22 Nisan gece yarısı Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan karşılıklı saygı çerçevesinde ikili ilişkileri geliştirmek ve normalleştirmek için bir “yol haritası” çizilmesi Erivan’da farklı tepkilere yol açtı. Biraz da kafaları karıştırdı. Bazı Ermeniler, bu imzanın önkoşulsuz olarak hangi tavize karşılık atıldığını merak ediyorlar. 23 Nisan akşamı binlerce kişi gece karanlığında ve sağanak yağmur altında ellerindeki […]
22 Nisan gece yarısı Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan karşılıklı saygı çerçevesinde ikili ilişkileri geliştirmek ve normalleştirmek için bir “yol haritası” çizilmesi Erivan’da farklı tepkilere yol açtı. Biraz da kafaları karıştırdı. Bazı Ermeniler, bu imzanın önkoşulsuz olarak hangi tavize karşılık atıldığını merak ediyorlar. 23 Nisan akşamı binlerce kişi gece karanlığında ve sağanak yağmur altında ellerindeki mumlarla “büyük felaket” olarak adlandırdıkları 1915 olaylarını anma yürüyüşüne katıldı. Burada bazıları bu imzayı protesto ederken 24 Nisan’da yüzbinlerce kişi yine aynı yolu sessizlik içinde kat etti. Yapılan anlaşmanın 24 Nisan öncesine denk gelmesini manidar bulanlar, atılan imzayı ABD Başkanı Obama’nın muhtemel bir “soykırım” açıklaması öncesi Türkiye’nin bir manevrası olarak görenler de var. Ancak Sarkisyan yönetiminin kararlı olduğu görülüyor, inisiyatif kullanıyor ve diyalog yolunun açık kalmasında ısrar ediyor. Dışişleri Bakanlığı ise suskun. Bakanlık Basın Sözcüsü Tigran Balayan, Türk tarafına söz verdiklerini, detayları açıklamayacaklarını, konunun medyaya yansıması halinde sürecin sekteye uğradığını söylüyor. Ancak, anlaşmada önemli rol oynayan bir isim, önemli ama zor bir adım attıklarını söylüyor. “Önemli olan iki ülke ve toplum arasındaki psikolojik duvarın yıkılmasıdır. Artık ilişkiler yeni bir aşamaya giriyor. Acele etmemek gerekiyor. En büyük görev de ülkelerin yönetimlerine düşüyor. Çünkü kamuoylarını ikna etmek gerekiyor” diyor. Öncelik sırasını sorduğumuzda aynı isim önceliğin diplomatik ilişkide olduğunu, böylece Ermenistan’ın da de facto olarak Kars Antlaşması’nı tanıyacağını söylüyor.
Milliyetçiler karşı çıkıyor
Ama hükümetin ortaklarından ve kabinede 3 bakanı bulunun Taşnaksütyun Partisi reaksiyon göstermekte gecikmiyor. Taşnaklar, Ermenistan’ın radikal milliyetçi partisi. Sarkisyan protesto edilirken iki ülke arasındaki ilişkilerin soykırım iddiaları kabul edilmeden düzelmeyeceği vurgulanıyor. Açıkçası Ermenistan’da soykırımın olup olmadığını tartışmaya gerek duyan tek bir kişi bile yok. Ama zaten, Sarkisyan farklı konuları farklı platformlarda tartışmaktan yana. Bu yüzden sınırın açılması ile soykırım iddialarını bir pakette ele almaktan kaçınılıyor. Son imzalanan metnin esprisi de burada yatıyor.
Taşnaksütyun’un Uluslararası Bölüm Başkanı Giro Manoyan özellikle 24 Nisan öncesi olmasına vurgu yapıyor ve ekliyor: “Koşulsuz olarak Türkiye ile ilişki ve sınırın açılmasını kabul etmiyoruz ve 24 Nisan öncesi olmasını kınıyoruz”. Hatta Taşnaklar koalisyon hükümetinden ayrılabileceklerini söylüyorlar.
‘Karabağ tartışılmaz’
Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde Türkiye’de birçok kişi “Ne taviz verildi” diye merak ederken Ermenistan’da da durum farklı değil. Oysa Kafkasya Enstitüsü Başkanı Aleksandr İskendaryan “Sıfır kazanç yerine karşılıklı tavizin artık geçerli yöntem olduğunu” söylüyor. Ancak liberal, sağ, sol kiminle konuşursanız konuşun Dağlık Karabağ konusundaki görüşler değişmiyor: Karabağ konusu Türkiye-Ermenistan ilişkileri ile ilintili değildir. Peki Karabağ konusundaki çözüm ne olacak? Ermeni tarafı kendi görüşünde ısrarlı: Karabağ’da bazı bölgeler Azerilere verilebilir ancak bunun karşılığında ya Karabağ özerk olacak ya da Ermenistan’a bağlanacak. İşte sorun da burada düğümleniyor. Türkiye, “Karabağ çözülmeden sınır açılmaz” diyerek Azerilere söz veriyor, Erivan ise kendi kamuoyuna “Karabağ hiçbir şekilde Türkiye-Ermenistan müzakerelerine konu olmayacak” diyor. Nitekim Karabağ konusunun ilk aşamada “yol haritası”na konulmaması isteniyor.
15 yıl daha kaybetmeyelim
24 Nisan günü, Türkiye’deki 15 ili temsil ettiği iddia edilen anıtın etrafını dolduran yüz binlerce kişi tarihin ağırlığı altında eziliyor gibi. Cumhuriyet Meydanı’nda karşılaştığımız bir genç şöyle diyor: “Soykırım iddialarından tabii ki vazgeçmem ama sınırdan geçip Türkiye’ye gitmek, müzik yapmak, yeni sanat dallarıyla ilgilenmek, dünyaya açılmak istiyorum. Benimki küçük bir insani talep sadece”.
Evet, Erivan’da kafalar karışık. Ama net olan geçen yıl Gürcistan’a saldıran Rusya’nın bölgedeki bu boyunduruğundan bir an önce kurtulup, yine bölgede bir aktör olarak öne çıkmak isteyen Türkiye ile birlikte yeni bir döneme başlamak istemeleri.
Türkiye ve Ermenistan yeni bir yol haritası ile yola çıkıyor. Ancak “yol haritaları”nın netameli olduğunu da bilmek, bunları önemsemek ama çok da abartmamak gerekiyor. Çünkü bu haritalar bazen sorunu çözmemenin, işi yokuşa sürmenin diplomatik makyajı haline gelebiliyor. Tıpkı, İsrail-Filistin meselesinde olduğu gibi. Erivan’dan eski bir diplomatın sözleriyle bitirelim: “Her iki taraf bazı tepkileri göze alarak yoluna devam etmeli. İki tarafın yapacağı tek şey biraz cesur olmak, çözümü istemek. Artık kaybedecek bir 15 yılımız daha yok.”