Yaklaşık 100 kas hastası dün (26 Şubat) Kas Hastalıkları Derneği’nin tahliyesine karşı İstanbul Büyükşehir Belediyesi önünde eylem yapıp ‘Derneğimize dokunma’ çağrısında bulundu. Saat 11.15’te yapılan basın açıklaması dernek kurucusu Prof. Dr. Coşkun Özdemir tarafından okundu. Açıklamada, 1992 yılında Bakanlar Kurulu tarafından “Kamu Yararına Çalışan Dernek” statüsüne alınan bir derneğin bugün “kamu menfaati” gerekçesiyle Büyükşehir Belediyesi […]
Yaklaşık 100 kas hastası dün (26 Şubat) Kas Hastalıkları Derneği’nin tahliyesine karşı İstanbul Büyükşehir Belediyesi önünde eylem yapıp ‘Derneğimize dokunma’ çağrısında bulundu.
Saat 11.15’te yapılan basın açıklaması dernek kurucusu Prof. Dr. Coşkun Özdemir tarafından okundu. Açıklamada, 1992 yılında Bakanlar Kurulu tarafından “Kamu Yararına Çalışan Dernek” statüsüne alınan bir derneğin bugün “kamu menfaati” gerekçesiyle Büyükşehir Belediyesi tarafınca tahliye edilmesinin gülünç olduğu söylendi.
Çok sayıda basın mensubunun izlediği açıklamada Büyükşehir Belediyesi’nin bu kararının haksız bir karar olduğu dile getirildi.
Ayrıca önümüzdeki Pazar gününün dernek binasında geçirileceğine, Pazartesi’den itibaren de derneğin önünde çadır kurup 24 saat nöbet tutulacağına karar verildiği duyuruldu.
Öte yandan 28 Şubat Pazar günü dernek binasının önünde bir şenlik gerçekleştirilecek. Birçok sanatçının destek vereceği şenlik saat 12.00’da başlayacak ve akşam saatlerine kadar sürecek.
Radikal’in konuştuğu kas hastaları derneğin kendileri için ne kadar önemli olduğunu anlatıyor.
Burada yalnızlıktan kurtulmuştum…
Gülizar ve Medine takı yaparken engelli olduklarını unutuyor.
Gülizar Resuloğlu, 48 yaşında. 35 yaşında, yüksek lisansını bitirdikten sonra, başarılı bir kariyerin ilk virajlarında yakalanmış bu hastalığa.. Zar zor yürüyebilen Resuloğlu, yaşadıklarını şöyle özetliyor:
“İşimi kaybettikten sonra günlerce evden dışarı çıkmadım. Utanıyordum. Sürekli düşüyordum, düştükçe daha da hasar görüyordu vücudum. Ölmeyi bile düşündüm. Yemek yemedim günlerce. Ama sonra bu dernek, beni benim gibilerle tanıştırdı ve beni yalnızlığımdan kurtardı. Birçok hasta, hayatını evde internette, insanlardan uzak geçiriyor. Umudu, internette chat yaparken tanıştığı insanlarda bulup, kandırılıyor. Çünkü onu gerçek zannediyor. Derneğin elimizden gittiğini hayal dahi edemiyorum.”
‘Özel hayatım yok’
Sadece engelliler için değil, onlara bakmakla yükümlü engelli yakınları için de derneğin kapanma ihtimali ‘ruhsal yıkım’ anlamına geliyor. Gençliğinden bu yana yürüme engeli olan Medine Erdoğan’ın bakıcılığını üstlenen abla Melahat Erdoğan yıllardır yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
“Kardeşimin hayatımda olmadığı bir saniyem yok. Tüm hayatımı ona adadım. Kızım var, geçimimizi o sağlıyor. ‘Teyzem ne olur?’ diye düşündüğü için evlenmiyor. Benimse hiç özel hayatım yok. Bu dernek, hepimizi rahatlatmıştı. Senelerce depresyon tedavisi gördüm. Ama bu dernek benim bile sağlığımı yerine getirdi.”
‘Bir çocuğun elinden oyuncağını alırsınız ya…’
Derya ‘Burası benim ailem gibi’ derken Muhammet dernek vasıtasıyla iş sahibi olmuş.
32 yaşındaki Derya Avşar, engelini şiirler yazarak, takılar tasarlayarak kaldırıyor. İki şiir kitabı olan tekerlekli sandalye mahkûmu Avşar için de bu dernek, ‘umut’ demek:
“Bazen burada bu takıları yaparken, tekerlekli sandalyeye bağlılığımı unutuyorum. Su içmeye kalkıp yürüyerek gidecekmişim gibi geliyor. 16 yaşımdan beri bu hastalıkla cebelleşiyorum. Annem ve babam olmadan yaşayamıyorum. Ama artık bu dernek de ailem gibi vazgeçilmez benim için. Bu derneği elimizden alırken bizleri dört duvar içine mahkûm kaderimize terk ettiklerinin bir göstergesi olarak kabul edilmelidir….”
28 yaşındaki kas hastası Muhammet Yavuz, yürüyebilen ‘şanslı’ kas hastalarından.. 1999 yılından beri derneğe neredeyse her gün gelip gitmiş. Bundan iki yıl önce de bir komünikasyon firmasında dernek vasıtasıyla iş sahibi olmuş. Yavuz, ‘ya dernek elimizden giderse’ ihtimalini şöyle değerlendiriyor: “Ufak bir çocuğun oyuncağını elinden alırsanız ne hisseder; biz de onu yaşarız. Burdaki dostluk bizi hayata bağladı. Nerede buluşabiliriz. Kafede mi, restoranda mı? Yine herkes için o ‘karanlık’ günler başlar.”
Sendika.Org, Radikal, CNN Türk