BES Merkez Temsilciler Kurulu’nda yaşananlar için zorunlu bir açıklama… Büro Emekçileri Sendikası 4. Dönem 2. Merkez Temsilciler Kurulunda (MTK) yaşananlar böyle bir yazıyı ihtiyaç haline getirmiştir. BES’in ve KESK’in mücadele geleneği ve yaratmış olduğu hukuk açısından MTK’da yaşananlar önemli dersler içermektedir. Herhalde kamu çalışanları hareketi tarihinde mücadele içinde yarattığımız hukukumuzun bu kadar açık bir şekilde […]
BES Merkez Temsilciler Kurulu’nda yaşananlar için zorunlu bir açıklama…
Büro Emekçileri Sendikası 4. Dönem 2. Merkez Temsilciler Kurulunda (MTK) yaşananlar böyle bir yazıyı ihtiyaç haline getirmiştir. BES’in ve KESK’in mücadele geleneği ve yaratmış olduğu hukuk açısından MTK’da yaşananlar önemli dersler içermektedir. Herhalde kamu çalışanları hareketi tarihinde mücadele içinde yarattığımız hukukumuzun bu kadar açık bir şekilde çiğnendiği görülmemiştir. MTK’da açığa çıkan durumu ortaya koymadan önce alanlarda haykırdığımız “söz, yetki, karar çalışanlara” sloganıyla aslında ne anlatmak istediğimizi ve neyi amaçladığımızı; bunu öncelikle bizim nasıl hayata geçireceğimizin altını çizmekte fayda görüyoruz.
Sendikalar genel anlamda emekçilerin çıkar örgütleri, öz savunma araçlarıdır. Emekçilerin ekonomik, özlük, sosyal ve demokratik hakları için yarattıkları mücadele örgütleridir. Emekçiler sendikaları aracılığıyla kendi hayatları ve gelecekleri ile ilgili kararlara, ülke sorunlarına müdahale ederler. Bir anlamda sendikalar emekçilerin siyasete müdahale araçlarıdır aynı zamanda.
Bu açıdan bakıldığında sendika içi demokrasi hem üyelerin sendikalarını ve mücadeleyi sahiplenmesi hem de emekçilerin kendi hayatları ile ilgili kararlara müdahale edebilmesi açısından hayati öneme sahiptir. Ülke yönetimi için önerdiğimiz ideal biçim doğrudan demokrasi ise sendika içi demokrasi için de tüm kısıtlılıklara rağmen ideal olan ve hedeflenmesi gereken doğrudan demokrasi; gerçek demokrasi olmalıdır.
Bu konuda mücadele tarihimiz önemli deneyimlerle doludur. 1980 öncesi halkın faşizme karşı mücadelede kurmuş olduğu direniş komiteleri, öğrenci hareketinin yarattığı Öğrenci Temsilci Kurulları(ÖTK), yine işçi hareketinin yarattığı iş yeri komite-konsey örgütlenmeleri demokratik işleyişleri ile mücadelemize halen ışık tutmaktadır.
Aslına bakılırsa kamu çalışanları hareketinin de demokratik merkeziyetçilik ilkesi ile ilk yıllarda sendika içi demokrasi açısından iyi bir sınav verdiği söylenebilir. Mücadeleyi iş yeri örgütlenmeleri üzerine kuran, iş yeri temsilciler kurulunu eğilim sunan bir yapılanma değil “karar alan” bir yapılanma olarak gören, her düzeyde yönetim kurullarını “yürütme kurulu” olarak işlevlendiren, karar alma süreçlerine olabildiğince fazla üyenin katılımını sağlamaya çalışan yapısıyla demokratik bir işleyişe sahip olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Ancak ilerleyen yıllarda demokratik merkeziyetçilik ilkesinin demokratiklik kısmı rafa kaldırılırken, hareket bir bütün halinde merkezileşmeye başlamış, kararlar tepeden inmeci bir yaklaşımla alınmaya başlanmıştır. Yönetim kurulları neredeyse karar veren tek organ haline dönüştürülmüş, bürokratikleşme eğilimindeki yöneticilerse iş yerlerinden kopma noktasına gelmiştir. Sendika içi demokrasinin organları ya tüzük ve yönetmelikler değiştirilerek eğilim organlarına dönüştürülmüş ya da içi boşaltılarak işlevsizleştirilmiştir.
En son BES MTK’sında yaşananlar sendika içi demokrasinin en önemli organlarından birinin nasıl ortadan kaldırıldığını çok açık ortaya koymuştur. 9-10-11 Eylül 2009 tarihinde Ankara’da Eğitim-Sen Toplantı Salonunda yapılan 4.Dönem 2 MTK toplantısıyla mücadele programının oluşturulması açısından karar organı olan Merkez Temsilciler Kurulu işlevsizleştirilerek, bir eğilim organına dönüştürülmeye çalışılmıştır. Açıkça MTK yönetmeliğine aykırı davranılmıştır.
Şöyle ki;
1. Merkez Temsilciler Kurulu toplantılarının MTK yönetmeliğinin 5. Maddesinde en geç 6 ayda bir toplanır denmesine rağmen toplantı 12 ayın üzerine yapılabilmiştir.
2. Merkez Temsilciler Kurulunun MTK Yönetmeliğinin 4. Maddesinde yönetim kurulu ve şube temsilciler kurullarından seçimle belirlenen temsilcilerden oluşacağı belirtilmesine rağmen, MTK temsilcisi olmayan 14 üye siyasal kaygılarla toplantıya çağrılmıştır.
3. Merkez Temsilciler Kurulunun toplanma koşulu MTK Yönetmeliğinin 5. Maddesinde MTK üye tamsayısının yarısından bir fazlasının toplanmasına bağlanmışken, toplantı yeter sayısının tespiti yapılmadığı gibi çoğunluk olmamasına rağmen karar alınabilmiştir.
4. MTK yönetmeliğinde Genel Başkan ve Genel Sekreterin MTK’nın sekretaryası olduğu, ancak MTK’da, MTK Temsilcisi olarak bulunacağı belirtilmesine rağmen toplantıyı yöneten Genel Başkan ve Genel Sekreter “MYK yetkilerini” kullanarak toplantıyı yönetmişlerdir.
Mesele, “yönetmeliklere itirazın” parçası haline getirilemeyecek kadar ciddidir. Karar organı olarak MTK’yı savunma meselesinin, “aslında yönetmeliklerin çıkarılmasına itiraz ediliyor” denilerek saptırılması, bu organa bakıştaki ciddiyetsizliği; sözün, yetkinin ve kararın tabana bırakılması konusundaki samimiyetsizliği göstermektedir.
Mücadele içinde yarattığımız ve yazılı hale getirerek herkes için geçerli kıldığımız kuralları savunanları bürokratik davranmakla eleştiren MYK’daki anlayışlar, umarız MTK’da yeni yönetmelikler çıkarma çabası içinde olduklarının farkındadırlar! Bir şeyin daha farkında olmaları gerekiyor tabii ki. “Bir defadan bir şey olmaz” diyerek MTK yönetmeliğini ihlal edenler, başta çıkarmaya çalıştıkları yönetmelikler olmak üzere tüm yazılı hukukumuzun ihlal edilmesinin önünü açmaktadırlar.
“Üreten biziz, yöneten de biz olacağız” ve “Söz, yetki, karar, iktidar halka” sloganlarını yaratan bir anlayışın taşıyıcısı olan DKÇ-DEVRİMCİ BÜRO EMEKÇİLERİ tarafından, Merkez Temsilciler Kurulunun içinin boşaltılmasının ve eğilim organı haline dönüştürülmesinin siyasal ve sendikal sorumlusu olunmayacağı; bu girişimin karşısında olunacağı deklare edilerek toplantı salonu terk edilmiştir.
Gerek Şube Temsilciler Kurulu gerekse Merkez Temsilciler Kurulu sendikamız tüzük ve yönetmeliklerinde de açıkça görüleceği gibi eğilim değil karar organlarıdır. Önce kararı alıp sonra da Başkanlar Kurulunu ve Merkez Temsilciler Kurulunu toplayan, Tüzük ve Yönetmeliklerin uygulanması konusunda sorumluyken “Siyasal Sorumluluk” alarak bunları ihlal eden MYK anlayışlarını bir an önce bu yanlıştan dönmeye; MTK’yı işlevsiz hale getiren girişimlere son vermeye; Merkez Temsilciler Kurulu üyelerini söz, yetki ve karar Haklarına sahip çıkmaya davet ediyoruz.
DKÇ-DEVRİMCİ BÜRO EMEKÇİLERİ