Uluslararası İşçi Günü 1 Mayıs’ta bir araya gelen işçilerin bastırılması ve tutuklanmasının ardından kırk sekiz gün geçti. Bu süre içinde önemi olaylar meydana geldi ve ülkenin sosyal hareketlerinde yaygın ve ilgi çekici değişimler yarattı. Televizyon tartışmaları sırasında başkanlık seçimi adayları birbirlerini yurttaşların haklarını ihlal etmekle, yolsuzlukla, hırsızlıkla, kötü yönetmekle ve iktidarsızlıkla suçladılar. Ancak hiçbiri nüfusun […]
Uluslararası İşçi Günü 1 Mayıs’ta bir araya gelen işçilerin bastırılması ve tutuklanmasının ardından kırk sekiz gün geçti. Bu süre içinde önemi olaylar meydana geldi ve ülkenin sosyal hareketlerinde yaygın ve ilgi çekici değişimler yarattı.
Televizyon tartışmaları sırasında başkanlık seçimi adayları birbirlerini yurttaşların haklarını ihlal etmekle, yolsuzlukla, hırsızlıkla, kötü yönetmekle ve iktidarsızlıkla suçladılar. Ancak hiçbiri nüfusun büyük çoğunluğunu etkileyen korkunç olaylara izin veren yasalara herhangi bir itiraz yükseltmedi. Hiçbiri, işçilerin grev yapma hakkını ortadan kaldıran,ücretlerini yoksulluk sınırının altına düşüren, örgüt kurma haklarını gasp eden, kitlesel işten çıkarmalara izin veren, boş sözleşmelerin imzalanmasına ve insanların aylarca geçici biçimlerde istihdam edilmesine izin veren yasalara hiçbir itiraz yükseltmediler.
İfade özgürlüğü,(istediğin gibi) giyinme özgürlüğü konularında ve bugün toplumu yöneten yüzlerce insanlık dışı olayda, tek bir sözcük bile etmediler ve bu olaylara yüzeysel biçimde işaret ettiklerinde de, hepsi de, sanki karşıtı kendisinden daha katı imişçesine,bu adayların kendilerini temize çıkarma ve diğerini suçlama girişimi olarak kaldı. Bu tartışmaların hepsinde adaylar açıkça ve diğerleri karşısında bütün mevcut yasaları ve koşulları kabul ettiklerini ve sadece iktidarı karşıtlarının elinden almak için kavga ettiklerini kanıtladılar.
Bu durumda, biz işçiler, toplumsal protestonun taleplerini elde etmek üzere sahneye çıkan kitlesel ve muazzam bir harekete dönüşmüş olduğu mevcut koşullar altında, bildirilerimizi ve pankartlarımızı kardeş işçilerin taleplerinyle doldurma ve bu bayrağı yükseltme hakkına sahibiz. Taleplerimiz şunlardır:
1-Asgari ücret derhal ayda 1 milyon tomanın (1010 dolar) üstüne çıkartılmalıdır.
2- Geçici sözleşmeler ve yeni iş sözleşmesi biçimleri son bulmalıdır.
3- Fabrikalardaki ve işyerlerindeki hükümet organları olarak Emek Evleri ve İslami Konseyler dağıtılmalı, hükümetten bağımsız şuralar (konseyler) ve diğer bağımsız işçi örgütlenmeleri serbest bırakılmalıdır.
4- Hiçbir bahane bulunmadan işçilerin ödenmemiş ücretleri ödenmelidir.
5- İşçi çıkartmalar ve tüm işsiz işçilere yetersiz işsizlik sigortası ödemeleri son bulmalıdır.
6- 1 Mayıs’ta tutuklanan işçiler dahil, bütün politik tutsaklar, Jafar Azimzadeh, Gholamreza Khani, Said Yuzi, Said Rostami, Mehdi Farahi-Shandiz, Kaveh Mozafari, Mansour Osanloo ve Ebrahim Madadi derhal serbest bırakılmalı ve işçilerin ve işçi önderlerinin izlenmesi ve baskı görmesine son verilmelidir.
7- Grev,protesto, toplanma hakkı ve ifade ve basın özgürlüğü işçilerin mutlak hakları olarak kabul edilmelidir.
8- Cinsel ayrımcılığa, çocuk emeğine ve yabancı işçilerin sömürülmesine son verilmelidir.
İşçiler! Bugün taleplerimizi bağımsız olarak yükselterek müdahale etmek ve kendi birleşik gücümüze güvenerek, toplumun diğer kesimleriyle birlikte, insan haklarımızı elde etmek için çalışmak görevimizdir.
Özgür İran İşçileri Sendikası
18 Haziran 2009
[Iranian Workers’ Solidarity Network (İranlı İşçilerle Dayanışma Ağı) tarafından Farsçadan İngilizceye, Sendika.Org tarafından Laborstart’taki İngilizcesinden Türkçeye çevrilmiştir.]