Kısa adı SGK olan Sosyal Güvenlik Kurumu’nun, dün açıkladığı Mart verilerinden küresel krizin etkilerinin açıkça duyulduğu Ekim 2008’den Mart sonuna kadar, prim ödeyen sigortalı işçi ve memur sayısının 1 milyon azaldığı anlaşılıyor. Sigortalı işçi sayısının, 2008 Ekim’inde 9 milyon 200 bin dolayında iken Şubat 2009 sonunda 8 milyon 362 bine kadar düştüğü anlaşılıyor. Bu, 5 […]
Kısa adı SGK olan Sosyal Güvenlik Kurumu’nun, dün açıkladığı Mart verilerinden küresel krizin etkilerinin açıkça duyulduğu Ekim 2008’den Mart sonuna kadar, prim ödeyen sigortalı işçi ve memur sayısının 1 milyon azaldığı anlaşılıyor.
Sigortalı işçi sayısının, 2008 Ekim’inde 9 milyon 200 bin dolayında iken Şubat 2009 sonunda 8 milyon 362 bine kadar düştüğü anlaşılıyor. Bu, 5 ayda 754 bin kayıtlı-sigortalı çalışanın işini kaybetmesi olarak yorumlanabilir.
Beş ayda bu kadar bir iş kaybının her geçen ay hızlandığı anlaşılıyor. Kasım 2008’de 100 binlik sigortalı işçi işini kaybederken Aralık’ta bu 200 bine çıkmış. Esas erozyon 2009 başında olmuş ve Ocak 2009’da 320 bin kişi işsiz kalarak sigorta ile olan ilişkisini kesmiş. Ve şubat ayında yine 120 bin kişi işini kaybederek SGK kayıtlarından düşmüş. Böylece 5 ayın sonunda 754 bin kayıtlı-sigortalı işçi işini kaybetmiş görünüyor.
İşini kaybederek SGK kaydından düşenlerin başında inşaat sektörü çalışanlarının geldiği görülüyor.
Söz konusu 5 ay içinde 220 bin sigortalı inşaat işçisinin işini kaybettiği ve SGK kayıtlarından düştüğü anlaşılıyor. Bu, analiz döneminde işini kaybetmiş kayıtlı istihdamın yüzde 30’una yakını demek. Yine bina dışı inşaattan 47 bin, prefabrik eleman üretiminden 44 bin, özel inşaat faaliyetlerinden 18 bin, mimar ve mühendislikten de 3 bin çalışanın işsiz kaldığı anlaşılıyor. Toplayınca, inşaat işsizleri, 754 bin işsizin yüzde 44’ü ediyor.
***
Krizden büyük darbe yiyen sektörlerden giyim, deri ve tekstilden işini kaybeden kayıtlı çalışan sayısı da 80 bin dolayında. Bu, işsiz kalanların yüzde 10’u demek.
Sanayi üretim verilerinde en büyük daralmayı yaşıyor görünen otomotivde ise henüz tensikatların başlamadığını SGK verilerinden de görmek mümkün. Bu sektörde otomobil imalatında 1200 kişinin, diğer ulaştırma araçlarında 11 bin kişinin SGK ile ilişkisinin kesildiğini anlıyoruz. Sektör, henüz daraldığı ölçüde eleman eksiltmeye gitmemiş, bu anlaşılıyor. Ancak bu sektörle ilgili yan sanayi, oto tamirat ve servis sektörlerinde yaklaşık 50 bin dolayında işgücü kaybı bulunuyor.
İşini kaybeden kayıtlı işgücünün önemli bir kısmı da taşımacılık ve ulaştırma sektöründen. Bu dalda da 40 bini aşkın işgücü kaybı var.
Kumar ve müşterek bahis sektöründen 50 bin, otelcilik sektöründen de 30 bin kişinin SGK kayıtlarından düşmesi diğer ilginç bir bulgu.
Bu arada, son 5 aylık dönemde, istihdam kaybı yerine istihdam artışı olan sektörler de ilgi çekici. Bunlardan, lokanta-pastane sektöründe 34 bin, eğitim sektöründe 30 bin, bilgi işlemde 19 bin, büro sektöründe 16 bin, sağlıkta 15 bin kişinin yeni istihdam imkânları bulduğu anlaşılıyor.
***
Gelelim kamu çalışanlarına.. yani Emekli Sandığı’nın aktif sigortalılarına…
Memur sayısının son 6 ayın 5’inde 2 milyon 470 bin dolayında seyrederken Mart ayında sert bir düşüşle 2 milyon 280 bine indiği görülüyor. Şubat’tan Mart’a 165 bin kamu çalışanının aktif sigortalılıktan çıktığı, emekliye ayrıldığı anlaşılıyor. Memur sayısında azalmanın, IMF eliyle dar bütçelere mecbur bırakılacağımız önümüzdeki aylarda sürmesi beklenmeli.
SGK verileri, özellikle, Ekim 2008’den bu yana işini kaybeden kayıtlı işgücünde, ağırlığı inşaat sektörünün oluşturduğunu gösteriyor. Birkaç yazımda ifade ettiğim gibi, sanayideki daralmanın tensikatlara tam anlamıyla henüz yansımadığı, SGK’nin son verilerinde de görülebiliyor. Tekstil-giyimdeki istihdam kaybının kayıtlı kısmı o kadar da büyük değil; sektörün büyüklüğü dikkate alındığında, tensikatın büyük kısmının yolda olduğunu söylemeliyiz. Esas mercek altında tutulması gereken de otomotiv sektörü. Çok büyük daralma yaşayan sektör, henüz istihdam azaltmaya gitmiş değil. Bunu SGK verileri de gösteriyor. Yan sanayii, tamirat-servis sektörlerinde yaşanan tensikatlar henüz bizzat otomotiv fabrikalarına yansımış değil. Aynı şey, diğer büyük daralma yaşayan dayanıklı tüketim malları (beyaz eşya, ev elektroniği vb) sektörleri için de geçerli.
Gerek işçi sendikaları gerekse memur sendikalarının bu verileri daha yakından izleyerek, “ayvanın büyüğünün heybede olduğunun” farkında olarak hesap-kitap yapmaları gerekiyor.
mustafasnmz@cumhuriyet.com.tr