Güç gösterisi seçimlerden sonra sokakta devam ediyor. 12 Haziran Başkanlık seçimlerini izleyen hem coşkulu hem de trajik gösteriler bunun kanıtı: Seçimleri oldukça ciddiye alan çok sayıda İranlının, seçim sonuçlarının çalınmasına göz yummak gibi bir niyeti yok. Mir Hüseyin Musevi çevresinden gelen haberler doğruysa, İçişleri Bakanı seçim gecesi muhalefetin önde gelen adayına, Başkan Mahmud Ahmedinejad’ın karşısında […]
Güç gösterisi seçimlerden sonra sokakta devam ediyor. 12 Haziran Başkanlık seçimlerini izleyen hem coşkulu hem de trajik gösteriler bunun kanıtı: Seçimleri oldukça ciddiye alan çok sayıda İranlının, seçim sonuçlarının çalınmasına göz yummak gibi bir niyeti yok.
Mir Hüseyin Musevi çevresinden gelen haberler doğruysa, İçişleri Bakanı seçim gecesi muhalefetin önde gelen adayına, Başkan Mahmud Ahmedinejad’ın karşısında zaferini haber vermişti. Oysa hemen hemen aynı saatlerde, yetkililer, Musevi’nin yüzde 33,8’lik oyuna karşı Ahmedinejad’ın yüzde 62,6 oranında bir oy aldığına ve diğer iki adayın da (Mehdi Karrubi, Muhsin Rezai) yok sayılmayacak oy sayılarına ilişkin tam tersi bir sonucu açıkladılar. Bu çelişkili kararların ötesinde pek çok olgu ve ipucu, oylama ve sayım işlemlerinin ciddi suiistimallerle lekelendiğini gösteriyor.
Önce olgular: Çok sayıda seçmen henüz oylarını kullanamadığı halde pek çok seçim bürosu kapatıldı; bazı yerlerde oylar eksik çıktı; sayım sırasında muhalefet gözlemcileri bürolardan çıkarıldı.
Ve ipuçları: Daha yenilikçi ya da daha az tutucu bir politikadan yana olan kentli orta sınıfların bir bölümünün çekimser kaldığı önceki seçimler sırasında, kentlerdeki düşük katılım Ahmedinejad’ın lehine olmuştu. Oysa 12 Haziran’da katılım çok yüksekti (% 85). Özellikle kampanyanın son günlerinde Musevi yanlısı gösterilere bakılırsa, bu hareketliliğin, ezici bir zafer kazandırma noktasında yalnızca Ahmedinejad’a yaradığını söylemek pek mümkün değil. Öte yandan Mir Hüseyin Musevi’nin kendi bölgesinde, Azerbaycan’da aldığı resmi oylar, Mehdi Karrubi’nin Loristan’da aldığı oylar gibi son derece az. Bu da pek mümkün görünmüyor.
Kuşkusuz Mahmud Ahmedinejad’ın ülkenin periferik bölgelerinde ve mütevazı toplumsal katmanlar içerisindeki reel popülaritesini de yadsımamak gerekiyor. Başkan şu son yıllarda birçok insana seçime yönelik olarak yardımlarda bulundu. Öte yandan kampanyası boyunca Musevi’yi destekleyen eski başkan (1989’dan 1997’ye kadar) Haşimi Rafsancani’ye karşı bütün silahlarını kullanmadı. Rafsancani, İslam Cumhuriyeti’nin iki kilit kurumunun, Uzmanlar Meclisi’nin ve Düzenin Yararını Teşhis Konseyi’nin başkanı olarak, rejimin en güçlü kişilerinden birisi. Aynı zamanda Musevi’nin seçim kampanyasını finanse eden son derece zengin bir insan. Kampanyadaki tartışmalar sırasında Mahmud Ahmedinejad, İslam Cumhuriyeti’nin eşitlikçi değerlerine en bağlı ve en mütevazı İranlıların sözcülüğünü üstlenerek, onu ve ailesini yolsuzlukla suçlamıştı.
Başkan bu tartışmalarda, İslam Cumhuriyet Rehberi, ülkenin en yüksek yetkilisi Ali Hameney’in desteğine de güvendi. İlke olarak görevine bağlı ve yansız biri olan Hameney, tam tersine, kampanya boyunca alçakgönüllü bir yaşam biçimini seçen ve halkın içinden gelen bir adayı desteklemeye çağrı yaparak, üstü kapalı bir biçimde Ahmedinejad’ın adaylığını destekledi. Hameney ve Musevi arasındaki gerginlik 80’li yıllara, Hameney’in başkan ve Musevi’nin de başbakan olduğu (bu görev uzun süre önce feshedildi) döneme dayanıyor. 2005 yılında başkanlığı Mahmud Ahmedinejad’a bırakan Haşimi Rafsancani, bu son aylarda da onun iktidarını tanımamayı sürdürdü. Ve özellikle ülkenin büyük din adamlarıyla ilişkiler kurarak, Ali Hameney’i tartışma konusu yaptı (Rafsancani’nin yönettiği Uzmanlar Meclisi’nin Rehber’i devreden çıkarma yetkisi var).
Ali Hameney bugün yönetici çevreleri ve tüm İran toplumunu sarsan gerilimin tam ortasında bulunuyor. Görevi gereği rejimin istikrarının koruyucusu olmak zorunda. Reformistler ve Ahmedinejad’ın aşırılığından endişe duyan bazı muhafazakârlar bunu ona hatırlatacaklar. Anayasayı Koruma Konseyi tarafından (Ahmedinejad’a yakın birinin başkanlığındaki) 16 Haziran’da oyların kısmen yeniden sayımı önerisi, kuşkusuz yönetime yakın milislerin baskısı karşısında gösterilerin yumuşaması umuduyla bir zaman kazanma yöntemi. Ya da provokasyonlara devam edip kamuoyu önünde iyice gözden düşecekler. Mir Hüseyin Musevi seçimin yenilenmesini istiyor. Rejimin nöbetçileri arasında güç denemesi başladı.
16 Haziran 2009
*Alternatives Internationales Baş Redaktörü
[Alternatives Internationales’taki Fransızca orijinalinden Şule Ünsaldı tarafından 5deniz (Sendika.Org) için çevrilmiştir]