Küba’nın Türkiye Büyükelçi Yardımcısı Alejandro Simancas Marin, Küba gezisi sonrasında Sabah gazetesindeki köşesinde Küba yönetimine ve sosyalizme karşı oldukça tartışmalı eleştiriler yönelten Hasan Bülent Kahraman’a kısa bir yanıt yazdı. Bu mektubu Marin’in izniyle okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.Sendika.Org “Hasan Bülent Kahraman, Küba’ya giden bazı dostlarımız, Sabah Gazetesinde kısa bir süre önce yayınladığınız, ülkemde edindiğiniz sözde deneyimlere değindiğiniz […]
Küba’nın Türkiye Büyükelçi Yardımcısı Alejandro Simancas Marin, Küba gezisi sonrasında Sabah gazetesindeki köşesinde Küba yönetimine ve sosyalizme karşı oldukça tartışmalı eleştiriler yönelten Hasan Bülent Kahraman’a kısa bir yanıt yazdı. Bu mektubu Marin’in izniyle okurlarımızın ilgisine sunuyoruz.Sendika.Org
“Hasan Bülent Kahraman,
Küba’ya giden bazı dostlarımız, Sabah Gazetesinde kısa bir süre önce yayınladığınız, ülkemde edindiğiniz sözde deneyimlere değindiğiniz röportajınızdan bizleri haberdar ettiler; bu dostlarımızın birçoğu da, yazınızın sadece ortalama doğruları yansıttığını ve hatta bunun da ötesinde bazı büyük ihmallerin, şüpheye ve dezenformasyona sebep olduğunu düşünmektedir.
Kesinlikle yargılamak niyetinde değilim; herkes, kendine has bir şekilde, gerçekleri görür ve yorumlar, ama bu Türk dostlarımızın da haksız olmadıklarını düşünüyorum, çünkü ortalama doğrular, tam doğru değildir ve sadece yalana sebebiyet verir.
Gerçekliğimiz, her gerçek gibi tamdır, ama HERKES İÇİN sosyal adalet ve eşitliğin mevcut olduğu farklı bir yolda, sizin dediğiniz gibi ambargo değil de; ekonomik ablukanın zor koşullarında, yine dediğiz gibi “rejimi” muhafaza etmek üzere bir bahane olmanın çok ötesinde, çalışan bir ülkenin gerçeğidir.
Sadece Türk kamuoyuna gerçek doğruları iletmek amacıyla, ülkem hakkındaki görüşlerinizin çoğunu bir bir yalanlayabilirim, ama açıklığa kavuşturmanın yararlı olabileceğini düşündüğüm sadeca bazı konulara değinmekle yetineceğim. Herşeyden önce, Amerika Birleşik Devletlerinin ablukası cezaidir ve bu sebepten ötürü de Küba halkına karşı bunu asla bir bahane olarak kullanmayacağız. Bu konuya dair anlayışınız yanlıştır ya da sağlıklı değildir.
Mevcut Hükümet, seçmenlerin %96’sının katılımıyla geçen sene 20 Ocak’ta yapılan genel seçimlerde direkt Küba halkının oyuyla seçilen Küba Ulusal Meclisi tarafından seçilmiştir, aynı süreç İl ve İlçe Meclisleri ve halk konseylerinde de işlemiştir. Eğer bu size demokratik gelmiyorsa, o zaman dünya lideri ve medeni denilen bir çok ülkede bile gerçekten ne kadar az örneğinin olduğunu anlamak üzere demokrasi kelimesinin gerçek anlamını bulmak durumunda kalacaksınız.
Dediğiniz üzere, Küba’da Devrim askeri yoldan, egemenliği için halkın arzularını ve çıkarlarını temsil eden bir mücadeleyle, zafer kazandı, aynı şekilde daha sonra Devrimci Hükümet, halkın hedefleri doğrultusunda büyük sosyal, ekonomik ve kültürel değişimler gerçekleştirdi; tüm bunlar meşruiyetle yapıldı ve yapılmakta ve bir kez daha seçimlere katılım oranının %96 olduğunu söylemek istiyorum, anlayacağınız üzere bu seçimler, Küba’da devrimci sürecin kabulü ya da reddi hakkında bir tür halk oylamasına dönüşmektedir.
Büyük basın kuruluşları tarafından tekrar edilen ve sizin de aksettirdiğiniz diğer bir yalan ise maaş ortalamasının 20 Avro civarında olduğudur. O halde, Küba’nın BM İnsani Gelişim Sıralamasında 51. sırada olduğu, başka bir deyişle “yüksek gelişim” sınıflandırılmasındaki ülkeler grubunda olduğu, nasıl açıklanabilir veya diğer yeni bir bilgi olarak, UNESCO’nun raporlarına göre sadece Küba’nın Latin Amerika ve Karayipler’de Eğitimde Milenyum Hedeflerine ulaştığı nasıl açıklanabilir. Tüm bunlara rağmen, biz Kübalıların ayda sadece 20 Avro harcadığımızı mı düşünüyorsunuz? Eğer öylese, daha öğrenmeniz gereken çok şey var.
Küba’da turizmin “seks” turizmi olarak veya ahlakımızın “çökmüş” olarak yansıltıldığı genel ifadeler, manipüle edilmiş gibi görülmektedir ve yanlış bir mesaj verebilmektedir ve itiraf etmeliyim ki bu da biz Kübalıları rencide etmektedir; buna karşın karmaşık gerçeğin bu kısmını yaşamış olmanızı anlayabiliyorum, ama bu genelini yansıtmamaktadır. Toplumumuz mükemmel değildir ve eğer siz yanlışlıkla ya da kasten sadece çok küçük bir kesimle ahlaken hasta olduğunu bağdaştırmaya çalıştıysanız, bu sizin suçunuzdur ve fikirlerinizin genele yayılmasını da kabul edemeyiz, zaten her yıl ülkemi ziyaret eden binlerce Türkün görüşüyle de örtüşmemektedir.
Son olarak, insanlığın geleceği hakkındaki görüşünüz mütehakkim olarak görülmekte, sizin de bildiğiniz üzere insanlığın büyük bir kesimi kötü koşullarda yaşamaktadır ve birilerinin rahat bir şekilde yaşaması için “etkin bir şekilde” üreterek hayatta kalmaya çalışmaktadır. “Kapitalizmin yıkıcı yaratıcılığı” olarak adlandırdığınız husus, biraz tutarsız kalıyor, “yaratıcılığın” sadece bazılarına hizmet ettiğini ve “yıkıcılığın” ise insanoğlunun büyük bir çoğunluğuna, hatta şu an sahip olduğumuz tek gezegenimize hizmet ettiğini açıklığa kavuşturmakta fayda vardır.
Ekonomik büyüme ve maddi ve manevi ürünleri, eğer sadece bazıları içinse bu bizim işimize yaramaz, herkes için olmalıdır.
Sizinle aynı fikirde olduğum bir cümlenizle yazıma son vermek istiyorum: “Sosyalizm ideali, insanlığın erteleyemeyeceği bir beklentisidir”.
Küba ilerleyecektir ve bizler burada, çok büyük saygı duyduğumuz Türk halkının dostluk, saygı ve sempati duygularına karşılık vermek üzere mütevazi bir şekilde çalışmaya devam edeceğiz.
Sanırım bir gazetecinin, gerçeğe ve nesnelliğe dair sorumluluğu vardır. Gerçek bile olsa basit bir şekilde dile getirilen intibalar, tam olarak açıklanmadığında, yalana ve kafa karışıklığına yer verebilir ve biz Kübalıların gurur duyduğumuz ve birçok Türk dostumuzun hayranlık duyduğu Küba hakkında daha çok öğreneceğiniz konu bulunmaktadır.
Eğer beni ziyaret etmek isterseniz, bu ya da uygun gördüğünüz başka bir konu hakkında fikir teatisinde bulunmaya hazırım.
Saygılarımla,
Alejandro Simancas Marin
Kübalı”
*Kahraman’ın yazıları için tıklayınız; Küba’ya gitmek, Küba’yı görmek