DİSK’e bağlı Sinema Emekçileri Sendikası’nın (Sine-Sen) 11. Olağan Genel Kurulu 9-10 Mayıs tarihlerinde Sesam binasında gerçekleştirildi. 250 delegeyle gidilen genel kurulda toplam 203 delege oy kullandı. 10 Mayıs’ta gerçekleşen ve üç ayrı listenin sendika yönetimi için oylandığı seçimi Celal Çimen’in başkanlığında seçime giren liste, 203 oyun 93’ünü alarak kazandı. Sendika.Org olarak Sine-Sen’in yeni başkanı Celal […]
DİSK’e bağlı Sinema Emekçileri Sendikası’nın (Sine-Sen) 11. Olağan Genel Kurulu 9-10 Mayıs tarihlerinde Sesam binasında gerçekleştirildi. 250 delegeyle gidilen genel kurulda toplam 203 delege oy kullandı. 10 Mayıs’ta gerçekleşen ve üç ayrı listenin sendika yönetimi için oylandığı seçimi Celal Çimen’in başkanlığında seçime giren liste, 203 oyun 93’ünü alarak kazandı.
Sendika.Org olarak Sine-Sen’in yeni başkanı Celal Çimen ile genel kurul sürecini ve önümüzdeki döneme ilişkin projelerini konuştuk.
Celal Çimen’e ilk olarak genel kurul sürecini sorduk. Son gün listelerindeki başkan adayının başka listeye geçmesi sonucu başkan adayı olduğunu belirten Çimen, aslında seçime giren her üç listenin de fraksiyonel bir ayrımı olmadığını belirterek, listeleri yakın arkadaşlıkların ve duygusal yaklaşımların belirlediğini söyledi.
Genel kurul sürecini bize anlatır mısınız, nasıl oldu?
Sinema Emekçileri Sendikası’nın 31’inci yılı bu yıl. 30 yıldır bekleyen dinamiklerimizi bu son bir yılda harekete geçirmek için bir çalışma başlatmıştık. Bu geçtiğimiz 6 ayda olumlu sonuçlarını verdi. Geçtiğimiz 6 ayda sinema emekçileri sendikalarına sahip çıktılar. Emekçiler sendikalarına geldiler ve meslek alanı birim komitelerini kurup oralarda çalışmaya başladılar. Oyunculardan, set işçilerine kadar 6 grupta komiteler kurduk. Ve bu örgütlenmenin içinde de bir çalışma doğdu ve bu bir çalışma raporu haline de getirildi. Türkiye’de sinema sektöründe alanlar ilk defa kendilerini tarif ettiler. Yani sette bir oyuncu ne yapar, reji kadroları ne yapar, sanat grubu, kostüm makyaj, dekor, onlar ne yapar diye ve bu altı aylık çalışmamızın finali de genel kurulumuzun tarihine denk düştü. Raporun işaret ettiği doğrultuda listeler oluşturuldu. Tamamen katılımcı bir yönetim sistemiyle aşağıdan yukarıya doğru örgütlenmiş, yani bir ağacın kökleri, gövdesi ve yukarıda da birkaç dalı, çiçeği şeklinde örgütlenmiş bir yapıyla genel kurula gidildi. İlk defa bu yıl 1831 üye sayısını bulduğumuz için, genel kurula delege sistemiyle gidildi. 250 delegenin 203’ü oyunu kullandı. Bu çok önemli bir rakam bizim açımızdan, yani o 250 delegenin de doğru seçildiğinin göstergesi bu. Ve de seçimlerde benim genel başkan adayı olduğum liste seçimi kazandı.
Peki seçildiğinizde ilk olarak önünüze koyduğunuz hedefler ne oldu?
Bir yıldır burada oluşturduğumuz ve oluşturmaya çalıştığımız çalışma tarzı aynen devam edecektir. Yani bu alanların, mesleki birimlerin kendi alanlarını tarif ettiği mesleki komite toplantıları aynen olduğu gibi devam edecektir. Önümüze koyduğumuz bazı pratik hedefler de var. Sinema alanında çalışan tüm birimleri kapsayan bir takım sözleşmesi modeli geliştiriyoruz. Setlerde sigortasız çalışmayı engellemeye yönelik bir şeyler düşünüyoruz. Bir başka hedefimiz de setlerdeki çalışma koşullarının ve çalışma saatlerinin düzenlenmesi üzerine bir çalışma yapmak olacak.
Ekonomik kriz sizin işkolunuzu etkiledi mi?
Dünyadaki herhangi bir ülkede ekonomik krizle karşılaşıldığı zaman ücretleri indirilen, işleri azaltılan ilk sektör gösteri sanatları sektörleri olmuştur. Biz de Türkiye’de yaşadığımız her krizde, kriz korkusunun geldiği her anda aynı etkilerle karşılaştık. Gerek devletin gerek özel girişimlerin projeleri, yapılan yapımları rafa kalkar. Ödenekler azaltılır, tiyatrolar daha az oyun oynamaya başlarlar. Film projeleri olan yapımcılar bunları geriye çekerler, Kültür Bakanlığı’nın filmleri desteklemek üzere verdiği fonlar geriye çekilir.
Nasıl bir sendikal anlayış izleyeceksiniz?
Yalnızca ekonomik sorunlarımıza endekslenmiş bir sendikal anlayış taşımayacağız elbette. Sine-Sen bir sınıf sendikasıdır, Sine-Sen işçi sınıfının sinema alanında örgütlü tek sendikasıdır. Dolayısıyla yalnız ekonomik meselelerin üzerine giden ya da sektörün ekonomik çalışmalarına odaklanmış bir sendikacılık yürütmeyecek. Sine-Sen aynı zamanda yüzünü sosyalizme dönmüş bir sendikacılığı temsil edecek. Bir kültür sanat sendikacılığı anlayışı yerleştirmek hedefini koymuş bulunuyoruz. İlk defa Türkiye sinemasında çalışanlar yan yana beraber, hayata da müdahale eden, etmek niyetinde olan, gerek sosyal sorumluluklarıyla gerekse de diğer kitle örgütleriyle beraber projelere ortak imzalar atma ve demokrasi mücadelesinde de yer alma niyetindedir.
Diğer kitle örgütleri, sendikalar ve partilerle ortak projeleriniz olacak mı?
Bugüne kadar kendimizi yakın hissettiğimiz bütün demokratik kitle örgütleriyle, kurumlarla bütün sinema etkinliklerinde, kültür sanat faaliyetlerinde birlikte durmaya, el ele yürümeye çalıştık. İşçi Filmleri Festivali bunun bir örneğidir. Gerek taşrada gerek İstanbul’da bu ülkenin güneydoğusunda, kuzeyinde, nerede sinema ile ilgili bir etkinlik varsa biz bunlara destek verdik. Bunlara gerek üyelerimizi götürerek gerek kendimiz bizzat katılarak gerekse lojistik destek sağlayarak her şeyi mümkünatıyla yapmaya çalıştık. Kent Film Evleri projelerinde bulunduk. Öğrenci Kolektifleri’nin yaptığı film atölyelerinde onlara her türlü desteği verdik ve bundan sonra da devam edeceğiz.
Son olarak kısa vadede gerçekleştireceğiniz somut projeleriniz neler?
Sine-Sen olarak DİSK’in çatısı altında geçtiğimiz genel kurul sonrasında bir DİSK Sine-Sen Film Evi kurduk. Öncelikle amacımız DİSK ve DİSK’e bağlı sendikalarda birer sendika Film Evi kurmaktır. Kuracağımız bu Film Evlerinde bütün şubelerden gelen 2 ya da 3 arkadaşımızı kamera kullanımı, montaj, film üretimi süreçleri konusunda kurslara tabi tutacağız. Yani kameraları işçilerin ellerine vermek üzere bir eğitim programı başlattık.
Ayrıca ilkini 15-16 Haziranda yapacağımız Sine-Sen kültür sanat etkinliklerini başlatıyoruz. Eylül ayından başlayarak nerede bir salon bulduysak, nerede bir etkinlik yapma imkanı bulduysak bize bağlı üyelerimizin içinde çalıştıkları tiyatro gruplarıyla, müzik gruplarıyla böyle kültür sanat etkinlikleri yapacağız.
Bir de şu anda Beyoğlu Belediyesi’yle ortaklaşa başlattığımız Sine-Sen Kültür Merkezi projesi var. Şişhane tarafında bulunan Mozaik Alt Geçidi’nde bir kültür merkezi kuracağız. Burası setlere gidecek arkadaşlarımız için ortak buluşma mekanı olacak, ilerletebilirsek bir de küçük çaplı gösterimleri yapabileceğimiz bir sahneli salon yapacağız ve kütüphane kuracağız. Aynı projenin bir benzerini Kadıköy’de de yapmayı düşünüyoruz.
Teşekkür ederiz.