Abdullah Öcalan ‘Demokratik müzakere ve çözüm sürecinin başlaması iki hafta içinde netleşir. Parlamento açılışında AKP’nin yapacağı sunum önemlidir’ diyerek, mevcut durumda Kürtlerin Kürtlüğünden vazgeçmelerinin istendiğini kaydetti. Öcalan, ‘Kürtler onurlu insanlardır, Kürtlüğüne sahip çıkarlar, mücadele ederler. Süreç olumsuza giderse halk kendi kararını verir’ diye vurguladı. Yargı bürokrasisi siyasal yaşam üzerinde etkili Türkiye’deki yargı bürokrasisi ve Anayasa […]
Abdullah Öcalan ‘Demokratik müzakere ve çözüm sürecinin başlaması iki hafta içinde netleşir. Parlamento açılışında AKP’nin yapacağı sunum önemlidir’ diyerek, mevcut durumda Kürtlerin Kürtlüğünden vazgeçmelerinin istendiğini kaydetti. Öcalan, ‘Kürtler onurlu insanlardır, Kürtlüğüne sahip çıkarlar, mücadele ederler. Süreç olumsuza giderse halk kendi kararını verir’ diye vurguladı.
Yargı bürokrasisi siyasal yaşam üzerinde etkili
Türkiye’deki yargı bürokrasisi ve Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın açıklamalarına dikkat çeken Öcalan, ‘Türkiye’de siyasal yaşam üzerinde olumsuz yönde etkili olan sadece bürokrasi değil, yargı bürokrasisi de var. Anayasa Mahkemesi’nin kararları var, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç bir değerlendirmesinde bu konuya değinmişti. Yargının siyaset üzerinde etkili olduğuna vurgu yapıyordu. Ancak yargı bürokrasisi siyaseti işlemez hale getirmek istiyor, yargı bürokrasisi süreci boğmaya çalışıyor ve bunu yargının en başındaki adam bile söylemekten çekinmiyor. Tabii bu tehlikelidir. Hukuk bürokrasisinin, siyasete müdahalesi beraberinde ciddi tehlikeler getirir’ dedi.
Genelkurmay siyaset ağalarını oluşturdu
Genelkurmay’ın siyaset ağalarını kendisi yetiştirdiğine yeniden vurgu yapan Öcalan, ‘Genelkurmay Afganistan’a yeni asker göndereceğini söylüyor, onlar görüşmüş, anlaşmış olabilirler. Genelkurmay siyaset ağalarından bahsediyor. Aslında siyaset ağalarını kendileri oluşturdular. 70-80 yıldır bunları besleyip desteklediler. Urfa buna en iyi örnektir’ ifadelerini kullandı.
Demokratik ve halkçı belediyecilik geliştirilmeli
Belediyecilik çalışmalarına değinerek, demokratik ve halkçı belediyeciliğin gelişmesini isteyen Öcalan şöyle dedi:
‘Belediyelerin öz gelirlerini arttırmaları yetmez. Demokratik belediyecilik anlayışı gelişiyor mu? Halkçı belediyecilik anlayışı gelişiyor mu? Bunlar önemlidir. Demokratik halk belediyeciliğinin ve katılımcı belediyecilik anlayışının önemine vurgu yapmıştım. Halkın yönetime katılımı muhakkak sağlanmalıdır. Üstten para beklemekle, gelirimiz yok demekle belediyecilik olmaz. Önemli olan halkı yönetime katmanın yanında, halkın kaynaklarını da kullanarak belediye çalışmalarını birlikte yürütmektir. Gerekirse halk kendi evinin önünü de temizler. Belediye başkanı ve belediye meclisinin görevi öncülük etmektir. Yine her türlü kaynak yaratılabilinir. Kredi alabilirler. Böylelikle ciddi belediyecilik ve belediyenin yapacakları işler ön plana çıkar. DTP’nin 100 belediyesi var. İyi bir model oluştururlarsa gelişirler, öncülük ederler.’
DTP çatı partisi tarzında örgütlenmeli
DTP çalışmalarına da değinen Öcalan, DTP’nin kendi bünyesinde geniş bir yelpazede çatı partisi gibi örgütlenebileceği önerisinde bulundu. Öcalan şöyle dedi: ‘DTP parti meclisine seçilecek kişiliklerin nitelikli olmaları gerekir. İstekli, arzulu, hizmet aşkıyla dolu, iş yapabilen kişilerden seçilmelidir. DTP bünyesinde geniş bir yelpazede çatı partisi tarzında oluşabilir, çalışma yürütebilirler. İstekli, arzulu insanların olması gerekir.’
DTP tabanını genişletmeli
DTP’nin tabanını da genişleterek yüzde 10’a çıkarması gerektiğini vurgulayan Öcalan şunları söyledi: ‘DTP’nin tabanını genişletmesi gerekir. Genelde yüzde 10 civarında olması gerekir. Hatta bu da yetmez daha da çoğaltmaları lazım. Devlet ve hukuk bürokrasisi DTP’yi belli bir sınırda tutmaya çalışıyor. Bunu aşmaları için siyaset akademilerinin kurulması gerekiyor. Siyaset akademilerinin kurulması çok önemlidir. Siyaset akademileri halkımızın eğitimi açısından oldukça önemlidir. AKP’nin 300 tane siyaset akademisi var, kadrolarını buralardan yetiştiriyor. Birçok yerde siyaset akademilerinin açılması gerekir.’
DTP’yi kurban edebilirler
‘DTP önemli bir süreçten geçiyor. Devlet kendilerine yönelebilir, tutuklayabilirler. Önemli olan politik bir duruş sergilemeleridir. Bulundukları mevzileri korumaları, bu durumlarını daha da geliştirmeleri gerekir. Siyaset akademilerini de bu bağlamda söylemiştim. AKP mantığı çıkarcıdır, oportünist bir anlayışa sahiptir. AKP anlayışı devlete dayanarak ve devletin imkanlarını kullanarak güçlenme siyaseti izliyor. Bunlar bu süreçte kendilerini korumak adına DTP’yi kurban edebilirler. DTP ortadan kalkınca siyasi mirasının kendilerine kalacağını hesaplıyorlar. DTP’lilerin bunu hesaplaması gerekiyor. Buna göre siyaset üretmeleri gerekiyor. Ben daha önce de söylemiştim. DTP’ye dönük tutuklamalar gelişebilir. Bunu göremiyorlar, politika üretmekte yeterli değillerdir. Ergenekon operasyonu ortadadır. Devletin içerisindeki bir kesim Ergenekon’a karşı, Ergenekon’a alternatif olarak DTP’ye yönelik operasyon yapılmasını amaçlıyorlar.’
AKP DTP’yi kurbanlık koyun gibi görüyor
AKP’nin mevcut durumda DTP’yi kurbanlık koyun olarak gördüğüne işaret eden Öcalan, süreç olumsuz gitmeye devam ederse DTP’nin üzerine daha fazla gidileceğine dikkat çekti. Öcalan şu değerlendirmelerde bulundu: ‘AKP mevcut durumda DTP’yi kurbanlık koyun olarak görüyor. Oysa ki yargı bürokrasisi AKP’yi de kapatmaya çalışmıştı. Şimdi bu kesim yani yargı bürokrasisi Ergenekona karşı DTP’ye yönelmeye çalışıyor. AKP de buna ses çıkartmıyor. Bu süreç bu şekil olumsuz giderse DTP’nin üstüne daha fazla gidecekler. AKP, ne CHP olsun istiyor ne DTP olsun istiyor, meydan kendisine kalsın istiyor. AKP böylesi bir anlayışa sahiptir. Kendi çıkarını devlet çıkarından üstün sayıyor. Yargı bürokrasisi, Sincan hakimi, Cumhurbaşkanı Gül’ün de yargılanmasının önünü açmak istemişti ancak güçleri yetmedi. Bu kesim halen güçlü bir şekilde bulunmaya devam ediyor. Neden diğer milletvekilleri zorla götürülmediler de DTP’li milletvekillerini zorla götürmeye çalışıyorlar. Bunu anlamak lazım.’
DTP de müzakere komisyonu oluşturulmalı
Demokratik müzakere gelişirse bunun DTP etrafında gelişeceğini, Kandil ve kendisinin de dolaylı olarak bu sürece katılacağını ifade eden Öcalan, şunları belirtti: ‘Demokratik müzakere süreci gelişirse bu, DTP etrafında gelişecek. Elbette Kandil ve ben de bu sürece dolaylı şekilde katılacağız. Ben buna dolaylı müzakere demiyorum, demokratik müzakere diyorum. Demokratik müzakere sürecinin başlaması açısından DTP’ye önemli görevler düşüyor, DTP’nin buna hazırlıklı olması gerekiyor. DTP içerisinde diplomasiden ve müzakere süreçlerinden anlayan, iş yapabilecek kişilerden oluşan bir komisyon oluşturulmalı ve bu komisyon güçlü öneriler hazırlamalıdır. Bu komisyon parlamento gündemine güçlü önerilerle çıkabilmelidir, onların böyle bir hakları da vardır. Ve parlamentoda da demokratik müzakere süreciyle ilgili bir komisyonun oluşmasını sağlayabilmelidir. Koçgiri isyanı da meclise getirilip, tartışılıp af benzeri bir çözüme bağlanmıştı. Bilindiği gibi daha önce de Susurluk komisyonu gibi komisyonlar meclis içerisinden oluşturulmuştu. Mecliste oluşturulacak bu ikinci komisyona milletvekillerinin yanısıra aydın, yazarlar, akademisyenler, sivil toplum örgütleri de dahil edilmelidir. Bu komisyon; Kandil, İmralı’dan tutalım; Genelkurmay’dan, DTP’den MHP’ye kadar ve tüm kesimlerle görüşmeler yapabilir. Eğer bu başarılabilinirse büyük bir iş başarılmış olur. Böylelikle demokratik sürecin önü açılabilir.’
Demokratik müzakere süreci iki hafta içinde netleşir
Çözüm sürecinin başlamasının iki hafta içinde netleşeceğini, bu açıdan AKP’nin parlamento açılışındaki sunumunun