Demokrasinin sıradan ölümü: Güney Afrika’da sessiz darbe Darbe için başkanlık saraylarına ya da tankları süren generallere, hatta darbe yapacak bir CIA’ye bile gerek olmayabilir. Demokrasi çok daha küçük darbelerle ve çok daha hafif devlet şiddetiyle bile yok edilebilir. Ama bu daha sessiz darbeler de demokrasiye ölümcül zararlar verir. Eylül ayı sonralarında Güney Afrika’da böyle bir […]
Demokrasinin sıradan ölümü: Güney Afrika’da sessiz darbe
Darbe için başkanlık saraylarına ya da tankları süren generallere, hatta darbe yapacak bir CIA’ye bile gerek olmayabilir. Demokrasi çok daha küçük darbelerle ve çok daha hafif devlet şiddetiyle bile yok edilebilir. Ama bu daha sessiz darbeler de demokrasiye ölümcül zararlar verir.
Eylül ayı sonralarında Güney Afrika’da böyle bir darbe gerçekleşti. Darbe ne parlamentoya ne de ANC’nin (Afrika Ulusal Kongresi) yolsuzluğa batmış başkanı Jacop Zuma’ya karşı yapılmıştı. Tersine. Darbenin hedefi gerçekten demokratik ve saygın bir toplumsal hareketin, Abahlali baseMjondolo’nun Durban kentindeki Kennedy Yolu gecekondu mahallesinde bulunan özgürce seçilmiş yönetim komitesiydi. Bu barışçıl demokratik hareket Güney Afrika hükümetinin saldırısına hedef oldu.
Öncelikle biraz arka plan. Güney Afrika 2010 Dünya Kupası’na hazırlanırken, en yoksul Güney Afrikalılar hala ırk ayrımcı rejimden arta kalan insanlık dışı uygulamaların sona ermesini bekliyorlar. Sadece Durban kentindeki on dört ‘gayrı resmi’ mahallede yaşayan 150 bin kadar insan, 1994 yılından bu yana insan onuruna yakışır barınma haklarının güvence altına alınmasını bekliyorlar. Irk ayrımcılığına karşı mücadele edenler, gecekondu yerleşimlerine akarsu ve elektrik hizmetlerinin gelmesini bekleyedursunlar, ülkede yeni stadyumlar inşa etmek için 1,1 milyar dolar harcanıyor. Ülkedeki insani gelişme düzeyi şu anda 1994’ün de altına düşmüş durumda ve Güney Afrika zenginlerle yoksullar arasındaki uçurumda birinciliği Brezilya’nın elinden aldı.
Ama herkes ellerini kavuşturup hükümetin avuçlarına bir şeyler bırakmasını beklemiyor. Kimileri, özellikle de gecekondu mahallelerinde yaşayanlar, mahallelerine barınma, su, eğitim, sağlık, iş ve yiyecek getirmek için örgütleniyorlar. Abahlali baseMjondolo, yani Gecekonducular Hareketi, 1994 yılından bu yana barınma hakkı için bekleyen yoksullar tarafından örgütlenen bir hareket. Hareket sadece yoksullardan oluşuyor, çünkü kendilerini ihanete uğramış hisseden yoksullar, bu hareketin çatısı altında birleşiyorlar. Güney Afrikalı yoksulların bu ülkenin “unutulmuş yurttaşları” olduğunu söylüyorlar.
“Yurttaşlar biziz, bu bizim kentimiz!”
Ama yoksul mahalleler, modern demokrasilerde görülen “en açık ve demokratik” anayasalardan birinde mevcut olan özgürlüklerini kullanarak, hükümeti protesto etme amacıyla örgütlendikleri zaman, hükümet yoksul mahallelere karşı kanlı darbesini başlattı.
26 Eylül Cumartesi akşamı gece yarısı, silahlar, bıçaklar ve hatta kılıçlar kuşanmış silahlı adamlar 7 bin civarında insanın yaşadığı bir gecekondu mahallesi olan ve (Güney Afrika gecekondu hareketi Abahlali baseMjondolo’nun örgütlenme merkezini oluşturan-ç.n.) Kennedy Yolu mahallesine bir gençlik şenliği yapıldığı sırada saldırdılar. Etnik temizlik sloganları atan bu adamlar, Zulu etnik kökenli halkı Pondo etnik kökenlilere karşı kışkırtıyor ve ırk ayrımcılığının en karanlık günlerinde bile akla gelmeyecek bir etnik siyaseti sahneleyerek “Pondolar Kennedy’yi ele geçirdi, Kennedy Zulularındır” diye bağırıyorlardı. Gecekonduların kapılarını vurup insanları dışarı atan saldırganlar onlarca evi tahrip ettiler.
1980’lerde Inkatha Özgürlük Hareketi ile ANC arasında sürüp giden çatışmalar bile etnik çatışmalardan ziyade politik çatışmalar niteliğini taşıyordu. Ama Jacop Zuma’nın başkanlığındaki Güney Afrika’da ANC açısından bir zamanlar lanetleme anlamına gelen Zulu milliyetçiliği artık partinin standart çalışma ilkesi halini almış durumda. Jacop Zuma’nın başkanlık kampanyası sırasında “artık Zuluların vakti geldi” sloganlarıyla başlatılan etnik siyaset, sonunda mahallelere kadar yaygınlaştı.
Saldırılarda mahalleden dört kişi ve saldırganlardan ikisi öldü. Şiddet polisin ve yerel ANC yetkililerinin gözlerinin önünde sürüp gitti. Şiddet dalgası ona erdiğinde, Kennedy Yolu mahallesi Kalkınma Komitesi’nin demokratik önderleri (saldırılar sırasında mahallede bulunmamalarına karşın) tutuklandılar. Binlerce gecekonducu mahalleden kaçmak zorunda kaldı ve evleri tahrip edildi.
Saldırgan çetelerin yerel ANC şubesinin ve liderlerinin desteğiyle harekete geçtikleri açıktı. Ayrıca saldırının hedefinin son dört yıl içinde Güney Afrika’nın en büyük yoksul halk hareketi haline dönüşen, gecekonducuların özerk taban örgütü Abahlali baseMjondolo olduğu da açıklık kazandı. Abahlali şu anda KwaZulu-Natal bölgesindeki ANC yerel hükümeti açısından en önemli baş belası haline gelmiş durumda.
ANC’nin Abahlali’den özel olarak rahatsız olmasının nedeni, hareketin gecekonducuların seçim zamanlarında ANC için bir oy deposu olarak görülmeye devam edilmesini reddetmesinden başka bir şey değil. Hareket, herhangi bir politik partiyi desteklemek yerine, “ev yoksa toprak yoksa oy da yok” siyasetini yaygınlaştırdı. Yerel ANC belediye başkanının meşruiyetini sarsan hareket, hükümetin çıkardığı Gecekonduların Ortadan Kaldırılması Yasası hakkında anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle yerel mahkemede iptal davası açtı. Gecekonducuların kentsel bölgelerin dışındaki geçici bölge ya da geçiş kampı denilen alanlara zorla atılmasına karşı bayrak açtı.
Abahlali yerel siyasetçileri rahatsız eden başarılar da elde etti. Militan eylemleriyle Durban belediyesini kimi mahallelerin koşullarını iyileştirmeye zorladı. Mahalleler üzerindeki kontrol parasal kaynaklar üzerindeki kontrol anlamına da geliyordu. Saldırı belediyenin bu mücadele karşısında harekete verdiği hediye oldu!
Kennedy Yolu Kalkınma Komitesi ise harekete yönelik saldırının nedenlerini ve saldırıyla ilgili yerel çıkar odaklarını şöyle saptadı.
– Abahlali hareketinin tüm gecekonducuları eşit temelde kabul etmesi ve insanların milliyeti ya da dilini önemsememesi, geçtiğimiz yıllarda başka ülkelerde doğup göçmen işçi olarak ülkemize gelen insanlara yönelik saldırılara karşı koyulması hareketi tehdit olarak gören çıkar çevrelerinin aynı etnik siyaseti harekete karşı kullanmasına neden oldu.
– Mahallelerde terör estiren ve özellikle kadınlara karşı şiddet kullanan suç çetelerinin maddi çıkar ve egemenlik beklentileriyle harekete karşı örgütlenmesi.
– Mahalle için elde edilen kazanımların parti siyaseti adına suiistimal edilmesine ve yolsuzluklara karşı verilen mücadelede, yerel siyasetçilerden çıkar elde etme vaadiyle kandırılan kimselerin mahalle üzerinde kontrol elde ederek kendileri için rant elde etme planlarının kışkırtılması.
– Belediyenin gecekonducuların elektriklerini kesmesi karşısında, Operation Khanyisa (Khanyisa Operasyonu) adı verilen, evlere bedava elektrik bağlama eylemlerinin ticari çıkarlarını tehdit ettiği iş çevrelerinin örgütlenmeleri.
ANC’nin tabandan gelişen yoksul halk hareketini imha etme kararı tüm dünyadaki birçok çevre ve hareket tarafından protesto edildi. Güney Afrika Kiliseler Konseyi olayı demokrasiye yönelik bir saldırı olarak nitelendirdi ve mahalle önderlerinin suçlu ilan edilmesine karşı bir uyarı açıklaması yayınladı. Tüm dünyada ve Güney Afrika’da Abahlali’ye yönelik saldırıları protesto açıklamalar yayınlandı.
Mahallede ise Abahlali ile ilişkili ola
n herkes şiddet yoluyla mahalleyi terk etmeye zorlanıyor. Şu anda 2 bin kişi evsiz bırakılmış durumda. Abahlali hareketinin seçilmiş lideri S’bu Zikode ölüm tehditleri aldığı için saklanıyor.
Eylül ayı sonunda bir açıklama yayınlayan Zikode, saldırının sıradan yoksul halkı hedef aldığını açıklarken, “Bu saldırı karanlık köşelerden yükselen sesi terörize etmeyi amaçlıyor” dedi.
“ANC Kennedy Yolu’nu işgal etti. Tutuklandık, dövüldük, öldürüldük, hapse atıldık ve silahlı adamlar tarafından evlerimizden atıldık. Yerel siyasetçiler mahalleyi nihayet bu biçimde ele geçirdiler. Suç son derece örgütlü bir biçimde gerçekleştirildi. Sadece mahalleye yönelik bir saldırı, sadece harekete yönelik bir saldırı değil, yürüttüğümüz siyaseti hedef alan bir saldırı olarak yaşandı.
Bu saldırı ülkemizin karanlık köşelerinden yükselen sesi boğmaya çalışmaktadır. Bu ses sıradan yoksul insanların sesidir. Bu saldırı karanlık köşelerden yükselen sesi boğmayı amaçlamaktadır. Gerçek düşmanı gözden kaçırmaları için yoksulların öfkesini ve hıncını yine yoksullara yöneltmeye çalışmaktadır.
Yerel yöneticiler ‘huzurun’ yeniden tesis edildiğini söylüyorlar. Onlar için huzur kendi iktidarları ve bizlerin sessizliğidir. Ama bizler için sessiz kalmak evlerimizin başımıza yıkılması, gecekondu yangınları, difteriden ölen çocuklar ve her gün karşı karşıya kaldığımız örgütlü saldırılardır. Bu yüzden konuşmak zorundayız. Zulüm karşısında sessiz kalmamız demek olan ‘huzuru’ bozmak zorundayız.
Hareketimiz birçok başarı elde etti. Devleti bizler olmadan bizler için hiçbir şey yapılamayacağını kabul etmek zorunda bıraktık. Siyasetimiz halkın ortak siyasetidir. Birçok mahallede halkın ortak siyaseti siyasetçilerin siyaseti üzerinde zafer elde etti. Politikacılar işte bu yüzden bizden nefret ediyorlar. Ayrıca ‘konut geliştirme’ adı verilen etkinliklerin mahalleler için nasıl bir zulme dönüştüğünü ve halkın kentlerin uzağındaki gettolara sürülmeye çalışıldığını teşhir ettik. Gecekondular Yasası’nı Anayasa Mahkemesine götürdük. Karar çok yakında açıklanacak.
Bütün bu nedenlerden dolayı hareketimizin gücü, güçsüz ve sessiz kalması beklenenlerin gücü tehdit olarak görülmüştür. Bizler basit bir suç işledik. Bizler yoksullara yoksulları örgütleme cesareti verdiğimiz için suçluyuz. Kendimize insana yakışan bir değer biçtiğimiz için suçluyuz. Fikirlerimizi ifade ettiğimiz için suçluyuz. İktidardakilerse yoksullardan talimat almamakta kararlılar. Halkın yönetmemesi konusunda kararlılar.
Sydemham hapishanesi, hastaneler, akrabaların ve yoldaşların evleri arasında dağılmış ve hatta yağmur altında çalılıklarda uyumaya zorlandığımız şu günlerde dayanışma bekliyoruz. Devletin bizlere yaşam hakkı tanıyıp tanımayacağını bilmediğimiz şu günlerde dayanışma bekliyoruz. Diğer mahallelerin de saldırı hedefi haline gelip gelmeyeceğini bilmediğimiz şu günlerde dayanışma bekliyoruz. Dünya çapındaki hareketlerden, bilim insanlarından, insan hakları gruplarından talebimiz Güney Afrika demokrasisinin niteliğini yakından ve dikkatle takip altına almalarıdır. (Sibusiso Innocent Zikode, Abahlali baseMjondolo başkanı (ve sonuç olarak siyasi sığınmacı), tel: 002783 547 0474).”
ANC tarafından yerel KwaZulu-Natal parlamentosuna 2006 yılında taslak olarak sunulan ve geçtiğimiz günlerde geçirilmeye çalışılan ‘Gecekonduların Ortadan Kaldırılması Yasası’, ağır saldırı altındaki Abahlali’nin başvurusu üzerine 14 Ekim tarihinde Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi ve hareket yeni bir zafer daha kazandı. İptal edilmemesi halinde tüm ülkede emsal niteliğini kazanacak olan yerel yasa, halkın yıkımlara direnmesi halinde 20,000 rand para cezası ya da 5 yıl hapis öngörüyor ve yerel konut bakanlıklarına mahallelerdeki yıkım kararları konusunda olağanüstü yetkiler veriyordu. Abahlali’nin iptal başvurusunun gerekçesini ise, Güney Afrika anayasasının “devlet bütün Güney Afrikalıların yeterli barınma koşullarına ulaşma hakkının zaman içinde gerçekleşmesi için her türlü yasal ve diğer türlü önlemi almaktan sorumludur” maddesi oluşturdu. Sbu Zikode iptal kararının açıklanmasından sonra, “Yoksullar ve gecekonducular Anayasa Mahkemesi tarafından insan yerine konulmuştur. Umut ediyoruz ki bu karar yoksulların geçiş kampları ve geçici ikamet bölgelerine zorla sürülmesinin sonunu getirecektir. Saldırılar devam ederken mahallemize bu mesajla geri döneceğiz” dedi.
Zikode’nin can güvenliği garanti altına alınmalı. Saldırının sürmesi halinde Güney Afrika’nın geleceği tehlike altına olacak. Çünkü etnik nefretin iblisleri bir kez çığırından çıktığı zaman bu Gökkuşağı Ulusu paramparça olabilir. Çünkü tarih bize küçük darbelerin büyük darbelerin habercisi olduğunu gösteriyor.
Güney Afrika Türkiye Büyükelçiliği:
Filistin Caddesi, no: 27, G.O.P., Ankara
Tel: 312 405 6861
Faks: 312 446 6434
E-posta: general.ankara@foreign.gov.za
Güney Afrika İstanbul Başkonsolosluğu:
Alarko Holding A.Ş. Muallim Naci Caddesi 113-115 Ortaköy 80840 – İstanbul Telefon : 212 227 52 00, Faks : 212 260 23 78
AbahlalibaseMjondolo sitesinden Sendika.Org tarafından derlenerek Türkçeye çevrilmiştir.