Türkiye önemli bir eşikte. Kürt sorununda barışın mümkün olabilmesi için, hemen şimdi demokratik adımlar atılmalıdır. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ‘iyi şeyler olacak’ açıklamasının ardından AKP iktidarı tarafından da bir ‘olumlu hava’ pompalanıyor. Ancak, kimse çözüm için atılacak adımlar konusunda somut hiç bir şey söylemiyor. AKP iktidarı ‘iyimserlikten’ ne kastediyor merak ediyoruz. Siyasi iktidarın çözüm dediği şey, […]
Türkiye önemli bir eşikte. Kürt sorununda barışın mümkün olabilmesi için, hemen şimdi demokratik adımlar atılmalıdır.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ‘iyi şeyler olacak’ açıklamasının ardından AKP iktidarı tarafından da bir ‘olumlu hava’ pompalanıyor. Ancak, kimse çözüm için atılacak adımlar konusunda somut hiç bir şey söylemiyor.
AKP iktidarı ‘iyimserlikten’ ne kastediyor merak ediyoruz. Siyasi iktidarın çözüm dediği şey, yaptığı operasyonlarla, göz altı ve tutuklamalarla, Kürt halkının demokratik iradesini teslim almaya çalışmak olarak görünüyor. AKP bu tutumundan vazgeçmelidir.
Baskı ve korku rejimi ile her tür farklı sesi bastırarak, sindirerek sorunları çözmeye çalışmak, demokrasinin değil faşizmin yöntemidir. AKP, muhalefetin farklı kesimlerine yönelik sürdürdüğü sistemli saldırı ve operasyonlarla barış ve demokrasi imkanlarını yok etmektedir.
KESK’e yapılan operasyon bunun son örneği olmuştur. Emek ve demokrasi mücadelesinin en önemli örgütlerinden biri, emekçilerin yıllardır sürdürdüğü hak mücadelesinin taşıyıcısı olan KESK’e yönelik saldırı ve KESK üyelerine dönük tutuklamalar toplumsal muhalefete yönelik topyekun bir saldırı anlamına gelmektedir. Bu tutuklamaların aynı zamanda Kürt muhalefetine yönelik bir operasyonun parçası olarak sunulması da AKP’nin Kürt sorunun çözümü konusundaki yöntemi ve samimiyetinin göstergesi olduğu gibi, emekçi düşmanı yüzünü de bir kez daha açığa çıkartmıştır.
Bugün ülkemizde ihtiyaç olan yegane şey, barış ve demokrasidir. Bugün bir imkan olarak beliren barış ihtimalini gerçeğe çevirmek için herkese büyük sorumluluklar düşmektedir. Bombalar, mayınlar, silahlar barış için susmalı; operasyonlar, baskılar ve göz altılar sona erdirilmelidir.
Kürt sorununun çözümü için herkesin açıklıkla tartışacağı demokratik bir zeminin sağlanması, demokratikleşme yönünde somut adımların atılması gerekmektedir. ABD’nin Ortadoğu’ya yönelik emperyalist politikalarının parçası olarak bir çözüm, imkansızdır. Bu yaranın kapanmasının tek yolu halkların ortak iradesinin sonucu olarak kardeşliği ve bir arada yaşamı mümkün kılacak bir barışın sağlanmasıdır.
Kürt sorununda ‘anayasal yurttaşlık’ temelinde bir arada yaşamak hem uygulanma, hem de halkın sorunlarına çözüm üretme potansiyeliyle en uygun çözümdür. Kürt sorununun çözümünün aynı zamanda Türkiye’nin demokratikleşmesinin önünü açacağı akıldan çıkarılmamalıdır. Kürt kökenli yurttaşların demokratik, siyasal, kültürel haklarını kullanabilmeleri tartışma konusu bile yapılmamalı, toplumsal yaşamın doğal bir unsuru haline gelmelidir.
Genel siyasi af dâhil, devletin sorunun demokratik çözümünde kararlılık göstermesi, bölge halkının eşit yurttaşlar olarak sosyal hizmetlerden, istihdam ve yatırım olanaklarından yararlanmasının sağlanması çözümün önünü açacaktır. Bir arada yaşama kültürünün sağlamlaşması, bölgesel eşitsizliklerin kamu eliyle giderilmesi için kararlı bir ‘bölgesel kalkınma planı’ uygulanmasına; insanların kendi yaşamları ile ilgili kararları kendilerinin alabilmesinin önünü açan yerinden yönetim ilkesinin yaşam bulmasına da bağlıdır.
Herkesin kendi dilini konuşabildiği, kültürünü özgürce yaşayabildiği, kimsenin kimliği nedeniyle baskı ve dışlanmaya maruz kalmadığı barış ve adalet içinde bir ülke özlemini yarına erteleyemeyiz. Bu nedenle 15 Ağustos’a kadar uzatılan çatışmasızlık kararını, Özgürlük ve Dayanışma Partisi olarak olumlu bir fırsat olarak değerlendiriyor, bütün kesimleri barışçı bir çözüm için üzerine düşeni yapmaya çağırıyoruz.
Hayri KOZANOĞLU
ÖDP GENEL BAŞKANI
01.06.2009