Atmosferin yok oluş sınırına giderek daha çok yaklaşıyoruz. Eğer karbondioksit salınımında acilen ve önemli ölçüde bir azalma olmazsa, küresel ısınmada, hayat için tehlike sınırı olan sıcaklık artışının iki santigrat (2ºC) dereceye çıkışını engellemek imkânsız olacak. Dahası, 3,7 milyar tonluk farazi Karbondioksit (CO2) bütçesinin yarısını zaten şimdiden harcamış durumdayız. Bizler tarafından fark edilmeyen bu görünmez, 2 […]
Atmosferin yok oluş sınırına giderek daha çok yaklaşıyoruz. Eğer karbondioksit salınımında acilen ve önemli ölçüde bir azalma olmazsa, küresel ısınmada, hayat için tehlike sınırı olan sıcaklık artışının iki santigrat (2ºC) dereceye çıkışını engellemek imkânsız olacak. Dahası, 3,7 milyar tonluk farazi Karbondioksit (CO2) bütçesinin yarısını zaten şimdiden harcamış durumdayız. Bizler tarafından fark edilmeyen bu görünmez, 2 santigrat derecedeki sınırın aşılması halinde ise çok daha fazlasının olması da kaçınılmaz olacak.
Bunlar, fosil yakıtlarından daha temiz bir enerji sistemini uygulamak için giderek daha az zamanı kalan bütün topluma ve Kopenhag İklim Zirvesi’nden (aralık) önce, sorumlu politikacılara sunulan ve de bu hafta (Nisan’ın son haftassında; h.s) “Naturé” dergisinde yayınlanan, iki farklı araştırmanın bazı sonuçlarıdır. Her iki araştırmada da farklı emisyon senaryoları içinde iklim değişikliğinin evrimi ile ilgili hesaplamalar yapılmıştır.
Potsdam İklim Değişikliğini Araştırma Enstitüsü’nden iklim bilimci Malte Meinshausen liderliğindeki Alman ekip, 110 ülke tarafından imzalanan, bu iki derecelik artışa ulaşmama amacı için ne kadar Karbondioksitin üretilmesi gerektiğini hesapladı. Sonuç: Karbondioksit gazı salınımı, 2000 ve 2050 yılları arasında bir milyar tonu geçmemelidir. Problem ise dünyanın, yüzyılın başından bu yana geçen dokuz yıl içinde bu miktarın üçte birini atmosfere salmış olmasıdır. Kanadalı, Alman ve İngiliz bilim adamları ile birlikte yapılan üç yıllık bir çalışmanın ardından Malte Meinshausen, “Eğer yakıtları bu şekilde yakmaya devam edersek, 20 yıl içinde bütün bütçemizi harcarız ve 2 santigrat dereceye çıkışımız da kaçınılmaz olur” açıklamasında bulundu.
2007 yılında, Uluslararası İklim Değişikliği Paneli’nde (IPCC) işaret edildiği üzere onların bulgularına göre, 1990 yılında mevcut olan emisyonların yarısından daha fazlası kadar bir miktarın, 2050 yılı için kesilmesi gerekir. Eğer bu başarılırsa, küresel ısınma için önemli olan bu iki dereceyi aşma riski %25 azalır. Ama bunun önüne geçilemezse “insanoğlunun var oluşundan bu yana yaşayacağı en büyük iklim değişikliklerinin ortaya çıkacağı tahmin ediliyor.”
Fosil yakıt rezervleri
Ayrıca çeşitli çevresel faktörleri hesaba katan Postdamlı uzmanlar, mevcut gaz, petrol ve kömür rezervlerinin dörtte birinin hala yakılmamış olduğuna ve henüz daha sonraki 40 yıl içinde bir felakete neden olmadıklarına işaret ediyorlar. Reto Knutti, “Bizler, gerekli önlemleri almakta geciktiğimiz her gün içinde bütçenin büyük bir parçasını tüketiyoruz. Böylece tedavi edilebilme kapasitesi düşmekte ve çok tehlikeli sonuçlar yaratma olasılığı artmakta” diye uyarıda bulunuyor. Bu işi yapanlar, araştırmalarda binlerce farklı emisyon olasılığını da dikkate alıyorlar.
Oxford Üniversitesi’nden, İngiliz Myles Allen liderliğinde yapılan ikinci araştırmada, XVIII. yüzyıl sonlarından 2500 yılına kadar olan ve Antropoceno diye adlandırılan bir süreçte, 2 santigrat derece için 3,7 milyar ton karbondioksit yayılım sınırı belirlendi. Şimdi ise bize, bu miktarın sadece yarısı kaldı. Allen ve onun meslektaşları, birikmiş olan karbondioksit dikkate alınmaksızın, emisyonları azaltma amaçlı politikalar üzerine odaklanılması tehlikesine vurgu yapıyorlar. Uzmanlar “Tabiat ana verilerden anlamıyor. Tehlikeli iklim değişimini önlemek için her yıl sadece emisyonların oranını hesaplamak yeterli değil, atmosfere salgıladığımız birikmiş karbondioksit toplamını da sınırlandırmamız gerekiyor” uyarısında bulunuyorlar.
Malte Meinshausen, kirliliğin 2020 yılından önce azaltılması gerektiğini savunarak “eğer ekonomik ve teknolojik maliyetlerin çok büyük olacağını düşünüyorsak, bugün siyasi acıdan bunun geçerliliği çok daha fazla” olduğunu belirtiyor. Oxford Üniversitesi’nden David Frame olumlu bir uyarıda bulunuyor: “Atmosferin kapasitesinin artık tükendiği bilinmekte, bu nedenle, uzun vadeli bir planlama yapılması için sanayiye ve hükümetlere, açık ve basit bir yol teklif etmeliyiz.”
[Insurgente.org adresindeki İspanyolcasından Sendika.Org için Atiye Parılyıldız tarafından çevrilmiştir]