Mardin’in Mazıdağı İlçesi’ne bağlı Bilge (Zangirtê) Köyü’nde dört ay önce 7’si çocuk 44 kişi korucular tarafından katledildi. Bu katliam ilkin PKK’ye yüklenmek istendi, sonra “namus” denildi, ardından “töre” diyerek kapatılmak istendi. Bugün Mardin’den yüzlerce kilometre ötede Çorum’da başlayan katliam davası, basına kapatıldı. Mardin’in Bilge Köyü’nde 44 kişinin öldürüldüğü saldırıyı düzenledikleri gerekçesiyle haklarında dava açılan 11 […]
Mardin’in Mazıdağı İlçesi’ne bağlı Bilge (Zangirtê) Köyü’nde dört ay önce 7’si çocuk 44 kişi korucular tarafından katledildi. Bu katliam ilkin PKK’ye yüklenmek istendi, sonra “namus” denildi, ardından “töre” diyerek kapatılmak istendi. Bugün Mardin’den yüzlerce kilometre ötede Çorum’da başlayan katliam davası, basına kapatıldı.
Mardin’in Bilge Köyü’nde 44 kişinin öldürüldüğü saldırıyı düzenledikleri gerekçesiyle haklarında dava açılan 11 tutuklu sanığın yargılanacağı davanın ilk duruşması, Çorum Adalet Sarayı’ndaki Ağır Ceza Mahkemesi Duruşma Salonu’nda bugün başladı.
Tutuklu 11 sanık, A.K.Ç, M.S.Ç, S.Ç, M.Ç, Ö.Ç, A.H.Ç, M.Ç, A.Ç, M.Ş.Ç, A.Ç. ile A.Ç, Çorum L Tipi Kapalı Cezaevi’nden saat 09.05’de Çorum Adliye Sarayı’na getirildiler . Mahkeme Başkanı Turgut Bayraktar, sanıklar arasında bir çocuk bulunduğu gerekçesiyle mahkemenin kapalı yapılacağını ve basın mensuplarının duruşmaya alınmayacağını söyledi. Bayraktar, yalnızca tarafların salonda bulunacağını bildirdi.
İddianame
Mardin Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 43 sayfalık iddianamede, olayın meydana geldiği Mazıdağı ilçesine bağlı Bilge köyünde yapılan araştırmada, “Maktuller ve aileleriyle şüpheliler ve aileleri arasında suçun işlenmesi açısından bir husumetin bulunmadığı”nın tespit edildiği kaydediliyor.
Taraflar arasında olay öncesinde Mazıdağı Cumhuriyet Başsavcılığı’na yansıyan bir sürtüşmenin bulunmadığı anlatılan iddianamede, şu ifadelere yer verildi: “Taraflar arasında köyde kadastro geçmesine yönelik sürtüşme bulunması yönünde yapılan araştırma neticesinde; söz konusu Bilge köyünde kadastro çalışmalarının yapılmadığı, kadastro çalışmalarının yapılmamasının tarafların aralarındaki ihtilaftan kaynaklandığına dair herhangi bir bilgiye ulaşılamadığı belirlenmiştir.”
Tutuklu 9 sanık hakkında, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) “tasarlayarak ve canavarca hisle adam öldürme” suçundan 36’şar kez, 7 çocuğun öldürülmesi suçundan 7’şer kez ve gebe olduğu bilinen kadını öldürmek suçundan da 1’er kez olmak üzere 44’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. İddianamede, tutuklu 9 sanığın, 4’ü çocuk 10 kişiyi de “kasten öldürmeye kalkışma” suçundan 200’er yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaları talep edildi.
Sanıklardan 18 yaşından küçük olan M.Ş.Ç. ile ilgili soruşturmanın ayrı yürütüldüğü ifade edilen iddianamede, evinde 6 adet el bombası bulunan Ahmet Çelebi hakkında da 17 yıla kadar hapis cezası talep edildi.
İddianamede ayrıca saldırı sırasında 5’i Kalaşnikof marka olmak üzere 6 uzun namlulu silah kullanıldığı, öldürülen Kerime Çelebi ile Emine Çelebi’nin cesedinde ve olay yerinde ele geçirilen 105 adet mermi kovanının da sanıklardan Abdulhakim Çelebi’ye köy korucusu olması nedeniyle teslim edilen silahtan atıldığı belirlendi. Bununla birlikte olayın meydana geldiği Cemil Çelebi’nin evinin önünde ele geçirilen 31 mermi kovanının da sanıklar Mehmet Çelebi ve Mustafa Çelebi’ye ait olan silahlardan atıldığı tespit edildi.
Töre değil,koruculuk
4 Mayıs günü gerçekleşen katliamda 7’si çocuk 44 kişi hayatını kaybetmişti. Bu katliam ilkin PKK’ye yüklenmek istendi. Ardından “namus”, “töre”, “aşiret kavgası”, “kız meselesi” denilerek çarpıtılmaya çalışıldı. Koruculuk sistemi olaydan sonra sivil toplum örgütlerinin baskısı altında kısmen de olsa tartışmaya açıldı. Olayın ardından insan hakları kuruluşları, raporlar yayınlayarak, katliamın “töre” olmadığını vurgulayarak, koruculuk sisteminden kaynaklandığını kaydetti.
19 Mayıs günü Mardin Valisi Hasan Duruer yaptığı açıklamada, Mazıdağı İlçe Jandarma ekiplerinin köyde yaptığı çalışmada, 2 adet TNT kalıbı, 13 elektrikli fünye, 3 taarruz tipi el bombası, 1 adet savunma tipi el bombası, 1 adet sis kutusu, 2 adet aydınlatma, 1 adet tüfek bombası, 1 adet C-3 tahrip kalıbı ile 6 metre 35 santim uzunluğunda fitil ele geçirildiğini bildirmişti.
Katliama ilişkin raporlar
2 Ağustos günü Hayat Boyu Eğitim Gelişim Derneği’nin (HEGEM) yaptığı, Mardin Valiliği’nin de alan çalışmalarına destek verdiği çeşitli Üniversitelerden 22 bilim adamının hazırladığı rapor tamamlandı. Raporda katliamın töre cinayeti olmadığı vurgulandı. Raporda, “Olayın töreyle ilgisi yoktur. Olayı inceleyenlerin çoğunun belirttiği gibi, olayda ekonomik çıkar ve güç çatışması ve sistemden kaynaklanan bazı sorunlar birbirini tetiklemiştir. Olay tamamen şiddeti içinde barındırmaktadır. Kapalı ve geniş aile görünümündeki failler, kendi adaletlerini gerçekleştirmişlerdir. Şiddet araçlarına sahip olmak ya da kolay erişim, şiddet eylemlerini kolaylaştırmaktadır. Bu olayda erkek failler korucu olup hepsinin silahı vardır. Bu köyde yaşananlar bölge açısından bir birikimin patlaması olarak nitelendirilebilir” tespiti yapıldı.
Köyde incelemelerde bulunduktan sonra 1 Haziran’da raporunu açıklayan İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi katliamda korucuların yer aldığını ve Şeyhan Karakolu’nun olayda ihmali bulunduğunu belitti.
İnsan Hakları Derneği Genel Sekreteri Sevim SALİHOĞLU, Türkiye Barış Meclisi Sözcüsü Yüksel MUTLU; KESK Kadın Sekreteri Songül MORSÜMBÜL, TTB Merkez Konsey Üyesi Dr. Hülya BİRİKEN, TMMOB Kadın Mühendisler adına Ayşen HADİMİOĞLU, Halkevleri adına Dilşat AKTAŞ ve Ankara Kadın Dayanısma Vakfı adına Gülay AYDIN da Ankara’dan 11 Mayıs’ta Mardin’e giderek incelemelerde bulundu. İncelemenin sonucu 21 Mayıs’ta açıklandı.
Katliamın koruculuk sisteminde kaynaklandığı belirtilen raporda şöyle denildi: “Koruculuk sistemi bir sistemin ürünüdür, paramiliter güçler yasa dışı ilişkiler ve rant ilişkileri içine girerek ellerindeki silahları masum insanlara, kadınlara ve çocuklara karsı kullanmaktalar. Bazen de her iki taraf korucu olmasına rağmen, Bilge köyünde olduğu gibi kendi içlerinde de katliam gerçekleştirmişlerdir. Olay esnasında ve tanıkların iddialarında ortaya çıkan, hiç kimseyi sağ bırakmamak amacı güdüldüğü yönündedir. Ayrıca, dün açıklanan ve Bilge köyünde bulunan cephanelik, kaygılarımızda ne kadar haklı olduğumuzu göstermektedir.”
ANF