3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde, büyük kitle iletişim araçları Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü gibi kuruluşların basın özgürlüğünü ihlal eden ülkeler listesine geniş bir yer verdi.[1] Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü, toplam 173 ülkenin içerisinde Küba’yı “basın özgürlüğüne saldıranlar” arasında, 5. sıraya koydu.[2] Karar, adada hapiste bulunan 23 “bağımsız gazetecinin” varlığına dayanılarak haklı çıkarılmaya çalışıldı.[3] Bu […]
3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde, büyük kitle iletişim araçları Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü gibi kuruluşların basın özgürlüğünü ihlal eden ülkeler listesine geniş bir yer verdi.[1]
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü, toplam 173 ülkenin içerisinde Küba’yı “basın özgürlüğüne saldıranlar” arasında, 5. sıraya koydu.[2] Karar, adada hapiste bulunan 23 “bağımsız gazetecinin” varlığına dayanılarak haklı çıkarılmaya çalışıldı.[3] Bu insanların, yayınladıkları herhangi bir şey nedeniyle değil, Havana’daki Amerikan Çıkarları Bürosundan* para ve talimat aldıkları için mahkûm olduklarını hatırlamak gerekir. Yani, kendi ülkesine ekonomik savaş açan süper gücün, gizli servisine hizmet etmekten dolayı suçlu bulunmuşlardı. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün inancına göre bu gerekçeler “sahte bir argümandı.” Küba’dan daha fazla yüksek cezaları bulunan ABD veya diğer ülkeler tarafından böyle bir uygulama yapılsaydı, bu gayet doğal sayılacaktı.[4]
Ayrıca Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü web’de, herhangi aydınlatıcı bir kanıt ortaya koymaksızın bu kişilere karşı “polis şiddeti” uygulandığından söz ediyor.[5] Halkının, dünyanın birçok ülkesinde yaşanan, toplum polisi saldırıları ya da polis dayağı gibi sıradanlaşan olayları bile bilmediği Küba’da, polis vahşetinden söz etmek son derece acayip. Adada bulunan 156 yabancı akredite gazeteciden birçoğu, bu adı geçen olaya ilişkin bir fotoğraf karesi yakalamak için yıllardır beklemekte. Şayet, böyle bir fotoğraf karesi yakalanmış olsaydı, şüphesiz bütün dünya haberlerinin ve gazetelerinin baş sayfalarına yer alırdı.
Küba’nın adı geçen listede neden bulunduğunu anlamak için uluslararası kurallar olarak dayatılan basın özgürlüğü kavramının özelliğini yeniden incelemek gerek.[6]
• Dünyadaki televizyon, radyo ve gazete yayıncılığının büyük çoğunluğunun mülkiyeti özel şahısların elinde bulunuyor. Bu medya, genel olarak hür teşebbüs ideolojisi ve kendi iş çıkarları açısından sorun oluşturan haber ve düşünceleri, yayınları dışında tutuyor.
• Aynı kapitalist ideoloji tarafından kabul gören uluslararası haberlerin yüzde 90’dan fazlası, zengin ülkelerde, az sayıda bulunan ajanslar tarafından dağıtılıyor.
• Medyaya ekonomik destek sağlayanların, büyük reklâm verenlerin, imajlarına zarar verebilecek bilgi ve haberler yayınlanmıyor.
Ayrıca medya çalışma yasalarını ve sendikal hakları, en yoğun şekilde ihlal eden sektörlerden biri ve bu konuda da vatandaşa bilgi vermiyor.
Büyük iletişim araçları için basın özgürlüğü: işadamlarının ve gazetecilerin küçük elit bir parçası tarafından kendi ideoloji ve çıkarlarına göre kamuoyu görüşünü şekillendirmek; fikirlerin, haberlerin dağıtımı, yönetimi ve idaresini yürütmektir. Onlar için basın özgürlüğü, kapitalist sistemi eleştiren sesleri susturmak, kendi çıkar ve düşüncelerine uygun düşen kuruluşlara ayrıcalıklı yer vermektir.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü**: Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği ülkeleri, özellikle Fransa gibi başlıca büyük dünya güçlerinin hükümetleri ve de ABD’nin Miami eyaletinde bulunan, “Özgür Küba Merkezi” gibi aşırı sağcı organizasyonlar tarafından desteklenen; medya grupları ve diğer sektörlerin büyük şirketleri tarafından finanse edilen bir organizasyon durumundadır.[7] Zaten, çok sayıda analist de, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nü, medya tekellerinin bir sivil toplum örgütü olarak tanımlıyor.
Elbette bu mantığa göre Küba’nın dünya basın özgürlüğüne saldıranlar kara listesinde bulunması şaşırtıcı değil. Bu Karayip ülkesindeki kitle iletişim araçlarının mülkiyeti ise 1976 referandumunda [8] kabul edilen anayasasının, 53. maddesi uyarınca yalnızca kamuya aittir. Küba medyasında, haber, bilgi ve eğlence değerlerine göre ayıklanır, ideoloji ve prensipler, küresel büyük medya şirketlerinin ideoloji ve prensiplerinin tam karşıtıdır.
Onlar; bireycilik, tüketim, ciddiyetsizlik, kişisel başarı ve sürekli hür teşebbüs kültürü üretirken Kübalıların medya iletişim araçları, dünyanın önde gelen siyasi ve ekonomik güçlerine karşı mücadeleyi ve özgürlük ile eşanlamlı olan kültürü, ortak mülkiyet duygusunu vurgular. Her iki durumda da hegemonik, hâkim ideoloji ve bazı değerler bulunur. Ama Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü ve büyük medya için yalnızca onlarınkiler, “basın özgürlüğü” olarak adlandırdıkları şeyle uyumludur.
Adı geçen Uluslararası Basın Özgürlüğü Günü’nde medya; İnterAmerikan Basın Topluluğu (SİP) [9], Latin Amerika’da kartelleşen medya patronları; bütün dünyada Amerikan çıkarlarını savunmak için çeşitli çokuluslu şirketler ve Washington hükümeti tarafından kurulan “Özgürlük Evi” (Freedom House) gibi organizasyonlara geniş yer verdi.[10] Bu her iki organizasyonun, kendilerine ait basın özgürlüğü kara listelerinde Küba’ya da yer verildi.
Bu arada, medya tekellerinin çıkarlarıyla bağlantılı olmayan organizasyonların ve gazetecilerin büyük medya içinde herhangi bir yeri yoktur.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü, Latin Amerika Gazeteciler Federasyonunun [11], her fırsatta ardı ardına Küba’ya karşı kampanyalar yürütmesi karşısında tarafsız hiçbir rol oynamadığı gibi Kuzey Amerika “censored” [12] projesi sorumlularının, Amerikan basınına ait belirli konulardaki şikâyetinde de sessizliğini bozmadı.
ABD hükümeti, 2008 yılında, Prensa Latina’nın [13] New York’ta çalışan Kübalı gazetecileri yasakladığı zaman bu projeyi yürüten Peter Phillips, bu esnada Chicago Tribune gazetesi, AP veya CNN muhabirlerinin Küba’da bulunduklarını ısrarla belirtmekteydi. Tabii ki, bu şikâyet, büyük kitle iletişim araçlarının hiçbirinde yer almadı.
Kendi haber sansür mekanizmalarını ve can sıkıcı tutumlarını hesaba katarak, büyük medya tekelleri ve büyük güçlerin hükümetleri, adı gecen bu listelerde, dünyada basın özgürlüğünün başlıca saldırganları olarak görünmeliydi.
Elit medya sahipleri ve onlara bağlı organizasyonlar, tıpkı Sınır Tanımayan Gazeteciler gibi kuruluşlar, ne zaman basın özgürlüğünden konuşurlarsa, basın özgürlüğü dışında, çok farklı bir şeye atıfta bulunuyorlar demektir. Onlar, sadece, serbest girişim özgürlüğünden konuşuyorlar.
Çevirenin notları:
*Amerikan Çıkarları Bürosu: 1961 yılından beri Küba’yla her türlü diplomatik ilişkisini kesen Amerika’nın, Küba’da elçiliği yok. Faaliyetlerini bu isim altında yürütüyor.
**Bu “bağımsız gazeteciler” tutuklandıkları zaman Küba Dışişleri Bakanı Felipe Gonzales, ABD, Kalkınma Ajansı’nın (USAID) 1997’den bu yana Kübalı işbirlikçilere aktardığı paranın 8,5 milyon dolar olduğunu açıklamıştı. Paranın kullanıldığı yerleri de şöyle belirtmişti: “Küba’da bağımsız sivil toplum örgütleri” kurulması için 1 milyon 602 bin dolar; “bağımsız gazetecilerin” sesini yükseltmek için 2 milyon 27 bin dolar. Küba’da rejim değişikliği planlaması için 2 milyon 132 bin dolar; bu programın desteklenmesi için 335 bin dolar, Miami’de bulunan “Özgür Küba Merkezi” için 2 milyon 300 bin dolar; “Muhalif İşçi Grubu”na 250 bin dolar. “Küba Demokrasi Enstitüsü”nün payına düşense 1 milyon 322 bin 500 dolardı. Cubanet adlı Miami’de üslenmiş internet haber ajansına 2001’de 343 bin dolar; 2002’de de 800 bin dolar verilmişti. Ayrıca Küba Dışişleri, bu tutuklu “gazetecilerin” Kübalıların zor bela girebildikleri AB
D İlişkileri Bürosu’na serbest giriş kartlarının bulunduğunu, aralarından bazılarının Cubanet’e istihbarat yollayan “gazeteciler” bulunduğunu, resmen işsiz görünmelerine rağmen çoğunun üzerinden binlerce dolar çıktığını belirtmişti. Bu kişiler, Küba’da, başka bir devletin çıkarları için Küba devletinin bağımsızlığına karşı zararlı eylemlerde bulunma suçuyla, halka açık bir şekilde yargılanmış, 3 bine yakın insan davaları izlemişti. Sanıkların avukat hakkı kısıtlanmamış ve hiçbir biçimde işkence veya kötü muamelede görmemişlerdi.
***
Ayrıca Gazeteci Jean-Guy Allard’ın, Küba’daki Granma gazetesinde yayınlanan araştırmasına göre; Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) adlı kuruluşun, Küba hükümetini karalama faaliyetlerinin arkasında, “Publicis” adlı uluslararası reklâm ve halkla ilişkiler şirketinin olduğu ortaya çıkmıştı. RSF’nin sponsorluğunu yapan ‘Publicis’ grubuna bağlı şirketlerin marifetleri, mafya operasyonlarından medya şantajlarına dek uzanıyordu. Müşterileri arasında, çoğu ABD’li dev şirketler bulunan “Publicis”in Amerikan ordusu ve CIA ile de “derin” ilişkileri olduğu biliniyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler Genel Sekreteri Robert Ménard de, daha önce, Amerikalı “Saatchi&Saatchi” adlı reklâm şirketinin, Küba karşıtı faaliyetlerinde, kendilerine ücretsiz hizmet verdiklerini de doğrulamıştı (Evrensel net).
Notlar:
1. http://www.elmundo.es/elmundo/2009/05/04/comunicacion/1241448303.html
2. http://www.rsf.org/article.php3?id_article=29041
3. http://www.rsf.org/article.php3?id_article=30381
4. Salim Lamrani, “Las contradicciones de Amnistía Internacional”, Cubainformación, 8 de mayo de 2008-Sendika org çevirileri arasında mevcut (Uluslararası Af Örgütünün Çelişkileri)
http://www.cubainformacion.tv/index.php?option=com_content&task=view&id=5011&Itemid=65
5. http://www.rsf.org/article.php3?id_article=13404
6. Edward Herman ve Noam Chomsky. Los guardianes de la libertad : propaganda, desinformación y consenso en los medios de comunicación de masas. Barcelona, Grijalbo Mondadori, 1990
7. Salim Lamrani, “Las mentiras de Reporteros Sin Fronteras”, Red Voltaire, 7 de septiembre de 2005
http://www.voltairenet.org/article127456.html
8. http://www.cuba.cu/gobierno/cuba.htm
9. http://cleveland.indymedia.org/news/2009/03/36163.php
10. http://www.voltairenet.org/article123394.html
11. http://www.felap.info/
12. http://www.projectcensored.org/
13. Peter Phillips, “Cuba Supports Press Freedom” (Cuba Apoya la Libertad de Prensa), Dissident Voice, 24 de mayo de 2008
http://www.projectcensored.org/top-stories/articles/cuba-apoya-la-libertad-de-prensa/
José Manzaneda. Coordinador de www.cubainformacion.tv
http://www.cubainformacion.tv/index.php?option=com_content&task=view&id=9895&itemid=86
[Kaosenlared’deki İspanyolca orijinalinden Latinbilgi (Sendika.Org) için Atiye Parılyıldız tarafından çevrilmiştir]