İçişleri Beşir Atalay’ın “Olayın bir terör olayı olmadığı…” diye başlayan açıklaması kerelerce ekrana geliyor. Mardin’in Mazıdağı ilçesine bağlı Bilge köyünde 44 kişi ölmüş, 3 kişi ağır yaralı. Beş ya da altı kişilik bir grup bir köye giriyor, düğüne katılan insanların tamamını bir odada topluyor ve makineli tüfekle tarıyor. Ölenlerin altı tanesi çocuk. Bölgeden gelen haberlere […]
İçişleri Beşir Atalay’ın “Olayın bir terör olayı olmadığı…” diye başlayan açıklaması kerelerce ekrana geliyor. Mardin’in Mazıdağı ilçesine bağlı Bilge köyünde 44 kişi ölmüş, 3 kişi ağır yaralı. Beş ya da altı kişilik bir grup bir köye giriyor, düğüne katılan insanların tamamını bir odada topluyor ve makineli tüfekle tarıyor. Ölenlerin altı tanesi çocuk.
Bölgeden gelen haberlere göre, daha önce kan davalarında çeşitli vahşice şeyler yapılmış olsa da bu boyutta bir vahşet ilk kez yaşanıyor.
Orada bir Ergenekon var uzakta…
Her nasılsa Güneydoğu’nun ‘Ergenekon’u yeterince ilgili çekemedi bugüne dek. Örneğin Hizbullah üyesi olduğu bilinen kişilerin evlerinde yapılan aramalara ara verildi nedense. Nedense kuyularda bulunan kemiklerin ardı arkası gelemedi.
Bir silah ve şiddet deposu haline getirilen o toprakların bahtsızlığı kazılırsa içinden herkesin hep birlikte günahı çıkacağı için, o günahın lekesi de bu memleketten kolay kolay çıkarılmayacağı için oraların Ergenekon’u pek sükse yapamadı.
Ama bu olayda ortaya çıkan şey o günahla çok ilgili. Yani orada da bir Ergenekon var uzakta, gitmesek de görmesek de…
Terörün sivili olur mu?
İçişleri Bakanı Atalay, “Olayın bir terör olayı olmadığı…” diye cümleye başlamakla demek istiyor ki “PKK dağdan inip köydekileri taramadı.” Oysa yaşadığımız bu son olayla artık hem siyasi iktidarın hem de bu konular üzerine cümle kuran bütün insanların yeni perspektife sahip olması gerekiyor. Son otuz yılın, devlet ve örgüt terörünün meyvesidir önceki geceki olay. Ortadoğu topraklarında erkekler birbirlerini öldürür, zalimler katliamlar yapar, insan hayatı, evet, en ucuz şeydir.
Ama bir köy düğününe gelip çoluk çocuk, kadın erkek hep birlikte makineli tüfekle taramak… Bu artık ‘sivil terörün’ de olabileceğini gösteriyor. Bu olay, terörün bu ülkede ‘metastaz’ yaptığını gösteriyor.
Şiddetsiz insan?
Bölgede askeri ve örgütsel terörü normalleştiren, meşrulaştıran düzen sonuçlarını vermiş, artık sivil bireyler de ‘terör’ yaratan birer varlığa dönüşmüştür.
Bu söylediklerim sadece Güneydoğu için geçerli değil. Türkiye’nin her yerinde ‘sivil terör’ tehlikesi var.
Ya da belki şöyle kurmalı cümleyi:
Bu kadar terör ve bu kadar askerleştirme sonucunda artık bu ülkede sivil olan, silahsız olan, şiddetin dışında kalan, şiddete karşı donanımsız olan birileri var mı, o bile şüpheli.
Sadece fiziksel bir şiddet de değil sözünü ettiğim. Büyük, bulanık bir terörden söz ediyorum. Etrafta silahlı adamlar, etrafta elinde dinleme cihazı olan adamlar, etrafta her türlü korku aracını tutarak memleketin üzerinde çoğalıp duran adamlar…
Yaşadığımız şeylere çok çabuk ve çok inanılmaz bir esneklikle alışıyoruz. Alışılacak şeyler yaşanmıyor bu ülkede.
“Terör olayı olmadığı…” gibi açıklamalarla geçiştirilebilecek şeyler değil bunlar. Terör artık bizim normalimizde. Ve hepimiz anormalleşiyoruz birbirimizin gözünün içine baka baka.