İslamcı hareket, iktidar gücünü artırdıkça bilinen stratejisini çok daha açık olarak uygulamaya başladı. Artık kuvvet dengesinin kendilerinin lehine döndüğünü düşünerek açık kart oynamaktan sakınca görmüyorlar. Devletin hemen hemen bütün kurumlarında sistematik olarak örgütlenerek çok önemli bir kesimini İslamcı kadrolara teslim ettiler. Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu, Anayasa Mahkemesi ve hatta Ordu gibi kurumları da önemli […]
İslamcı hareket, iktidar gücünü artırdıkça bilinen stratejisini çok daha açık olarak uygulamaya başladı. Artık kuvvet dengesinin kendilerinin lehine döndüğünü düşünerek açık kart oynamaktan sakınca görmüyorlar. Devletin hemen hemen bütün kurumlarında sistematik olarak örgütlenerek çok önemli bir kesimini İslamcı kadrolara teslim ettiler. Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu, Anayasa Mahkemesi ve hatta Ordu gibi kurumları da önemli oranda pasife eden İslamcı hükümet, geçmişten çok farklı olarak, kamuoyunda ön plana çıkmış ve hatta ‘Şeyhülislam’ unvanını almış olanlar devletin yönetim organlarında görevlendirilmeye başlandılar.
Bu şahıslardan biri de, Ali Yüksel’dir. Peki, Ali Yüksel kimdir? 1973-75 yılları arasında ‘Diyanet İşleri Başkanlığı Olgunlaştırma Dairesi Müdür Yardımcılığı’ görevinde bulunur ve 1978’de İlahiyat uzmanlığı için Almanya’ya gider ve yerleşir. 1985’de Avrupa Milli Görüş Teşkilatı Genel Sekreteri, 1995 ise Avrupa Milli Görüş Teşkilatı(AMGT) Genel Başkanı oldu. 1990’da ise ‘Avrupa Şeyhülislamı’ ilan edildi. İki evli olan Yüksel, bu hafta Devlet Bakanı Faruk Çelik’in danışmanı olarak atandı.
Avrupa Milli Görüş Teşkilatı’nı kurmakla görevlendirilen ve Kürt ve Türk kökenli göçmenleri İslamcılaştırma faaliyetini örgütleyen önemli bir isim olarak tanınan Yüksel, kendi imzası ile yayınlanan ve AMGT’nin asıl amacını açıklayan broşürde şunları belirtiyor:
“Bir gayeyi gerçekleştirmek ve bir davayı hâkim kılmak için hiyerarşik bir şekilde (emir-komuta zinciri içinde) bir ara¬ya gelerek faaliyet gösteren insan topluluğudur. Bir toplumda millet gövde, teşkilat sinir sistemidir. Teşkilatın dinamizmi: Hedefe ulaşabilmek için canlı ve di¬namik teşkilat olacak… Teşkilatın hedefi: “a) Gaye (dava): Hakkı hâkim kılmak, b) İnsan: İnançlı, çalışkan, bilgili, gayretli ve sa¬bırlı insan, c) Vasıta: Arazi şartlarının gerekli kıldığı çeşitli vasıtalar… Önce kendimizi bileceğiz, davamızı bileceğiz, davanın üstünlüğünü bileceğiz; (Müslüman erkeğin ehli kitap kadınlarla evle¬nebilmesi, aksinin ise caiz olmadığı),bütün gücümüzle çalışacağız ve ¬davanın hâkimiyeti için çalışma, usul ve metotlarını bileceğiz…
Partileşme, Kitleleşme Dönemi: Tebliğ hizmetleriyle fert fert oluşan vakıf, dernek, tarikat gibi çe¬şitli merkezlere davet edilerek ve eğitilerek olgunlaşan çekirdek kad¬rolar münasip bir zaman ve zemini bulunca devlet ve hükümet imkân¬larından yararlanmak ve daha geniş bir tabana oturmak üzere partileş¬meye giderek kitleleşmeye başlar. Emri bil maruf (iyilikleri emretme), Nehyi anıl Münker (kötülükleri yasaklama) işi devlet ve hükümet oto¬ritesiyle kâmil manada sağlanır. Ve böylece ülke insanları hayırda ve hizmette yarışırlar. Kuran’ın haberlerine, hakkaniyetine ve Cenab-ı Allah’ın vaadi¬ne itikat ve itimat edenler için bu anlattıklarımız asla kuru ve boş hevesler değildir.
Cihat/Devletleşme Dönemi: Teşkilat düzenine ve parti disiplinine girmiş bilgi, şuur ve tesli-miyet yönünden pişmiş ve yetişmiş askerler davanın anlaşılması, yaygınlaşması ve başarıya ulaşması için cepheye sürülür. Parti, vakıf, sen¬dika, dernek, gazete gibi manevi ve siyasi cihad ordusunun değişik bi¬rim ve bölüklerinde görev alan mücahitler, insanımızı batıl sistemler¬den ve zalim şahsiyetlerden kurtarmak üzere yoğun ve yorulmaz bir faaliyete girişirler. Müslüman halk giderek gerçekleri görmeye ve hak¬kın safına geçmeye başlar.
Müslüman, Allah’ın emirlerine teslim olan kimsedir. Öbürleri ne¬fislerine uymuş insanlardır. Allah’ın emirleri Kuran’dadır. Bu emir¬leri içerisinde Cihan farzı diye bir farz vardır. Bu farz ibadet kendi ken¬dine yapılamaz. Bu farz ibadet ümmetle yapılır. Herkesin bu ümmete katılma mecburiyeti vardır. Hiç kimse, ‘Ben ümmete dâhil olmadan da hizmet yapabilirim’ ya da ‘Biz ümmetin dışında yeni bir grupla daha iyi bir şekilde hizmet yapacağız’ diye tefrika yapamaz. 0, daha iyi hizmeti ümmetin içerisinde yapmak zorundadır”.
İşte bu görüşlerin sahibi Ali Yüksel, uzun bir aradan sonra Devlet Bakanı Faruk Çelik’in danışmanı olarak, söz konusu ettiği ilkeleri Ankara’da fiilen yaşama geçirmek için görevlendirilmiş bulunuyor.
Avrupa’da İslamcı hareketin önemli merkezlerden biri olan Avrupa Milli Görüş Teşkilatı’nın Merkezi, Almanya’nın Köln kentidir. AMGT’nin, yaklaşık olarak 400 şubesi var. Avrupa genelinde üye sayısı 1981’de 3000 iken 1996’da 60 bine çıkmıştır. 31.000 aktif üyesi ve 230 bin civarında taraftarı olduğu tahmin edilmektedir. Aynı zamanda, AMGT 487 camisi, 313 namaz kılınan ve Kuran kursu verilen yerleri bulunmaktadır. Cami, dernek ve vakıfların 25 bin üyesi ve 220 kasabada cemaati vardır. Almanya’da ağırlıklı olarak kurdukları kuran kursları ile 70 bin çocuğa şeriat eğitimi verilmektedir. AMGT özellikle göçmen gençliği içerisinde kapsamlı bir çalışma örgütlemektedir.
Avrupa Milli Görüş Teşkilatı Genel Sekreterliği ve Genel Başkanlığı yaptığı dönemde, kamuoyunda ‘yeşil sermaye’ olarak bilinen İslami holdingler, genellikle AMGT’nin cami ve derneklerinin finansmanını karşılamaktaydılar. Özellikle Almanya’da göçmenlerin paralarını toplayarak dolandıran Yimpaş, Kombasan ve Jetpa gibi dolandırıcı şirketlerin para toplamaları için fetvalar veren Yüksel, toplanan paraların önemli bir kısmını Refah Partisi ve Fazilet Partisi’ne aktardı. Kamuoyunda ‘Yeşil Sermaye’ olarak bilinen bu şirketlerin Avrupa’daki yöneticilerinin ezici bir çoğunluğu ‘Milli Görüş Teşkilatı’nın üyeleriydi.
Türkiye’de Milli Görüş Geleneğinin Saadet Partisi ve AKP olarak bölünmesine paralel olarak Almanya merkezli Milli Görüş Teşkilatı da fiilen bölündü. Daha önce Erbakan’ın Avrupa’daki sağ kolu olan Ali Yüksel, bu kez Erdoğan’ın yanında yer aldı. Erdoğan, eski örgütü Avrupa Milli Görüş Teşkilatı’na karşı kurdurduğu ‘Avrupalı Demokrat Türkler Birliği’ni güçlendirmek amacıyla Yüksel’i, daha aktif çalışabilmesi için Çalışma Bakanı Çelik’in danışmanı olarak görevlendirdi.
Böylece, AKP tarafından kurulan İslamcı ‘Avrupalı Demokrat Türkler Birliği’nin çalışmaları bizzat hükümet tarafından bir bakanlık bürokratı eliyle organize edilecektir. Bilmemiz gereken nokta şu; göçmenlere yönelik yeni bir tezgâh devreye girmiş bulunuyor. İslamcılarda yol ve yöntem çoktur. Biri biter diğeri devreye girer. Bu kez geçmişten farklı olarak örgütlenme çalışmaları Türkiye devleti desteklidir.
Belki bir çoğumuzun dikkatinden kaçmıştır. Deniz Feneri’nin kısa sürede 100 milyon Euro’dan fazla para toplamış olması bir tesadüf değildi. Çünkü işin arka planında Ali Yüksel ve Erdoğan’ın kurdurttuğu İslamcı ‘Avrupalı Demokrat Türkler Birliği’ bulunuyordu. Ve daha önce Yimpaş, Kombasan ve Jetpa için verilen fetvalar bu kez Deniz Feneri Soygun Şirketi için verilmişti.
İşte bundan dolayı, Humeyni’nin Salman Rüştü için ‘katli vaciptir’ fetvasını çok açık olarak destekleyen ve “Avrupa Şeyhülislamı” olarak bilinen Ali Yüksel, Başbakan Erdoğan’ın vazgeçilmezidir. Çünkü o, para kaynağıdır.
Gokyuzu9@aol.com