İyi, cesur ve gerçekten çok komik bir adam, dün (4 Ocak) iki kez katledilen bir sivilin cesedini ambülansla taşırken öldürüldü. Acil sağlık emekçileri 35 yaşındaki Arafa Hani Adl al Dayem ve 21 yaşındaki Alaa Ossama Sahran, İsrail tankından açılan ateşin hedefi olduklarında, 19 yaşındaki Thaer Abed Hammad ve henüz ölmüş arkadaşı 19 yaşındaki Ali’nin çağrısına […]
İyi, cesur ve gerçekten çok komik bir adam, dün (4 Ocak) iki kez katledilen bir sivilin cesedini ambülansla taşırken öldürüldü. Acil sağlık emekçileri 35 yaşındaki Arafa Hani Adl al Dayem ve 21 yaşındaki Alaa Ossama Sahran, İsrail tankından açılan ateşin hedefi olduklarında, 19 yaşındaki Thaer Abed Hammad ve henüz ölmüş arkadaşı 19 yaşındaki Ali’nin çağrısına koşmuşlardı.
4 Ocak günü saat 8.30’u geçiyordu, kuzey batı Gazze’de, bir gün önce Amerikan okulunun bombalanıp içindeki 24 yaşındaki sivil gece bekçisinin öldürüldüğü, parçalandığı, ondan geriye kalanların yanıp küle döndüğü bölgenin yakınlarındaki Attattra, Beit Lahia bölgesindeydiler.
Acıyla kıvranan, sağ ayağı parçalanan ve sırtı ile vücudunda şarapnel yanıkları olan Thaer Hammad, arkadaşı Ali’nin nasıl öldürüldüğünü anlatıyor. “Tank ateş ettiğinde, evi terk edip sokaktan karşıya geçiyorduk. Sadece biz değildik, giden birçok insan vardı.” Acıyla kıvranan Hammad burada tanıklığını yeniden kesiyor. Son iki gün içinde, İsrail kara işgalinin başladığı ve bombardımanlarının şiddetini tırmandırdığından bu yana, Gazze’nin tamamındaki halk evlerinden kaçıyor. Birçoklarınınsa kaçma şansı olmadı, içeride yakalandılar, canlı canlı yakıldılar, parçalandılar. Doktor anlatıma devam ediyor: “Bombalandıktan sonra Thaer yürüyememiş. Kendisini taşıması için Ali’yi çağırmış.” Gerisi geliyor: Ali Thaer’i biraz taşıdıktan sonra başından bir kurşunla vurulmuş, kaçtıkları yöndeki görünmez bir asker tarafından. Ali ölmüş, Thaer yaralı, insanlar kaçıyor, ambülâns çağrılmış.
Arafa ve Alaa geldiklerinde Thaer’i ambülânsa taşımayı başarmışlar ve bomba gelip vurduğunda Ali’nin cesedini belirgin biçimde ambülans işareti taşıyan araca taşımaya çalışıyorlarmış. Ali’nin başı kopmuş, iki kere öldürülmüş. Şarapnel parçaları Alaa’nın bedenini sıyırmış. Arafa’nın ciğerleri parçalanmış.
Arafa ameliyata alındı ve doktorlar parçalanmış bedenini tedavi etmeye çalıştılar. Bir saat kadar sonra şoka girerek öldü.
Cenazesi hızla yapıldı, dua, gömme ve geleneksel ağıt çadırı. Çadır da, içindeki ağıtçılar da bombalandı. Bir başka sağlık görevlisi bana Arafa’nın kardeşinin radyo istasyonunu aradığını söyledi: “bombalanıyoruz, birisi yardım etsin”.
Aslında bir fen bilgisi öğretmeni olan Arafa, 8 yıldır gönüllü sağlık görevlisi olarak çalışıyordu. Keyifli, sıcak, çok güzel şarkı söyleyen ve aptallıklarını göstermekten hiç utanmayan birisiydi. Onu, şu anda boşaltılan (bölge şu anda İsrail askerlerinin elinde) Jabaliya sağlık bürosu çevresinde açım, çok açım diye dolaşırken ve yediğimiz ekmekle peyniri atıştırırken anımsıyorum.
Bir gece boyunca Arafa ile birlikte çalışma, profesyonel çabasını ve insanlığını izleme ayrıcalığına sahip oldum. Arkadaşı olan bir sağlık görevlisi Ossama, “böyle ölmek isterdi, insanlara yardım ederken” diyor. Bu şehitlik kompleksiyle ilgili bir şey değildi, öyle uzun zamandır, ölümle, işgalle, aşağılamayla ve adaletsizlikle uğraşıyordu ki, kendisini işine ve halkına adamıştı.
Arafa’nın ölümünden bu yana 3 acil sağlık görevlisi daha öldürüldü. Bombardıman başladığından bu yana ölen sağlık görevlilerinin sayısı ise 6’yı buldu.
[http://ingaza.wordpress.com/adresindeki orijinalinden Sendika.org tarafından çevrilmiştir.]