AKP’nin Meclis tatile girmeden önce gece yarısı operasyonlarıyla alelacele geçirdiği emek/işçi düşmanı yasaların farkında mısınız? AKP ile birlikte emek istismarının geldiği korkunç boyutların, doğurduğu sömürücü, hukuksuz, ölümcül sonuçların farkında mısınız? AKP ile birlikte taşeron çalışma biçiminin, sendikasızlaşma oranının, güvencesizleştirmenin, kayıt dışı çalışmanın geldiği boyutların farkında mısınız? AKP’nin iktidara geldiğinden bu yana dış borçlanma yoluyla sırtını […]
AKP’nin Meclis tatile girmeden önce gece yarısı operasyonlarıyla alelacele geçirdiği emek/işçi düşmanı yasaların farkında mısınız?
AKP ile birlikte emek istismarının geldiği korkunç boyutların, doğurduğu sömürücü, hukuksuz, ölümcül sonuçların farkında mısınız?
AKP ile birlikte taşeron çalışma biçiminin, sendikasızlaşma oranının, güvencesizleştirmenin, kayıt dışı çalışmanın geldiği boyutların farkında mısınız?
AKP’nin iktidara geldiğinden bu yana dış borçlanma yoluyla sırtını dayadığı neoliberal ekonomik politikalar tam anlamıyla duvara tosladı. Ucuz işgücüne dayanan üretim ve spekülatif kazançlara dayanan finansal genişleme politikası dünyada yaşanan ekonomik kriz karşısında çözüldü ve tel tel dökülmeye başladı.
Çözülme karşısında ne yapacağını şaşıran AKP, yine çözümü daha fazla emek gaspı yapmakta görüyor. Emekçinin elinde kalan son kırıntıları da toplama telaşına giren AKP, esnek istihdamın sınırlarını zorlayan, güvencesizliği artıran, taşeron çalışmayı meşrulaştıran, sendikasızlaşmayı hedefleyen yasaları bir arada Meclis’ten geçirdi.
Kayserili bir sanayici olan milletvekili Mustafa Elitaş ve Müteahit kökenli milletvekili İlhan Evci’nin gece yarısı önerileriyle meclisten geçen 5920 No’lu kanunla özel istihdam büroları dönemi başlatılırken, İşsizlik Fonu’nun yağması yasallaştırıldı.
Özel istihdam büroları; işçileri kiralama işlevi gören, geçici iş sözleşmesi yaparak işçileri ucuz ücretlerle ve güvencesiz olarak patronların hizmetine sunan birer pazar yeri olacak. Bir diğer anlamıyla işçi simsarları dönemi ya da vahşi kapitalizmin karanlık sayfalarında kaldı sanılan köle işçiliği dönemi yeniden başlıyor diyebiliriz.
Özel istihdam büroları kendi başına bir yazının konusu ama bekleyen tehlike açısından bir iki noktaya da değinmeden geçmeyelim. Gece yarısı operasyonuyla aceleye getirilen özel istihdam bürolarını ilgilendiren kanun maddesi kendi içinde bir çok boşluğu barındırıyor. Alt işveren-üst işveren ilişkisi tanımlanmıyor, kıdem ve ihbar tazminatı hakkı ucu açık bırakılarak yok edilmek isteniyor, 4857 sayılı yasanın 7. maddesinde tarif edilen işçinin işvereni tarafından aynı işletme/işyeri değişik işyerlerine kaydırılabilmesi için lazım gelen “işçinin rızası” hakkında bir düzenleme yok.
Örneğin Koç Topluluğu’nun özel istihdam bürosu kurduğunu düşünelim. Meslek liselerinde okuttuğu gençleri, özel istihdam bürosuna kaydederek kendi işyerlerine pazarlayarak, hem emek gücünü daha fazla ucuzlatacak hem de ucuz emek üzerinden de para kazanacak. Yani sol cebinden alarak sağ cebine koyacak.
Yine 5920 No’lu kanunla işsizlik fonunun nema gelirlerinin dörtte üçü gelir kaydedilerek, GAP ve benzeri ekonomik kalkınma ve sosyal gelişmeye yönelik projelere aktarılmasının önü açıldı. Teşvik yasaları kapsamında yapılacak yatırımlarda da sigorta primlerinin işveren paylarının Hazine tarafından karşılanması yasallaştırıldı.
AKP’nin emek düşmanlığı bu yasayla sınırlı kalmıyor. Mayıs ayında yayınlanan “hizmet alımlarında çalıştırılacak işçi sayısının tespiti ve öngörülecek ücretler” genelgesiyle taşeron sistemini piyasanın ihtiyaçları doğrultusunda yeniden düzenlendi. Genelgeyle, hastanelerde çalıştırılacak işçi sayısı ameliyathane, kadrolu çalışan ve yatak sayısı gibi verilere göre düzenlenecek. Yani taşeron sağlık işçileri daha ucuza daha fazla çalıştırılacak.
Yine sağlıkta alanında düzenlenen tam gün yasasıyla hastanelerin birer özel işletme yerlerine dönüştürülmesi süreci devam ettirildi. Tam gün yasasıyla hekimler artık, hastanelerde daha düşük ücretlerle, daha uzun süre ve güvencesiz çalışmak zorunda kalacak.
Yılın ilk üç ayında ekonomi yüzde 13 küçüldü. AKP kamuda çalışan işçilere zam vermemekte direniyor. Muhtemelen memur zamlarında da aynı tavrını sergileyecek. Başta İstanbul olmak üzere birçok yerde suya ve ulaşıma zam tartışılıyor. Temel tüketim malları pahalandı. Tüm bunların yanında AKP ve sermaye hala emekçileri pazara çağırıyor. Sendikalar sokak provalarını yapmaya başladı. Emekçilerin artık Tayyip Erdoğan’ın “Eğer greve gideceklerse buyursunlar gitsinler” restini görme zamanı geldi. İşçilerin yumurtalarına hedef olan sarı sendikalarına fazla güvenme, bu ülkenin emekçileri restini görecek sayın Erdoğan!