İsrail uçakları 27 Aralık Cumartesi günü Gazze’ye öldürücü hava akınları düzenledi. İsrailli yetkililere göre hedeflenen yerler, Hamas’ın ve onun silahlı güçlerinin kumanda merkezleriydi. Bugünün bilânçosu 270’ten fazla ölü ve yüzlerce yaralı oldu. New York Times‘ın Gazze muhabiri Taghreed El-Khodary’nin bildirdiğine göre (“Israeli Attack Kills Scores Across Gaza”) saldırılardan çok sayıda sivil de etkilendi: “Şifa Hastanesi’nin […]
İsrail uçakları 27 Aralık Cumartesi günü Gazze’ye öldürücü hava akınları düzenledi. İsrailli yetkililere göre hedeflenen yerler, Hamas’ın ve onun silahlı güçlerinin kumanda merkezleriydi. Bugünün bilânçosu 270’ten fazla ölü ve yüzlerce yaralı oldu. New York Times‘ın Gazze muhabiri Taghreed El-Khodary’nin bildirdiğine göre (“Israeli Attack Kills Scores Across Gaza”) saldırılardan çok sayıda sivil de etkilendi:
“Şifa Hastanesi’nin morgunda, ailelerinin kimlik tespiti yapmasını bekleyen çok sayıda ceset var. Birçoğu parçalanmış. İçeride, bir havan topu mermisiyle başından ağır yaralı olan beş aylık bir bebeğin annesi. Seferber olan hastane personeli yardım etmekte yetersiz görünüyor. Gazze polis merkezinde görev yapan en az on beş trafik polisi ateş altında kalarak ölmüş. Gazze’nin kuzeyinde, Cebeliye’de bir inşaat alanında çalışan24 yaşında bir sivil, Tamer Kahrouf, iki erkek kardeşinin ve amcasının, İsrail uçakları çevredeki bir güvenlik birimini bombaladığı sırada gözlerinin önünde öldüğünü söylüyor. Kahrouf yaralı ve kafası kan içinde.”
Haftalardan beri tam bir ablukanın kurbanı olan Gazze (ve kuşkusuz doktorlar), bu koşullarda yaralıları iyileştirebilecek durumda değil.
Özgür Gazze sitesi olay yerinde, saldırıların yoğunluğu konusunda fikir verebilecek çok sayıda Filistinli ve yabancı tanık buldu.
Hamas, İsrail’e düzinelerce roket fırlatarak misillemede bulundu. Netivot’da bir İsrailli öldü, birçoğu da yaralandı.
28 Aralık Pazar günü sabah saatlerinde, haber ajansları İsrail ordusunun kara birlikleriyle Gazze çevresinde yığınak yaptığını duyuruyordu. Bombardımanlar ve bu kez özellikle bir camiyi ve bir televizyon istasyonunu vuran İsrail hava akınları yeniden başlamıştı. Savunma Bakanı Ehud Barak’a göre bir ateşkes söz konusu değildi: “Oyunun kurallarını değiştirmek gerekiyor” (“Israel resumes Gaza Bombardment”, İngilizce El Cezire, 28 Aralık).
İsrail Cuma günü beklenmedik bir biçimde üç geçiş noktasını açmış ve düzinelerce kamyonun geçmesine izin vermişti. Hükümetinin görüşünü savunan İsrailli bir yorumcuya göre bu tutum, Hamas’ı şaşırtmak için “şu son günlerde hükümet tarafından girişilen oyalama” eylemlerinin bir parçasıydı. Bunun için bir Şabat gününün seçilmiş olması da rastlantı değildi. Aynı yorumcu Ron Ben-Yishal, 27 Aralık günü Ynet sitesinde İsrail stratejisini açıklıyor: “Shock Tretment in Gaza”.
“Cumartesi sabahı Gazze’de başlayan şey, İsrail’in, Hamas’la İsrail arasında uzun erimli bir ateşkes sağlamayı hedeflediği sınırlı bir eylemdir. Sınırlar, havan topu ve roket saldırılarının hedefiyle belirlenmiştir: Gazze sınırlarındaki terörist saldırıların son bulması, Gilad Şalit’in özgürlüğü için ciddi görüşmeler ve Hamas’ın askeri olarak güçlenmesinin durdurulması.
Söz konusu hedefleri güvence altına almanın aracı, tam olarak, bir ‘şok tedavisi’dir. Böylece Hamas inisiyatifini kaybedecek ve inisiyatifi alan İsrail, Batı Negev sakinlerinin her vuruluşunda ‘orantısız’ tarzda yanıt vereceğini Hamas’a gösterecektir. Bu noktada Hamas rejimini devirmekten çok, oyunun yeni kurallarını formülleştirmekten ve Hamas’ı yeni bir ateşkesi kabul etmeye zorlayacak bir çabadan söz ediyoruz.”
Amos Harel, Haaretz gazetesinin sitesinde “IAF strike on Gaza is Israel’s of ‘shock and awe'” başlıklı bir yazıya imza atıyor.
“Cumartesi sabahı 11.30’da Güney sınırı boyunca başlayan olaylar İsrail’le Hamas arasındaki bir savaşa çok benziyor. Uluslararası topluluk, düşmanlıkları durdurmak için bir müdahalede bulunmadan önce, şiddetin nerede (coğrafi olarak) ve ne kadar süreceğini söylemek zor. İsrail’in açılış ateşi ‘cerrahi’ bir operasyon ya da sınırlı bir vuruş değil. Bu, bu toprakların 1967’de gördüklerinden sonra Gazze’ye yapılan en şiddetli saldırı.”
Bu saldırının aynı zamanda İsrail seçim kampanyası çerçevesinde yer aldığı söylenebilir. Genel seçimler 10 Şubat 2009’da yapılacak ve adayların her birinin bir şeyler söylemesi gerekiyor. Soldaki Meretz partisi bile İsrail saldırısının tetiklenmesinden önce silahlı eylem çağrısı yaptı (1). Buna karşılık Uri Avnery’nin örgütü Guş Şalom, İsrail eylemini ve barış yanlılarının Amos Oz gibi bu eylemi destekleyen sözcülerini şiddetle kınadı. 1996 Şubat’ında o zamanki başbakan Şimon Perez’in, hazırlandığı seçimleri kazanmak umuduyla Lübnan’a yaptığı saldırıyı (“Gazap üzümleri”) hatırlayalım (Perez, Kana katliamıyla, öldürülen yüzlerce mülteciyle ünlenmişti). Sonuç: Benyamin Netanyahu oylamayı kazanmış ve başbakan olmuştu. Cumartesi akşamı binlerce kişi Tel Aviv’de İsrail saldırılarına karşı gösteri yaptı.
Batılı pek çok haber yorumcusu gibi İsrailli yorumcuların da, 19 Haziran’dan 19 Aralık’a kadar süren altı aylık ateşkesin başarısızlığının en önemli nedenine işaret etmeyi atladıklarını görmek ilginç. Hamas Politik Büro Lideri Halid Meşal’ın bize geçen hafta anlattığı gibi anlaşma, ateşkesin ötesinde Gazze ambargosunun kaldırılmasını ve Refah kapısının açılması için Mısır’ın devreye girmesini öngörüyordu. Oysa İsrail, 4 Kasım’da birçok insanın öldürülmesine neden olan bir saldırıyla ateşkes anlaşmasını ihlal etmekle kalmadı, geçiş noktalarını yalnızca kısmen açtı ve ambargoyu şu son haftalarda daha da güçlendirdi. Haziran anlaşmasına büyük ölçüde uyum gösteren halk, bugün aydınlatılmak istiyor: Savaş mı yoksa geçiş noktalarının koşulsuz açılması ve İsrail’e halkı aç bırakma olanağı veren sürekli şantajın durdurulması mı? İngilizce El Cezire sitesinin söylediği gibi, İsrail’i suçlayan halk şu konuda yanılmıyor: “Gazans, Israel violated the truce” (Muhammed Ali).
Başkan Nicolas Sarkozy bir bildiriyle tepkisini gösterdi. “Cumhurbaşkanı, İsrail’in güneyindeki ve Gazze Şeridi’ndeki şiddetin tırmanışı karşısında en derin kaygılarını ifade etmektedir. Hem bu duruma yol açan sorumsuz provokasyonları, hem de orantısız güç kullanımını kesinlikle kınamaktadır. Cumhurbaşkanı, önemli sivil kayıplardan üzüntü duymakta ve masum kurbanların ailelerine başsağlığı dileklerini iletmektedir. Gazze’ye yapılan İsrail bombardımanlarının ve İsrail’e yapılan roket atışlarının hemen durdurulmasını istemekte ve tarafları soğukkanlı olmaya çağırmaktadır. Gazze’de askeri bir çözümün olmadığını hatırlatmakta ve sürekli bir ateşkesin sağlanmasını istemektedir.”
Bernard Kouchner de, Mısır Dışişleri Bakanı Ebu el Geyt’le yaptığı bir görüşmenin ardından yayınladığı bildiride, Sarkozy’nin unuttuğu bir noktayı, Fransa’nın “geçiş noktalarının yeniden açılmasını” istediğini ekleyerek, aynı şeyleri yineledi.
Ardından Dışişleri Komisyonu üyesi, UMP senatörü Nathalie Goulet şu açıklamayı yaptı: “İsrail aylardır, Gazze’deki durumun kötüleşmesine seyirci kalan uluslararası topluluğun karşısında, her zaman olduğu gibi aşırı güç kullanıyor. Burada İran’ı ya da Hamas’ı değil, uluslararası topluluğun tepkisizliğini, Amerikan politikasının İsrail’e verdiği tam desteği ve uluslararası örgütlerin hoş görülemez ‘çifte standart’ını kınamak gerek. İsrail kırk yıl boyunca onlarca Birleşmiş Milletler kararını ihlal etti; ne ambargo, ne yaptırım, ne de ceza gördü.
Koşullar, Gazze’nin sivil halkı için yıllardan beri katlanılmaz halde. Koşullar, aşağılamalar ve intikam susuzluğuyla daha da kötüleştirildi. Gandi, göze gözün dünyayı kö
rleştireceğini söylemişti. Biz, çok ama çok uzun zamandır Filistin halkının acılarına karşı kör ve sağırız.”
Saldırılar aynı zamanda Arap ülkelerinin alışılmış kınama mesajlarına yol açtı. Arap Birliği Pazar günü acil olarak toplanacak. Mısır, İsrail’i sorumlu tuttuğunu açıkladı. Bu açıklama belki de, İsrail basınında çıkan ve Kahire’nin, Hamas’ı devirmeyi hedefleyen sınırlı bir Gazze operasyonuna yeşil ışık yaktığını ileri süren haberlere (Avi Issacharoff, “Report: Egypt won’t object to short IDF offensive in Gaza”, Haaretz, 25 Aralık) bir yanıttır. Haaretz’in 28 Aralık’ta yayınlanan ve İsrail hükümetinin Gazze saldırısından önce başlattığı yanıltıcı haber kampanyasını anlatan bir başka makale, Dışişleri Bakanı Bayan Livni’nin, Başkan Mübarek’i saldırıdan haberdar ettiğini açıklıyor (“Disinformation, secrecy and lies: How the Gaza offensive came about”, Barak Ravid). Kahire’nin suç ortaklığı, Yitzhak Benhorin (27 Aralık) tarafından “Egypt lays blame on Hamas” başlıklı bir Ynet raporuyla doğrulandı; rapor Mısır Dışişleri Bakanı Ebu el Geyt’in, hükümetinin Hamas’ı uyardığını, ama kendisini dinlemeyenlerin, durumlarının sorumluluğuna katlanmak zorunda olduğunu bildiren açıklamalarına yer veriyor (Mısır politikasının nedenleri üzerine, bu sitedeki Halid Meşal’le röportajı okuyunuz).
Bu durumda Arapların kınama mesajlarından bir şey çıkacak gibi görünmüyor. Yalnızca Kahire’nin kullanabileceği önemli ve etkili inisiyatif, Refah geçiş noktasını yeniden açabilir; ama bu onun yapmak istemediği bir şey -şimdilik kapısını yaralı Filistinlilere açmakla yetindi. Ama Maan Haber Ajansına göre hiçbir yaralı Mısır’a sevk edilmedi; Filistinli doktorlar ağır yaralıların sevkinin mümkün olmadığını, en azından Mısır’ın helikopter göndermediğini söylüyorlar (“Not one Gazan at Rafah crossing despite Egyptian promise to treat wounded, country to send medical supplies instead”, 27 Aralık).
Ambargonun dışında hatırlanması gereken şeyler var:
– Uluslararası topluluk, hem Hamas milletvekillerinin zaferiyle sonuçlanan 2006 Ocak seçimlerinin sonuçlarını tanımayı, hem de Fetih ve Hamas arasındaki Mekke Anlaşması’nı reel olarak onaylamayı reddederek, İsrail tırmanışına katkıda bulundu.
– Avrupa Birliği ve özellikle Fransa, İsrail politikasını (yinelediği şiddetlere karşın) Avrupa Birliği-İsrail ilişkilerinin geliştirilmesiyle ödüllendirerek somut bir biçimde cesaretlendirdiler (kontrol noktalarının azaltılması, “illegal” kolonilerin dağıtılması, vb.).
– Nihayet sık sık gözden kaçırılan şu açık gerçeği hatırlayalım: Batı Şeria, Gazze ve Batı Kudüs kırk yıldan beri işgal altında. Ortadoğu’daki tüm şiddetlerin asıl kaynağı, işte bu işgal.
28 Aralık 2008
(1) “Leftist Meretz issues rare call for military action againts Hamas”, Roni Singer-Heruti, Haaretz, 25 Aralık.
[Le Monde Diplomatique’teki Fransızca orijinalinden Şule Ünsaldı tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir]