Umuyoruz dün yaşananlar rezaletin son perdesiydi… Umuyoruz dünkü rezaletin tekrarlanmaması için tek çarenin Taksim’i 1 Mayıs’ta işçilere açmak olduğu ülkeyi yönetenlerce de artık görülmüştür. Tehlikeli sokak çatışmaları yaşandı dün… Gaz bombaları… Su sıkmalar.. Molotof kokteylleri… Tahrip edilen mağazalar… İndirilen vitrinler.. Havada uçuşan kaldırım taşları… Yaralanan polisler… Zehirlenen vatandaşlar… Kaçışan turistler… Alan mitinge açılsaydı bunlar asla […]
Umuyoruz dün yaşananlar rezaletin son perdesiydi… Umuyoruz dünkü rezaletin tekrarlanmaması için tek çarenin Taksim’i 1 Mayıs’ta işçilere açmak olduğu ülkeyi yönetenlerce de artık görülmüştür.
Tehlikeli sokak çatışmaları yaşandı dün… Gaz bombaları… Su sıkmalar.. Molotof kokteylleri… Tahrip edilen mağazalar… İndirilen vitrinler.. Havada uçuşan kaldırım taşları… Yaralanan polisler… Zehirlenen vatandaşlar… Kaçışan turistler…
Alan mitinge açılsaydı bunlar asla yaşanmayacaktı.
Güvenlik açısından hangisi daha kolay?
Dört bir yandan Taksim’e çıkmak isteyenleri önlemek için sokak savaşları yapmak mı?
Yoksa kalabalıkların meydana toplanmasına izin verip orada kontrol etmek mi?
Kaldı ki meydana toplanan kalabalıkları DİSK ve KESK’in kuracağı sivil güvenlik ekipleri de büyük ölçüde kontrol edebilecektir…
Dün işçiler her şeye rağmen alana ulaştılar. Dünya yıkılmadı, olay çıkmadı.
Zaten… Kanlı 1 Mayıs 77’de de olayları işçiler değil, derin devletin ajanları çıkarmıştı.
1 Mayıs 1978 Taksim’de pekâlâ olaysız kutlanabilmişti.
Eğer devletin gizli güçleri olay çıkarmazsa Taksim’de olay çıkmaz.
1977’de neden olay çıktı?
12 Eylül 1980’de darbe yapılacak, işçilerin ve sendikaların hakları okkaaltı edilecekti.
1 Mayıs 1977 katliamı, 12 Eylül darbesine giden yoldaki provokasyonların başlangıcıydı.
Aradan onca yıl geçti. Koşullar değişti…
Taksim’i hâlâ korku meydanı olarak korumanın âlemi kalmadı.
Umarız dün yaşanan sokak kavgaları rezaletin son perdesiydi…
Meydanın işçiye açılma vakti geldi…