ATV-Sabah’ta 13 Şubat’tan beri grevde olan gazetecilerden Özsel Tortop ile Sefaköylü Halkevciler tarafından hazırlanan Küçükçekmece Günlüğü Bloğu bir söyleşi yaptı. Özel bir medya kuruluşunda yürütülen bu ilk grevin serüvenini konuştular. Merhaba Özsel Tortop: Merhaba Öncelikle kendini tanıtırmısın? İsmim Özsel Tortop. 33 yaşındayım. 12 yıldır gazetecilik yapıyorum. İşten çıkarılmadan önce Turkuvaz grubuna ait Aktüel dergisinde çalışıyordum. […]
ATV-Sabah’ta 13 Şubat’tan beri grevde olan gazetecilerden Özsel Tortop ile Sefaköylü Halkevciler tarafından hazırlanan Küçükçekmece Günlüğü Bloğu bir söyleşi yaptı. Özel bir medya kuruluşunda yürütülen bu ilk grevin serüvenini konuştular.
Merhaba
Özsel Tortop: Merhaba
Öncelikle kendini tanıtırmısın?
İsmim Özsel Tortop. 33 yaşındayım. 12 yıldır gazetecilik yapıyorum. İşten çıkarılmadan önce Turkuvaz grubuna ait Aktüel dergisinde çalışıyordum. 13 Şubat’tan beri grevdeyim arkadaşlarımla birlikte.
Grev nasıl başladı, kaç kişiydiniz ve süreçten bahseder misin?
İstersen önce nasıl örgütlenmeye başladık ordan başlayayım. TMSF 2 yıl önce Ciner Grubu’na el koyunca ve TMSF de devlet kuruluşu olduktan sonra örgütlenmeye ve faaliyetlere başladık. Çalık Grubu Atv-Sabah’ı satın alınca, toplu sözleşme görüşmeleri başladı. Aslında toplu sözleşmenin 22. maddesinde anlaşma sağlandı. İşçilerin ücretlerine gelince, tabiri caizse işveren mızıkçılık yaptı ve masadan kalktı. Akabinde, sendikalı bütün çalışanlara tehditler, santajlar yapıldı, rüşvetler verilmeye başlandı. Sendikaya destek inanılmaz ölçüde azaldı. Sendikayı bırakanların sayısı oldukça arttı. Sonunda, sendika yasal hakkını kullanıp greve çıkma kararı aldı. Grev kararı aldığımız günün sonrasında tehditler ve santajlar devam etti ve grev günü işyerine sabah 9’da gelmeyen, grevde sayılır denildi. Grevi kırmaya çalışsalar da, 10 kişi greve çıkmaya karar verdik. Bizim dışımızda da içeride sendikalı arkadaşlarımız var hala. Onlar katılmadı. Gerekçeleri ekonomik krizdi.
İlk başta sendikalı çalışan üye sayınız kaçtı? Şimdi durum nedir?
İlk başlarda sendikanın 500 üyesi vardı. Yaşanan süreçte baskı sonucu ayrılanlar oldu. Sayımız 30-40’lara kadar düştü. Devam eden direnişimizle birlikte, şu an sanırım 100 kadar üyemiz var.
Greve sonradan katılım oldu mu?
Bu şu an zaten olamaz, ilk baştan katılmaları gerekiyordu. Ama söyle birşey aktarayım. Sabah gazetesinde çalışan 2 arkadaşımız sendikalı oldukları için tehdit edildiler. Suç duyurusunda bulundular ve dava netleşti aslında, dava şu an yargıtayda ve sonuçlanmak üzere. Dava sonuçlanınca onlarda bize katılacaklar ve sayımız 12 olacak.
Çalışma arkadaşlarınızın verdiğiniz mücadeleye yaklaşımları nasıl?
O kadar korkutulmuş ve sindirilmişler ki inanılır gibi değil dorusu. Durum böyle olunca çoğunluk tepkisiz. Burası olmasa da, her cumartesi Taksim’de yaptığımız yürüyüşe ve grev gazetesi dağıtmaya gelenler oluyor. Mesela, telefonla arayıp sizi destekliyoruz deyip, yanımızdan geçerken selam bile vermeyenlerde oluyor. Böyle değişik tepkiler işte.
Diğer gazeteci ve meslektaşlarınızdan destek alabiliyor musunuz?
Yok, onlardan da çok destek aldığımız söylenemez. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti destek veriyor. Onlar, arada ziyarete geliyorlar ve yürüyüşlerimize katılıyorlar. İnsanlar böyle şeylere inanmıyorlar mı, örgütlülüğü benimsemiyorlar mı, bilmiyorum doğrusu. Durum bu yani.
Turkuvaz Medya’nın, Türkiye Gazeteciler Sendikası’na açtığı bir dava var. Grevin durdurulması ve sendikanın yetki belgesinin iptali ile ilgili. Bundan bahsedermisin biraz?
Onların iddiası yeterli sayıda üyeniz yok. Sudan bir sebepten dava açtılar. Hukuku bilmeyen avukatlarla mı çalışıyorlar, yoksa kasıtlı mı bilmiyorum ama ortada tuhaf bir durum olduğu kesin. Bizi kanunsuz olarak grevin 5.günü işten çıkardılar ve bunun farkındalar aslında. Bu da bir tür baskı kurma taktiği olsa gerek. Asıl dertleri, bu grev hemen bitsin ve paraları neyse verelim. Ama bizler para için çıkmadık greve. Örgütlü ve özgür basın istiyoruz öncelikle. Onlarda bunun farkındalar ama neye güvenerek yapıyorlar bilmiyorum. Sendikanın kanuni olarak hiçbir açığı yok.
İşverenin sendika üyeleri ve diğer çalışanlar üzerindeki fiili yaptırımlarından söz edebilirmisin?
Şimdiye kadar birebir Ahmet Çalık’la muhattap olmadık. Bu tehdit ve santaj işlerini Genel Müdür ve İnsan Kaynakları Müdürü yapıyorlar. Şöyle birşey var, bizi tehdit eden genel müdür hakkında, suç duyurusunda bulunuldu. Kendisi sendikal hakkın engellenmesi suçundan yargılanacak.
Sendikanızın yetkili olduğu başka işyerleri varmı?
Anadolu Ajansı ve Anka var. Anadolu Ajansı devlete ait zaten biliyorsunuz.
Devam eden grev süreci ve sonraki planlarınızdan bahsedermisiniz?
Bundan sonra zaman ne gösterir bilmiyoruz. Şimdiye kadar grevde olduğumuz için hiç pişman olmadık. Süreç kanuni olarak neyi gösterirse öyle ilerleyecek. İşe iadeler ve diğer tüm sendikal haklarımızı alana kadar, sonuna kadar direneceğiz.
Sabah-Atv grevinin belgeselinden bahsedermisiniz?
Bu gazeteci bir arkadaşımızın fikriydi ve şu an o uğraşıyor. Bizim belgeselimizi yapıyor. Hepimizle tek tek röportaj yaptı. Bakalım, bizde merakla bekliyoruz. Ayrıca benim de yazamadığım bir master tezim vardı. Aftan yararlanıp okula geri döndüm. İletişim masterı yapıyorum. Tez konumu değiştirdim ve Türkiye’de sendikal hareketler üzerine bir tez hazırlamaya karar verdim.
Parti, sendika ve demeokratik kitle örgütlerinin desteği oldu mu?
Türk-İş ve DİSK sürekli yanımızda zaten. Pek çok kuruluştan destek aldık ve almaya da devam ediyoruz. Ama mevcut siyasi partilerin desteği pek yok gibi. Mesela, CHP söz veripte gelmedi, yanınızdayız deseler de lafta kaldı.
DTP milletvekili Sabahat Tuncel’in TBMM’de verdiği bir soru önergesi var, bahseder misin biraz?
Sabahat hanım o gün bizi de arayıp haber vermişti. Ama son durum nedir bilmiyorum doğrusu.
Benim bildiğim, sizin işkolunuzda, gazeteciler cemiyeti dışında, sendikal faaliyet yok. Bu ilk direniş sanırım?
Yok, doğru söylüyorsunuz. Benim düşüncem, gazeteciler ve çalışanlar, kendilerini başka bir ırktan görüyorlar sanırım. İşçi, emekçi olduklarının farkında değiller pek. Ya da farkındalar, farkında olmak istemiyorlar. Bu bakış açısı olmadığı için bu tip faaliyetler avam geliyor onlara. Ama bu konuda yeterince bilgi sahibi olmadıkları kesin. Mesela, Avrupa’da gazeteciler sendikalı değillerse basın kartı alamıyorlar. Avrupa’daki meslektaşlarının hangi haklardan yararlandıklarını, kendilerinin nelerden mahrum bırakıldıklarının bilincinde değiller. Mesela, ben 12 yıldır gazetecilik yapıyorum ama basın kartım yok. Basın kanunlarına göre çalıştırılmıyorum. Meclise haber yapmak istesem de giremiyorum. Röportaj yapmak istediğim bakanla, milletvekili ile ancak önceden arayıp ziyaretçi sıfatıyla görüşebiliyorum. Arkadaşlarımız bunların farkında değiller. Üzerimdeki bu grev kıyafetini giymekten utanıyorlar. Bizimle konuşmaktan, destek vermekten hem çekiniyorlar hem de utanıyorlar ama ben de onlardan utanıyorum, bu kadar duyarsız oldukları için.
Teşekkür ederim.bundan sonra kolay gelsin sizlere.
Ben teşekkür ederim.