Yazarımız Mustafa Peköz’ün kaleme aldığı “Dersim’de birleştirici ya da bir bölen olmak” başlıklı yazının ardından okurlarımız tarafından sitemize ulaştırılan Demokratik Haklar Federasyonu’nun konuya ilişkin açıklamasını tartışmanın tüm boyutlarını yansıtabilmek amacıyla yayınlıyoruz. Federasyonumuzun da içerisinde yer aldığı Dersim Demokratik Halk Dayanışması (DDHD), kuruluşundan bu güne kadar ısrarla Dersim’in ve Dersim halkının yaşadığı sorunları temel hareket noktası […]
Yazarımız Mustafa Peköz’ün kaleme aldığı “Dersim’de birleştirici ya da bir bölen olmak” başlıklı yazının ardından okurlarımız tarafından sitemize ulaştırılan Demokratik Haklar Federasyonu’nun konuya ilişkin açıklamasını tartışmanın tüm boyutlarını yansıtabilmek amacıyla yayınlıyoruz.
Federasyonumuzun da içerisinde yer aldığı Dersim Demokratik Halk Dayanışması (DDHD), kuruluşundan bu güne kadar ısrarla Dersim’in ve Dersim halkının yaşadığı sorunları temel hareket noktası olarak kabul etti.
DDHD, halkın “söz, yetki ve karar” sahibi olmadığı hiç bir hareketin başarı şansı olmadığına inandı.
Dünya ve ülkemiz demokrasi ve devrim mücadelesinin tarihi, kitlelerin mücadele içerisindeki belirleyiciliğine işaret eden sayısız dersle doludur. Bu tarih bizlere, kitlelerden kopuk olan hiç bir eylemin başarı şansı olmadığını öğretmiştir.
Dolayısıyla kitlelerin katılımıyla gerçekleşmeyen ve kitle inisiyatifine dayanmayan eylemlerin sonuçsuz kalacağı görülmelidir. Aksi pratikler “sol”, “devrimci”, “sosyalist” söylemlere yaslansa da varlık gerekçelerinden uzaklaşarak, kitlelere ve programına yabancılaşan sonuçlar ortaya çıkarır.
Bu durum ülkemiz devrimci hareketinin yaşadığı en temel handikaplardandır. Devrimci hareket halkın emek ve özgürlük mücadelesinden uzaklaştıkça marjinalleşmiş; marjinalleştikçe halk kitlelerinden uzaklaşmış ve sonuç olarak kitlelerden kopuk bir hale gelmiştir. Devrimci hareketin kendi gücüne ve halka olan güvensizliği bu sebeplerden kaynaklanmaktadır. Bu durum ise nesnel olarak iktidar perspektifini yitirme ve iddiasızlaşma sonucunu doğurmaktadır.
Dersim, yerel seçim çalışmaları içerisinde gerek düzen partilerinin yönelimleri gerekse de halk güçlerinin yönelimleri dolayısıyla öne çıkmıştır/çıkmaktadır. Bu nedenle Dersim’de sürmekte olan yerel seçim çalışmaları geniş bir kesimin ilgisine muhatap olmaktadır.
Dersim’in bu özgül durumundan kaynaklı Federasyonumuz, DDHD ve adaylarımız çeşitli kesimlerin karalama kampanyalarına maruz kalmıştır.
Federasyonumuz ve DDHD, geçtiğimiz aylar içerisinde yaptığı açıklamalarla düzen partilerinin Dersim politikalarına, demokrasi güçlerinin birliği sorununa, dost güçlerin bu meseleye yaklaşımlarına ve dostlarımızın bu yaklaşımlar dolayısıyla bağırlarında taşıdıkları bir dizi eksiğe açıklık getirmişti.
Fakat açıklamalarımıza rağmen kurumlarımıza ve adaylarımıza dönük karalama kampanyası yoğunlaşarak devam etmektedir. Bu kampanyanın bir tarafını düzen güçleri oluştururken üzülerek belirtelim ki bir tarafını da dostlarımız oluşturmaktadır.
Federasyonumuz ve DDHD, bütün karalama kampanyalarına rağmen Dersim halkıyla birlikte büyümektedir!
Halkımız karalama kampanyası yürütenlere değil; kendi emekleriyle ve alınterleriyle var ettikleri DDHD’nin açıklamalarına itibar etmektedir. Bizim için önemli ve belirleyici olan da halkımızın ne düşündüğü ve ne istediğidir.
Dün ilan etmiştik bugün de ilan ediyoruz: Demokrasi güçlerinin birliği özelde DTP genelde ise “Devrimci Demokratik Güç Birliği” bileşenlerinin tutumlarından dolayı sağlanamamıştır.
Demokrasi güçlerinin birliği; Dersim halkının kendi adaylarını belirleme sürecine dâhil edilmemesi, halkın yerel yönetimlerde aktif bir sorumluluk üstlenmesine olanak tanınmaması, siyasal dayatmaların ön plana çıkması gibi bir dizi anlayış sorunundan kaynaklı sağlanamamıştır.
DDHD, dostlarımızın hatalı yaklaşımları ve kendi çıkarlarını Dersim halkının çıkarlarından üstün görme tutumları nedeniyle, ilkesiz ve tutarsız olarak değerlendirdiği “Devrimci Demokratik Güç Birliği” içerisinde yer almadı. DDHD, böyle bir birliğin içerisinde yer almayarak savunduğu anlayışa, programa ve Dersim halkına güvenerek doğruları sahiplenmek, Dersim halkını alternatifsiz bırakmamak ve yine Dersim halkıyla belediye yönetimini kazanmak için çalışmalarını yoğunlaştırma kararı aldı. Bugün itibariyle DDHD, Dersim halkının sahiplendiği ve kendi deneyimlerine yaslanan bir pratikle oluşturduğu bir mücadele mevzisine dönüşmüştür.
DDHD, yakaladığı bu olumlulukla Dersim halkını alternatifsiz bırakmamıştır.
DDHD, başta CHP ve AKP gericiliği olmak üzere bütün düzen partilerini teşhir etmiş ve onların yarattığı “tehdidi” Dersim halkıyla birleşerek önemli oranda bertaraf etmiştir. Dersim halkı DDHD etrafında kenetlenerek düzen partilerine geçit vermeyeceğini pratik olarak göstermiştir.
Bu yönüyle bazı çevrelerin bilinçli bir şekilde yaymaya gayret ettikleri “AKP korkusunun” yersiz ve anlamsız bir kaygı olduğunu ifade etmekte fayda görüyoruz. Böylesi söylemler, özellikle dost güçlerin söylemleri, kendi programlarına ve halka olan yabancılaşmalarının bir ürünüdür.
Dersim gibi ağır bedeller ödemiş ve son 5 yıldır da demokrasi güçlerinin yerel yönetim pratiğine sahne olmuş bir yerde, AKP ve CHP tehdidinden bahsediliyorsa bunun temel sorumluluğu, 5 yıllık belediye pratiğinin mimarlarına aittir.
Dostlarımız yerel yönetim anlayışlarıyla ve programlarıyla değil “bana oy vermezseniz AKP kazanacak” söylemleriyle çalışma yürütmektedir. Fakat dostlarımız bu düşüncelerini açıklarken “bu tehdidin” ortaya çıkışına zemin hazırlayan 5 yıllık pratiklerini görmezden gelmekte ve bu dönemin bütün yanlışlarının faturasını “kişilere keserek” yerel yönetim anlayışlarını “düzelttiklerini” söylemektedirler.
Ancak aynı yanlışlar anlayış olarak kendisini “birlik” tartışmalarında net olarak bir kez daha göstermiştir. Dostlarımız doğruları ifade ederek halkın beklentilerine cevap olacak yaklaşımlar sergilemek yerine; yaptıkları yanlışlarda ısrar ederek ve “AKP korkusu yaratarak” Dersim halkından “oy” istemektedirler.
Dostlarımız çalışmalarında karalama metoduna ihtiyaç duymamalıdır
DDHD kuruluşundan bu güne kadar dostlarını kendisine rakip olarak görmedi. DDHD, anlayış temelinde yanlışları eleştirirken dahi dostlarının doğrularını sahiplenen bir hat izledi. DDHD bu tutumundan kaynaklı Dersim halkının ortak bir mevzisi durumuna geldi.
Ancak ne yazık ki aynı şeyi dostlarımız için söyleyemeyeceğiz. DDHD’yi ve halkın değiştirici gücünü küçümseyen dostlarımız, Dersim halkının kitlesel sahiplenişi karşısında, devrimcilere ait olmayan karalama yöntemlerine başvurarak “kendi yanlarında yer almayanların devletin yanında olduğunu” ifade etmektedir.
Bunun en son örneği 21 Mart 2009’da Şerafettin Halis’in Dersim’de yaptığı konuşmadır.
Sayın Halis, bağlı bulunduğu parti ve diğer dost güçler, tek doğru olarak kendilerini görmekte ve kendilerini her şeyin merkezine koyarak, her şey hakkında sınırsız söz söyleme hakkını bulmaktadırlar.
Dostlarımıza göre kendilerinin bütün yanlışları görmezden gelinmelidir. Dostlarımıza göre DTP’nin doğruları tartışmasız kabul edilmelidir. Öyle ki demokratlığın ve devrimciliğin kıstası neredeyse DTP’nin doğrularına “evet” demeye indirgenmektedir.
DTP’nin doğrularını “onaylayan” kişi ya da kurumlar demokrat ve devrimciyken; dostlarımızı eleştirenler ise devletin yanında yer alan ‘karşı devrimciler’ olarak ilan edilmektedir. Dostlarımız bu tutumlarıyla aylardır eleştiri konusu yaptığımız yanlış anlayışlarını devam ettirmektedirler.
Bugün daha da tehlikeli ve hatalı söylemlere başvurarak DDHD şahsında binlerce Dersimliyi “devletin safında yer alan karşı bir örgütlenme” ol
arak değerlendirmektedir.
Sayın Halis ve DTP, dün kendilerine oy vererek Dersim’de “milletvekilliği kazandıranları” dost görürken; bugün yanlışlarını eleştiren ve yapılan yanlışların bir parçası olmak istemeyen aynı dostlarını, sırf bu siyasal duruşlarından kaynaklı “devletin yanında olmakla” itham etmektedir. Kurumumuzun anlayışı, programı ve mücadele geleneği dostlarımız tarafından çok iyi bilinmesine karşın bize yükledikleri bir diğer tehlikeli tanımlama ise “DTP karşıtlığı”dır!
Dostlarımız ağızlarından çıkan sözlerin bilincinde değildir! Sayın Halis! Karşı devrimcilikle, DTP karşıtlığıyla itham ettiğiniz kurumlarımızın ve kurumlarımıza sahip çıkan binlerce Dersimlinin oylarıyla o kürsülerde konuştuğunuzu unutmayınız!
Bizim oylarımızla bize karşı konuşurken bir değil onlarca defa düşünmelisiniz!
Siyasette tutarlılık ve bu tutarlılığın sürekliliği esastır. Belli ki dostlarımız açısından tutarlılığın bir önemi yoktur. Onlar için her şey dönemseldir ve esasta da kendi çıkarlarıyla sınırlıdır. Eğer bunun aksi bir yaklaşıma sahip olunsaydı, sayın Halis, 22 Temmuz 2007 seçimlerinde kendisini destekleyen Federasyonumuzun tutumunu unutmaz ve bugün aynı kurumu “devletin safında yer almakla” itham etmezdi.
Özellikle DTP’yi halkımızın ve ilerici, devrimci kamuoyunun huzurunda bu tutumlarından vazgeçmeye davet ediyoruz.
Dostlarımız kendileri gibi düşünmeyen ve düşünmek zorunda olmayanları “öteki” ilan etme eğiliminden, dost güçler arasındaki birlik duygusunu zedeleyecek tutumlarından vazgeçmelidir.
Dostlarımız bu tutumlarının düzen güçlerinin provokasyonlarına alet edilebileceğini hiç mi düşünmemektedir? Dostlarımız bu tutumlarıyla halkımızı karşı karşıya getirmektedir. Sayın Halis ve DTP, halkımızın kendilerine verdiği sorumlulukla hareket etmelidir.
“Belediyeyi kazanmak için” her yolun mübah görüldüğü böylesi anlayışlar, demokrasi güçlerinin anlayışını temsil etmemektedir. Böylesi tutumlar halkımızın ve demokrasi güçlerinin çıkarına değildir.
Dostlarımız kendilerini “doğruların tek savunucusu” olarak görmekten vazgeçip hatalı tutumlarını gözden geçireceklerine, yaptıkları hataları federasyonumuza ve DDHD’ye mal ederek bizleri de kendi yanlış tarzlarına çekmeye çalışmaktadır. Federasyonumuz ve DDHD, halka karşı olan sorumluluğu gereği bu yanlışlara aynı tarzla cevap vermemiştir/vermeyecektir.
Halkımız herkesi sergilediği pratiklerle yakından tanımaktadır.
Açıkça ilan ediyoruz ve tarihe not düşüyoruz: Dersim ve Dersim halkı kazanmıştır!
Bugün itibariyle Dersim halkı kazanmıştır. Görmezden gelinen bu halk; kadınıyla, erkeğiyle, yaşlısıyla, genciyle, düzenin ve onun partilerinin kendileri açısından ne anlam ifade ettiğini çok iyi biliyor.
Dersim halkı kitlelerin yaratıcı, değiştirici ve dönüştürücü gücünü açığa çıkartarak “kendi adıma ben konuşabilirim, ben karar verebilirim” beyanıyla bir tercih yapmıştır. Dersim halkının bu tercihi iyi okunmalıdır. Karalamalarla bu tercihin yönünü değiştirme gayreti yerine, her kesim, kendi yanlış ve hatalı yaklaşımlarını gözden geçirmelidir.
Dersim ve Dersim halkı, DDHD ile kendi öz gücünü açığa çıkarmış ve düzen partilerine karşı Dersim’de en etkili ve güçlü kitle hareketini yaratmıştır. DDHD, binlerle gerçekleştirdiği büro açılışlarıyla, mahalle ziyaretleriyle ve çalışmalarıyla düzen partilerinin oyunlarını boşa çıkarmaktadır. DDHD ve adayları, Dersim halkının önemli desteğini kazanmış olup belediye yönetimini kazanmaya en yakın aday durumdadır.
Bu durum Dersimin ve Dersim halkının önemli kazanımlarından birisidir.
Bir diğer önemli kazanım ise “demokrasi güçleri” arasında revaçta olan “çarpık demokrasi anlayışının”, “halk kitlelerine ve kendi öz gücüne olan güvensizliğin” aşılmasıdır.
DDHD, devrimci demokratik güç birliğinin temsil ettiği ilkesiz ve tutarsız birlik anlayışının dışında yer alarak halka birleşmeyi tercih etmiştir.
DDHD, dar grup çıkarlarını değil halkın çıkarlarını savunmuş ve yine halkın gücüne yaslanarak hareket etmeyi prensip edinmiştir.
DDHD, dostlarımızın sayısız karalama ve çarpıtmalarına rağmen gelişip güçlenmektedir.
DDHD’nin pratiği halka, doğru yol ve yöntemlerle gidildiği ve kitle inisiyatifi ön plana çıkarıldığı oranda kitlesel devrimci pratiklerin sergilenebileceğini göstermiştir.
DDHD’nin pratiği öğreticidir, biz öğrenmeye devam ediyoruz. Bu pratik halkımızı ve dost güçleri yüreklendirmelidir. Bu pratik aynı zamanda “demokrasi güçlerinin birliği” tartışmalarının hangi kaygılar etrafında şekillenmesi gerektiğini de göstermiştir.
DDHD, halkımızın doğrularını ve çıkarlarını savunmakta ısrar edecektir. Kendisini dayatan, halkı ve dost güçleri yok sayan anlayışların ise aynı ısrarla karşısında olacaktır. Dersim halkının bu anlayışı binlerle sahiplenmesi diğer önemli kazanımlarımız arasındadır.
Sıra belediye yönetimini kazanmakta…
Dersim halkı DDHD şahsında siyasal anlamda kazanmıştır. Bu kazanım halkımıza aittir.
Bu durum önemsenmesi-korunması gereken en temel konuyu oluşturmaktadır. Şimdi geriye bu kazanımı belediye yönetimini de kazanarak daha ileri taşımak kalmıştır.
Dersim halkının kazanmasından korkanlar, DDHD’ye dönük karalama kampanyalarını yoğunlaştırarak devam ettirmektedir. Bu çevreler, Dersim halkının katılımıyla ve alın teriyle oluşmuş bir hareketi “devletin özel organizasyonu”, “Murat Kur validen para aldı, ispatlayacağız”, “AKP ile işbirliği yapmışlar” diyecek kadar pervasızlaşmışlardır.
Dostlarımız bu “iddialarını” ispatlayamazlarsa kitlelerin huzurunda öz eleştiri yapacaklar mı çok merak ediyoruz! Bu söylemlerin yetersiz kaldığı yerlerde “Murat Kur seçimlerden çekilecek”, “Murat Kur’a oy vermeyin, oyunuz boşa gider, onlar kazanamaz” diyebilmektedirler.
Yine aynı çevrelerin Federasyonumuz üyeleri ve DDHD yürütmesindeki bireylere dönük açık tehditler savuracak kadar ileri gitmesi halktan ve halkın çıkarlarından ne denli uzak bir pratik sergilendiğini göstermektedir.
Dostlarımız bizi fiziken “bedel ödemekle” tehdit ediyorlar.
Bizler bu süreçte ilkeli ve tutarlı biçimde Dersim halkının çıkarlarını savunduk, savunmaya da devam edeceğiz. Geçmişte olduğu gibi bugün de bu uğurda “fiziken” bedel ödemeye hazırız.
Ancak dostlarımız bu tutum ve pratiklerinin kendileri açısından yaratacağı “siyasi bedelin” ne olduğunu da iyi hesap etmelidir. Yaşananlardan ve yaşanacak olanlardan bu geri pratiğin sahipleri ve destekçileri sorumlu olacaktır.
Yine dostlarımız, son örneği Newroz’da görüldüğü gibi yerel seçim gündeminde yaşanan ayrışmayı tüm alan ve gündemlere yayma eğilimindedir. Federasyonumuz, Newroz kutlamalarının seçim gündemine feda edilmemesi için azami çabayı göstermiş olmasına rağmen Devrimci Demokratik Güç Birliği bileşenlerini ikna edememiştir.
Newroz kutlamaları için tüm kesimlerle ayrı ayrı görüşerek ortak toplantı çağrısı yapan DHF çağrısına yanıt alamamış, akabinde DTP’nin çağrısıyla yapılan toplantıya da davet edilmemiştir.
Federasyonumuz temsilcileri, davet edilmemelerine rağmen ikinci toplantıya katılarak bu tutumu eleştirmiş ve Newroz’un, seçim gündemi dışarıda tutularak tüm demokratik kesimlerle birlikte kutlanması çağrısı yapmıştır.
DTP dışındaki g