Hükümet ve asker arasında, çok sayıda emekli ve muvazzaf general ve amiralin gözaltına alındığı Balyoz operasyonu üzerine kriz yönetiminin devrede olduğu ortaya çıktı. Kriz yönetimi yalnızca bu konuda değil, Deniz Kuvvetleri’ne bağlı bir birlikte Başbakan Tayyip Erdoğan’a hakaret içeren bir parola kullanılması haberini de kapsıyor. Kriz yönetimi Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral […]
Hükümet ve asker arasında, çok sayıda emekli ve muvazzaf general ve amiralin gözaltına alındığı Balyoz operasyonu üzerine kriz yönetiminin devrede olduğu ortaya çıktı. Kriz yönetimi yalnızca bu konuda değil, Deniz Kuvvetleri’ne bağlı bir birlikte Başbakan Tayyip Erdoğan’a hakaret içeren bir parola kullanılması haberini de kapsıyor.
Kriz yönetimi Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ tarafından yürütülüyor.
Generaller operasyonunun yapıldığı 22 Şubat günü bir Başbakan Yardımcısı’nın Genelkurmay’a giderek oradaki toplantıya katıldığı dün ilk kez ‘Türktime’ internet sitesi tarafından, dün Radikal’de yazdığımız, Genelkurmay Başkanının ‘kurmaylarıyla birlikte kapandığı’ cümlesinden yola çıkarak duyuruldu.
Kısa sürede o Başbakan Yardımcısı’nın, Bülent Arınç değil, Cemil Çiçek olduğu anlaşıldı; Ali Babacan zaten İstanbul’daydı.
Çiçek bir süre bu görüşmeyi doğrulayıcı hiçbir beyanda bulunmadı.
Ancak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile saat 18.00 için randevusu olduğu duyulunca, Gül’e Başbuğ ile yaptığı görüşme konusunda bilgi vereceği yorumları yapılmaya başladı.
Çiçek bunun üzerine Meclis’te Anadolu Ajansı muhabirine;
1- Genelkurmay Başkanlığı ile İspanya’da bulunan Başbakan’ın vekili sıfatıyla bir görüşme yaptığını,
2- Genelkurmay’la başta ‘işaret ve parola’ konusu olmak üzere değerlendirme yaptıklarını açıkladı.
Bu açıklamadan az sonra, Çiçek’in Cumhurbaşkanı ile randevusunun iptal edildiği duyuruldu. (Ve anlaşıldı ki, Çiçek aslında 19 şubat Cuma günü Cumhurbaşkanı’ndan başka bir konu üzerine görüşme talep etmiş, Cumhurbaşkanlığı randevuyu -bu gelişmelerin olacağından habersiz olarak bugün için vermiş, ancak ‘yanlış anlamalara meydan vermemek amacıyla’ da iptal etmişti.)
Araştırma derinleştirilince, tablo daha net ortaya çıkmaya başladı.
Hükümet ve asker ilişkileri açısından önceki gün tek olay, iki emekli kuvvet komutanı dahil, daha önce görülmemiş sayıda ve düzeyde askeri kişinin gözaltına alınması değildi. Taraf gazetesinde yayımlanan ve Erdek deniz üssünde bir sonraki gün sorulacak işaret ve parolasının ‘adi’ ve ‘başbakan’ kelimeleri olduğunu öne süren haberi de kriz nedeniydi.
Genelkurmay Başkanlığı vakit geçirmeden Deniz Kuvvetleri’nin bu konuda bir soruşturma başlattığı açıklamasını yapmıştı.
Tam o sıralarda yoğun gözaltı haberleri peşi sıra gelmeye başladı.
Gözaltılar arasında emekli Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına ve ona atfedilen günlük notları Ergenekon soruşturmasına kaynak oluşturan emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek de vardı.
Yoğun asker tutuklamaları Genelkurmay’da buz gibi bir hava estirmiş, Orgeneral Başbuğ durumun hassasiyetini değerlendirerek Mısır’a yapacağı ziyareti ertelemiş, kurmaylarıyla toplantıya oturmuştu.
Karargâhtaki rahatsızlığı artıran neden, Örnek’in daha önce ifadeye çağırıp buna icabet etmesi ve ifade vermiş olmasına rağmen bu kez hem Örnek, hem de Fırtına’nın gözaltına alınarak Emniyet’e götürülmüş ve savcının karşısına çıkarılmak üzere orada bekletilmiş olmalarıydı.
Başbakan Yardımcısı Çiçek, gelişmeler hakkında İspanya ziyaretini yürüten Başbakan Erdoğan’ı bilgilendiriyordu.
Yapılan temaslar sonucu, Çiçek’in Genelkurmay Başkanlığı ile temas kurarak krizi medya üzerinden değil, yüz yüze görüşmeyle kontrol altına alma yoluna gitmesi görüşü ortaya çıktı. Bu daha önce de Erdoğan ve Başbuğ arasında denenmiş ve sonuç alınmış bir yöntemdi.
Çiçek, Başbuğ ile görüşmesinde Başbakan ve hükümetin ‘parola krizinden’ duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Başbuğ da derhal açılan soruşturmayı işaret etti ve durumun açığa çıkması ile gereğinin yapılacağını söyledi.
Başbuğ’un söyleyecekleri de vardı. Özellikle kuvvet komutanlığı yapmış Fırtına ve Örnek’in yine ifadeye çağırılabilecekleri halde evlerinden sabah saatinde gözaltına alınıp polis eşlliğinde İstanbul Emniyetine götürülmesinin askeriyede yol açtığı tepki dile getirildi. Asker, yargı sürecine müdahale etmeyi düşünmüyordu, ama sürecin orduyu istiskal görüntüsü vermesini doğru bulmuyordu. Aynı durum diğer emekli ve muvazzaf subaylar için de geçerliydi, ama kuvvet komutanları söz konusu olunca duyarlılık artıyordu.
Kriz, herkesin sıkıntısını birbirinin yüzüne söylemesiyle bitmiş sayılmıyor yine de…
Genekurmay’ın akşam saatlerinde bütün general ve amirallerin katılımıyla dün bir toplantı yaptıklarını duyurması, işin ciddiyetini gösteriyor.
Başbakan Erdoğan dün akşam Ankara’ya dönüşünde Çiçek’ten İspanya telefonlarında söyleyemediği bilgileri ve Genelkurmay’ın konuları ne kadar ciddi tuttuğunun bilgisini aldığı.
Erdoğan’ın bugün Ankara’daki mesaisinde hükümet ve asker arasında ortaya çıkan bu gerilimin yer tutacağı anlaşılıyor.