Sevgili okurlarım, Bu mektubu size yüzde yüz dumanlı hava sahasından Grup Duman’ı dinleyerek yazıyorum. Arzu, Ceyhun, Murat, Hüseyin, Burhan… Zeki, çevik ve akıllı tüm okurlarım! Ölmedim, yaşıyorum; yıkılmadım, ayaktayım ama delirdim. Biz zaten biliyorduk deli olduğunu, bu geçerli bir mazeret değil demeyin sakın. Bu huzursuz günlerimde beni teselli eden tek şey, Nathaniel Hawthorne’ün “Dünya, bütün […]
Sevgili okurlarım,
Bu mektubu size yüzde yüz dumanlı hava sahasından Grup Duman’ı dinleyerek yazıyorum. Arzu, Ceyhun, Murat, Hüseyin, Burhan… Zeki, çevik ve akıllı tüm okurlarım! Ölmedim, yaşıyorum; yıkılmadım, ayaktayım ama delirdim. Biz zaten biliyorduk deli olduğunu, bu geçerli bir mazeret değil demeyin sakın. Bu huzursuz günlerimde beni teselli eden tek şey, Nathaniel Hawthorne’ün “Dünya, bütün ileri hareketleri huzursuz kimselere borçludur” sözü olsa da henüz benim huzursuzluğumdan herhangi bir ileri hareket doğmadığını da hayretle müşahade etmekteyim. Bekliyorum, her an bir şeyler olabilir.
“Çaresiz kaldığım zamanlarda gider, bir taş ustası bulur seyrederim. Adam belki yüz kere vurur taşa… Ama, değil kırmak, küçücük bir çatlak bile oluşturamaz. Sonra… Birden yüzbirinci vuruşta taş ikiye ayrılıverir! İşte o zaman anlarım ki, taşı ikiye bölen o son vuruş değil, ondan öncekilerdir.” Jakob Rııs abimizin dediği yüzbirinci vuruşta ikiye ayrılıveren o taş gibi hissediyorum artık kendimi… 19 Temmuz’dan bu yana evimde, kendi özhakiki dumanlı sahamda sigaramın dumanındaki halkamı sayıp, halkımı sevip Karadenizli hemşerim Gogol’ün ‘Bir Delinin Hatıra Defteri’ni hatim etmekle meşgulüm.
Ben anladım, bunlar bizi delirtmeye, delirterek öldürmeye çalışıyorlar. O yasak, bu yasak, sigarayla keyif yaparsınız ha!.. Al sana yüzbirinci vuruş: O da yasak! Sen tut, dünyanın en çok sigara içilen ülkesinde dumansız hava sahası icat et. Niye; Avrupa Birliği istiyor diye… Avrupa Birliği bir hafta kenefe gitmeyin dese, gitmeyecek misiniz? Sizin bedava dağıttığınız kalitesiz kömürler havayı kirletmedi de bizim bir lokma sigaramız mı kirletti havanızı? Ha bunların yaptığını, 4. Murat yapmadı! Rahmetli, en azından sigara içenleri süründürmeden, acı çektirmeden direkt öldürdü. Ya bunlar?.. İki paket sigara içen babamı sigara değil, sizin karayollarınız öldürdü be!.. Acı çekmek özgürlükse özgürüz hepimiz de…
1633 Eylül’ünde İstanbul’un beşte biri yanmış, 4. Murat da yangının çıkışını kahvehanelere ve tütüne bağlayıp hepsini kapatmış, tütün içmeyi de yasaklamış. İyi de şimdi bu adamların iktidarı İstanbul’u değil, memleketi külliyen yaktı, tutuşturdu. İşsizlikten, yoksulluktan, yolsuzluktan yangın yerine dönen memleketi kundaklayanlar, sigara içenler miydi?
4. Murat, kahve ve tütün içilmesini yasaklamış, çünkü bu kahvehanelerin hemen hepsini yeniçeriler işletip, toplantılar da buralarda olurmuş. Acaba diyorum, bunlar da memleketteki işsizliğin göstergesi haline gelen, Rize yaylaları gibi dumanaltı, tırıltıklım dolu kahvelerdeki işsizler okey ve yanık oynamayı bırakıp örgütlenirler de başıma iş açarlar diye mi dumansız hava sahasını icat etti? Fabrikaları boşalt, okulları, hastaneleri boşalt, verimli tüm işletmeleri boşalt, oralardan attığın işsizlerin gidebildiği bir kahve var; orayı da boşalt! Memleket açık hava tiyatrosu oldu vesselam… Memlekette bir akıl hastaneleri, bir de cezaevleri dolu. Samsun’da mesela, ikisi de artık yetmediğinden yenilerini yaptılar. Buralara düşmenin bir iyi yanı var: O da promosyon olarak verilen sigara içebilme hakkı…
Facebook’ta “Dumansız değil Tayyipsiz hava sahası için, Tayyipsiz siyaset sahası için birleşelim” diyen bir grup “Tayyip mi zararlı, sigara mı?” diye soruyor. Verilen yanıtlardan biri aynen şöyle: “Sigara gibi bişeydir bu adam. Yavaş yavaş zehirler, cebe zararlıdır, intiharlara, cinnetlere yol açar. Ananı da al git diyebilir, babasının toprağı gibi orayı burayı özelleştirir, memura 3 kuruş zam yapar, 3 çocuk yapın der. Tarımı bitirir, dışa bağımlı yapar ve uzun süreli kullanımında ülkeyi ABD sömürgesi yapar.” Yakında Facebooksuz hava sahası açılımı da yaparlarsa şaşırmayın.
Sigara yasağı Samsun’u da kötü vurdu. Kent yaya trafiğinde müthiş bir yoğunluk, kimse bir yere girip oturamıyor. Herkes yayan yapıldak, elinde sigarası, serseri mayın gibi geziyor. Kafe, lokanta, kahvehane sahipleri ise çaresizce izliyor velinimetlerini… Lokantacılar ve Pastacılar Odası Yöneticisi 23 işçisinin yarısını müşterisizlikten işten çıkardı. Birçok cafe sahibi esnaf, “Abla 5. Murat’a sor, açlıktan ölelim mi?” derken, Samsun Kahveciler Odası Başkanı, Başbakan’a yazdığı mektupta ” Yasak işsizliği artıracak. Samsun’da 12 bin kişi olan esnafın feryadına kulak verin. Bütün işletmeler bomboşken devlet bizden nasıl vergi alacak?” diye sordu. Bir de imza kampanyası başlattı. Dünyanın değilse de Samsun’un bütün işletmeleri birleşin diye… Başka bir işletme sahibi, “O kadar halkın sağlığını düşünüyorlarsa sigara tekellerine neden dur diyemiyorlar? TEKEL’i BAT’a, bizi de Avrupa’ya sattılar. Sigara yasağıyla TEKEL’i tamamen tasfiye edecekler” diyor.
Artık dumansız hava sahası sayesinde ciğerlerimiz bayram yapacak!.. Çek yavrum çekebildiğin kadar temiz havayı… Varsın Samsun’da seçim rüşveti olarak dağıtılan kömürün zehri, Samsun’a konuşlanacak termik santrallerin bacası, egzoz gazları zehirlemeye devam etsin, ne gam! Ciğerlerimiz daha sağlıklı olacak… Yaşasın ciğerlerimizi düşünen sağlık faşizmi! Yaşasın ciğerlerimizi de nasıl kullanacağımıza karar veren devlet!. Ah bir ataş veeer /cigaraamıı yaaakaayıım/ sen saalııın geel /been boyuunaa baakaayııım…
belmanur@gmail.com
haber.sol.org.tr