2007 sonundan bu yılın Haziran ayına ertelenen Kerkük Referandumu’nun rafa kaldırıldığını söyleyebiliriz. Bu konuda resmi bir açıklama olmamasına rağmen tüm gelişmeler uzun vadeli bir ötelemeyi işaret ediyor. Yani Kerkük için referandum yapılmayacak. Böylece Irak Anayasası’nın 140 maddesine göre yapılması gereken referandumun gündemden düşmesinden sonra 140. Maddenin de yürürlükten kaldırılacağını söyleyebiliriz. 2003 yılından bu yana Kerkük’te […]
2007 sonundan bu yılın Haziran ayına ertelenen Kerkük Referandumu’nun rafa kaldırıldığını söyleyebiliriz. Bu konuda resmi bir açıklama olmamasına rağmen tüm gelişmeler uzun vadeli bir ötelemeyi işaret ediyor. Yani Kerkük için referandum yapılmayacak.
Böylece Irak Anayasası’nın 140 maddesine göre yapılması gereken referandumun gündemden düşmesinden sonra 140. Maddenin de yürürlükten kaldırılacağını söyleyebiliriz. 2003 yılından bu yana Kerkük’te nüfus yığarak bölgedeki demografik yapının değişmesine neden olan Iraklı Kürtlerin referandumdan vazgeçmesi “kaybettikleri” anlamına gelmiyor. Çünkü 2007 sonuna kadar 140. maddede ısrar eden, Kerkük’ün Kürt şehri olduğu konusunda geri adım atmayan, nüfus olarak çoğunluğu ele geçiren Kürtlerin bu tavır değişikliğinin bir karşılığı var: Kerkük ve Musul civarındaki bazı il ve ilçeler Kürt bölgesine dâhil edilecek. Bu da Kürtlerin 140. Madde çerçevesinde öngörülenlerin yüzde 70’ini elde etmeleri anlamına geliyor.
KÜRT YÖNETİMİNİN SINIRLARI GENİŞLEYECEK
Peki, Kürt bölgesine dâhil edilecek il ve ilçeler hangileri? Hangi muhtemel bölge ve güzergâhlar Kürtlerin kontrolünde olacak?
* Kürtler şimdilik Kerkük’ü sınırlarına dâhil etmekten vazgeçmiş gibi görünse de elde edecekleri bölgeler yüzölçümü ve belli geçiş yollarının kontrolü açısından önemli.
* Musul’un batısındaki Sincar bölgesi bunların başında geliyor. Sincar bölgesinin Kürt yönetimine verilmesi, Kürtlerin Suriye ile olan sınırının uzaması anlamına geliyor.
* Bir diğer önemli nokta Sincar-Musul arasındaki Şii Türkmen kenti Tel Afer’in geleceği. Coğrafi olarak Tel Afer’in de Kürt bölgesine geçmesi muhtemel. Ancak, bir dönem işgale karşı direnişin merkezlerinden olan Tel Afer’de Türkmenlerin nasıl tepki göstereceği bilinmiyor.
* Daha da önemlisi, Türkiye’nin bir dönem Kürt bölgesini by-pass etmek için Habur sınır kapısına alternatif olarak düşündüğü Nusaybin-Kamışlı üzerinden Tel Afer ve devamındaki Musul güzergâhı Kürt yönetiminin denetimine geçecek.
* Yine Musul- Erbil arasında bulunan Türkiye’den kaçan Kürtlerin barındığı, Türkiye’nin zaman zaman PKK’nın kullandığını iddia ettiği kampı da içine alan Mahmur, Kürt bölgesine verilecek. Mahmur’un Kürt yönetimine verilmesi normal olmakla birlikte bundan böyle kampın kendi denetimleri dışında olduğu tezi de ortadan kalkmış olacak.
* Musul’un doğusundaki Bardareş Kürt bölgesine dâhil edilecek. Bu bölgenin nüfusun Kürtlerden oluştuğu için burada anormal bir durum yok.
* Diğer muhtemel bir düzenleme ise Erbil’in güneyindeki Türkmen kasabası Altınköprü ile ilgili. Altınköprü hâlihazırda Kürt yönetiminin denetimi altında ama sınırları içinde değil. Altınköprü’nün bağlanacağı bölgede Kürt bölgesi olabilir. Adından anlaşılabileceği gibi Altınköprü Türkmen kenti ve verimli sulak bir bölge.
Böylece Sincar’dan başlayarak bir yay şeklinde İran sınırına kadar uzanan yaklaşık 500 kilometrelik bir alanda toprak düzenlemesi yapılarak harita yeniden çizilecek. Kürt Yönetiminin denetim ve etki alanı genişleyecek.
Öte yandan bazı bölgeler de Kürt bölgesinden alınıp başka bir bölgeye bağlanabilir. Bunun nedeni ise Kürt bölgesindeki bazı kasabaların Sünni ağırlıklı ve direnişin merkezi olması. .
ABD’ DE REFERANDUM İSTEMİYOR
Irak 140. maddesi Baas rejimi döneminde etnik temizlik ve Araplaştırma politikası çerçevesinde işlerine son verilen memurların yeniden tayin edilmeleri, göçertilen ailelerin yerleşimi, bölgeye getirilen Arapların eski yerlerine dönüşü ve mülkiyet sorununun çözümlenmesi öngörüyordu.
Kerkük’ün nüfusu son 4 yılda 400 bin artarak 800 binden 1 milyon 150 bine ulaştı ve Kürtler çoğunluğu sağladı. Kerkük’e getirilen Kürtler ki bir kısmı Saddam Hüseyin tarafından sürülen ve dönme hakkına sahip olanlar. Ev ve arazilerin kendilerine verilmesi umuduyla yaşıyorlar.
Ancak Saddam Hüseyin döneminde sağlıklı bir sayım yapılmadığından dolayı Kerkük’teki etnik gruplarla ilgili rakamlar bir muamma; 1957’nin rakamları, 1997’nin BM gıda programı çerçevesinde dağıtılan gıda karneleri ya da 2005’deki seçim kayıtlarına mı bakılacak hala belli değil.
Türkmen, Kürt, Arap, Asurilerin yaşadığı Kerkük’ün yeni Bağdat, bir kaos merkezi olmasından çekinen ABD başta savunduğu 140. Maddenin rafa kaldırılmasını destekliyor; hatta referandumu erteleten güç. Zaten ABD, başından bu yana Kerkük petrolleriyle ilgili tasarrufu Kürtlere bırakmak istemiyordu. Öyle de oldu. ABD reel politiğe göre hareket ederek Irak sadece Kürtler değil istikrar için diğer grupları gözetmek zorunda olduğunu biliyor.
BM ise Kerkük’te yaşayanların, Bağdat’a mı bağlanmak, Irak Kürdistan’ı içinde mi kalmak yoksa özel bir yönetim tarafından mı idare edilmek istediklerini tespit etmeye çalışıyor.
KÜRTLER İKNA OLDU
BM Temsilcisi Stefan Mistura bu durumla ilgili raporunu Mayıs ayının ortalarında taraflara sunacak. Önerileri içinde yukarıda saydığımız bölgelerin gelecekleri ve harita değişikliği de var. Iraklı liderler de bölgelerin kime bağlanması gerektiği yönünde pazarlık yapacak. Eğer sınırlar tüm taraflar tarafından kabul edilirse ancak o zaman bir referandum söz konusu olabilecek.
Mistura geçen yıl referandumun 6 ay ertelenmesi konusunda Kürtleri ikna etmişti. Şimdi kuzeydeki daha az sorunlu bölgelerdeki sınır itilaflarını çözecek bir formül aranıyor. Kerkük’ü bu pazarlık içine koymamasının nedeni çözümünün zor olması.
Yani önce daha kolaydan başlanarak zorlu maddelere geçmek niyetinde BM temsilcisi. Ancak Kürt bölgesine geçecek il ve ilçelerin birçoğunun kabul edildiğini tahmin etmek zor değil. “Aksi takdirde Kürtlerin Kerkük’ten vazgeçmesi pek mümkün olmazdı” görüşü hâkim. Üstelik Kürtlerin Mistura ile iyi ilişkileri olduğu biliniyor.
Kürtler Kerkük’ü sınırların içine dâhil edemeseler dahi 140 maddenin sunduğu birçok avantajı elde edecek gibi görünüyorlar. Yani Kerkük’ü verip önemli bir coğrafi büyüklük üzerinde söz sahibi olacaklar.
Ankara-Erbil arasındaki buzların erimeye başladığı bir dönemde can alıcı konulardan biri olan Kerkük’teki formülasyona, bazı rötuşlarla Türkiye de sıcak bakacak gibi görünüyor. Tepkisel görünen çıkışlar da kamuoyunu yumuşatmak için olacaktır.