Seçim herkese bir mesaj verdi. Tüm siyasi partiler ve akımlara çok şey öğreten, ancak genel politikalar üzerinde şimdiden etkili olan bir yerel seçim süreci bitti. Bu bağlamda bakıldığında başından bu yana söylenen ‘genel seçim ayarında’ öngörüsünün ne kadar doğru olduğu anlaşıldı. AKP yüzde 39’u zar zor aştı. CHP, Kemalist- laik ulusalcı cephe ile girdiği seçimde […]
Seçim herkese bir mesaj verdi. Tüm siyasi partiler ve akımlara çok şey öğreten, ancak genel politikalar üzerinde şimdiden etkili olan bir yerel seçim süreci bitti. Bu bağlamda bakıldığında başından bu yana söylenen ‘genel seçim ayarında’ öngörüsünün ne kadar doğru olduğu anlaşıldı.
AKP yüzde 39’u zar zor aştı. CHP, Kemalist- laik ulusalcı cephe ile girdiği seçimde ancak yüzde 26’ya ulaştı. Bölge’de oy almayarak bir ‘beklentisizler partisi’ olmaktan kurtulmayan CHP, AKP’ye karşı kurduğu ‘Ulusal-laik kurtuluşçu’ cephesine Kürtleri de, Anadolu insanını da katmayı başaramadı. Böylece bir kitle partisi olmadığını yeniden teyit etti. Bu seçim sonuçlarını başarı gibi yorumlayan bir CHP, ebediyete kadar kaybedecek bir parti olacaktır bizden söylemesi.
DTP ise Bölge dışındaki illerde aday göstermese de oy oranını katladı. Ama Bölge’de tek kelimeyle destan yazdı.
Şimdi bu sonuçlardan kim hangi mesajları alacak? Mesaj, tüm siyasi oluşumlar tarafından doğru okunacak mı bunu zaman gösterecek. Başbakan Tayyip Erdoğan, partisinin aldığı hezimete karşılık ‘mesaj alınmıştır’ diyor. Bu defa mesajı aldı mı hakikaten, bilmiyoruz.
Zira 2007 Temmuz seçimlerinde yüzde 48’e varan oy oranına karşılıkta ‘mesaj alınmıştır’ demişti. Ancak halkın bu oyları kendisine, demokrasiyi ve Kürt sorununa çözümü geliştirmek için emanet ettiğini kabul edemedi. En azından izlediği politikalar bu mesajı görmemek için yoğun çaba içinde olduğunu gösterdi.
Eee…Böyle yapınca ne oldu?
Halk yine aynı mesajı bu defa oylarını nerede ise yüzde 10 düşürerek verdi.
Dikkat ederseniz AKP’nin oylarındaki en büyük düşüş Bölge’de gerçekleşti. Hatta bir iktidar partisi Türkiye tarihinde ilk defa Bölge illerinde ‘tabela partisine’ dönüştürüldü. Ve bu seçimlerle ilk defa bir parti, yüzde 80-90’larla belediye başkanı seçtirdi. Bölge’de DTP’nin aldığı her kent, AKP’ye ve aslında devlete karşı güçlü sembolik anlamlar da yüklendi.
Evet, devlet diyoruz, çünkü Bölge’de DTP ile AKP değil, DTP ile devlet yarıştı. Partiler AKP lehine seçime katıldı. Tüm devlet olanakları AKP’ye hasredildi. Beyaz eşyaysa beyaz eşya, kömürse kömür, gıdaysa gıda, paraysa para dendi. Karşılığında halkın oyları satın alınmak istendi. Valiler, kaymakamlar dört bir koldan AKP’nin yerel büroları gibi çalıştı. Bunca büyük kuşatmanın altında halk gitti, DTP’ye oyunu verdi!
Ne TRT 6 kandırabildi ne de tasfiye planını çözüm planı gibi yutturma çabaları. Hatta tam da bu takkiye yüzünden Bölge’de AKP oy kaybetti. Tam da bu tasfiye zihniyetine insanlar ‘ædi bese’ dedi, tam da bu çözümsüzlük politikasına, neo milliyetçi yaklaşımlarına ‘ædi bese’ dedi.
AKP ve de devlet ne ektiyse, onu biçti.
‘Ya sev ya terk et’ söyleminin muhatabı Hakkari, Erdoğan’ın partisini tabelaya gömdü. Gömmekle de kalmadı, Türkiye tarihine alınabilecek en yüksek oy olan yüzde 90’ı yazarak muhteşem bir ders verdi. Kelle ister gibi istediği ‘O kentler’ AKP’yi ezdi geçti…
Şimdi Erdoğan ‘Biz mesajı aldık’ diyor. Ama hangi mesajı aldı sormak gerekiyor.
Çünkü Bölge oylamaları AKP’nin ve devletin Kürt politkasının iflasının ilanıdır. AKP bu mesajı ne kadar aldı göreceğiz.
Çünkü bu oylar ‘Tasfiye planının reddi’dir. Bu mesajı ne kadar aldığını, çok değil, Obama ziyareti ile birlikte daha net anlayacağız.
Çünkü bu oylar Kürt siyasi iradesinin tanınması talebidir. Bu mesajı ne kadar aldığının ilk işareti DTP’li vekilleri açıkça kabul ettiği gün verecektir.
Bu oylar kimliklerine dönük tüm yasakların kaldırılması istemidir. Bu mesajı ne kadar aldığını yeni bir eşit-özgür yurttaşlık anayasası yaptığı gün anlayacağız.
Bu oylar özerk demokratik yerel yönetim talebinedir. Bu mesajı ne kadar aldığını yeni yerel yönetimler yasası yaptığı zaman anlayacağız.
Bu oylar Kürt sorununun çözümünedir. Bu mesajı ne kadar aldığını operasyonları durdurduğu, Kürt hareketini sorunun muhatabı olarak gördüğü gün anlayacağız.
Hani bu mesajlar öyle ‘aldık’ demekle alınacak türden mesajlar değil. Karşılığında açıkça söylem ister, ardından açık kabul ister, sonra da adım ister … Çok değil, bu yıl içerisinde hangi mesajların alındığını hep birlikte göreceğiz. Bir sonraki seçimle alınmayan mesajın takipçisi olacağız.