına girişilebilir demiştik: 7 Şubat 2010’da Devlet Bakanı Hayati Yazıcı “İşe şeytan karıştı, hani 72 buçuk millet derler ya, Türkiye’de ne varsa, buna PKK dahil bu işe fitne sokmaya başladı” deme cüretini gösterdi. Ancak bu sözleri en başta direnişçi işçiler tarafından büyük tepkiyle karşılandı. Bu adımdan sonra en başta hükümet direnişe karşı, en azından görünür biçimde, karalamaya cesaret edemediler.
2-O günlerde henüz sonlanmamış olan açlık grevine destek açlık grevlerinin yapılması gerektiğini söylemiştik: Özellikle 4 Şubat sonrasında çeşitli illerde niceliksel olarak zayıf olsa da coşku anlamında yerinde bir günlük destek açlık grevleri yapıldı.
3-Türk-İş’in geri adımlar atabileceğini belirtmiştik: Türk-İş gelinen nokta da çok geri adım sayılabilecek tutum içine girmedi. Ancak 20-21 Şubat’ın örgütlenmesinde 1000 temsilcinin katılımını sağlamak gibi geri bir noktada kalmayı tercih etti. Ayrıca 20-21 Şubat kararının alındığı gün Tekel Çadır Kenti’nde bulunan direnişe en başından beri destek sunan demokratik kurumların en azından flamalarını, dövizlerini kaldırtmayı başardı.
4-Yazımızda en önemli aşamanın olası müdahale süreci olduğunu söylemiştik. Şimdi yazılacak olanlar bu sürece dairdir.
Kritik Günler: 22 Şubat Konfederasyonlar Toplantısı ve 4-C Referandumu
20-21 Şubat eylemi/etkinliği sonrasında 4 büyük işçi/memur sendikalarının konfederasyonları (Türk-İş, DİSK, KESK, Kamu-Sen) önümüzdeki yakın günler için karar almak için bir araya geleceklerdir.
Şimdilik kaydı ile konfederasyonların, en azından direnişin bağlı olduğu sendika olan Türk-İş bağlamında, hükümete yönelik taleplerin yinelenmesi dışında, özellikle olası müdahaleye karşı, bir tutum açıklamasının yapılmaması pek de şaşırtıcı olmamalı. En azından TekGıda-İş Mustafa Türkel’in “çadırları yıkarlarsa daha güzelini yaparız, karşı koymayız” anlamındaki sözleri, olası bir polis müdahalesine karşı yapılması istenene dair bir ipucu niteliğindedir.
22 Şubat toplantısından sonraki en önemli kritik gün ise direnişteki Tekel İşçilerinin yapacağı 4-C referandumudur. Referandumdan devam mı tamam mı çıkacağını kesin biçimde ön görmek şimdiden pek mümkün değildir.
Ancak referandumla ilgili olarak karar ne çıkarsa çıksın, bu referandumun olabildiği ölçüde şeffaf yapılması önemlidir. Kritik bir süreç olduğundan bir çok ayak oyunun bir çok aktör tarafından oynanması mümkündür.
Her ne kadar referandumun nasıl sonuçlanacağına dair kesin bir şey söylenemeyecek olsa da çıkacak sonuçlara dair birkaç şey söyleme şansımız vardır.
Evet Çıkarsa
Eğer direnişçi işçiler 4-C için referandumda evet kararı alırsa 70’li günlere dayanan, işçi sınıfı üzerine serili olan on yıllara yayılan ölü toprağı atmış olması tarihe düşen bir kayıt olarak ele alınmalıdır.
4-C’ye evet çıkarsa direnen Tekel İşçisi görkemli bir mitingle evlerine uğurlanmalıdır. Böyle büyük bir direnişi sönük bir şekilde sonlandırmak direnişle geçen günlere büyük bir haksızlık olacaktır.
Hayır Çıkarsa
Direnişin seyrini bir üst noktaya çekecek karar olacaktır. Hükümetin yapacağını ilan ettiği polis müdahalesi olası hayır kararının alındığı günlerde gerçekleşeceğini kestirmek için müneccim olmaya gerek yoktur.
Hayır kararının çıkması durumunda bunun hemen ardından kelimenin tam anlamıyla teyakkuz haline geçilmesi gerekmektedir. Tekel işçisi zaten teyakkuzda olacaktır.
Ancak esas teyakkuza geçmesi gereken direnişe başından beri destek veren tüm demokratik kamuoyudur. En başta Ankara’daki demokratik kamuoyunun olası polis müdahalesine karşı hazırlıklı olması gerekmektedir. Bununla birlikte diğer illerdeki ( ve özellikle İstanbul, İzmir; Bursa, Adana, Diyarbakır gibi büyük şehirlerde) Tekel Direnişine karşı yapılacak olası polis müdahalesine hazırlıklı olunması gerekmektedir.
Tekel direnişi hem kendi süreci bakımından hem de emek hareketi bakımından en kritik günlerine girmiş bulunuyor. Artık gelinen noktada söylenecek tek söz : Sen yolunda yürü ve bırak ne derlerse desinler. (Dante-İlahi Komedya)
Dipnot:
1) Hükümet ve yargı krizi ile kendisini gösteren ekonomik ve de siyasal krizin göbeğinde hükümetin Tekel Direnişi gibi çıban olarak ilan ettiği bu direnişe müdahalede bulunmayacağını düşünmek gerçek bir saflık olacaktır.