1 Mayıs, işçi sınıfının sermayedar sınıfa karşı birlik, mücadele ve dayanışma günü. Daha kısa bir iş günü mücadelesinde katledilen işçi önderlerinin anısını taşıyan 1 Mayıs, yüz yılı aşkın süredir, sınıfın yeterince güçlü olduğu ülkelerde bayram havasında kutlanıyor, işçiler 1 Mayıs’ta işe koşulmuyor. Türkiye’de ise bugüne değin tatil şöyle dursun, 1 Mayıs anısına ve anlamına uygun […]
1 Mayıs, işçi sınıfının sermayedar sınıfa karşı birlik, mücadele ve dayanışma günü.
Daha kısa bir iş günü mücadelesinde katledilen işçi önderlerinin anısını taşıyan 1 Mayıs, yüz yılı aşkın süredir, sınıfın yeterince güçlü olduğu ülkelerde bayram havasında kutlanıyor, işçiler 1 Mayıs’ta işe koşulmuyor.
Türkiye’de ise bugüne değin tatil şöyle dursun, 1 Mayıs anısına ve anlamına uygun şekilde kutlanamadı. Sermayedar sınıfın tüm etkinliklerine alabildiğine açık olan meydanlar emekçilerin bayramına kapalı tutuldu, işçilerin bayramı sermayedar sınıfın
resmi – gayri resmi örgütlerince korku ve dehşet günü haline getirildi. 1 Mayıs dendiğinde hâlâ akıllara 1977 yılında Taksim Meydanı’nda gerçekleştirilen katliam geliyor. O günden bugüne işçilerin 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlama istekleri terörle
karşılanıyor.
Emekçilerin bayramını terörize etme çabalarına bu yıl hakaret de eklendi. Başbakan Tayyip Erdoğan 1 Mayıs’ı anısına ve anlamına uygun şekilde kutlamak isteyen emekçileri provokatörlükle suçlarken, “Ayaklar baş olursa kıyamet kopar” dedi.
Oysa belediye başkanlığında dünyalığını edinene kadar o da ayak takımıydı, işçiydi, İETT’de emekçiydi. İşçilikten kurtuldu, kabuğundan çıkarak sınıf atladı, şimdi kabuğunu beğenmiyor, hakaret ediyor.
Son milletvekili seçiminde bir tek işçiyi aday göstermeyen Başbakan’dan başka türlüsü beklenemezdi. Çünkü düne kadar kendisini “memleketin zencisi” diye pazarlayan ve bir mankenin “çobanla benim oyum bir mi” sözünden alınmış gibi yapan
Başbakan ve yol arkadaşları, emekçileri ayak, kendilerini ise baş olarak görüyorlar.
Başbakan ve arkadaşları, sermayedar sınıfın devşirmeleri olarak kendilerini baş diye gördüklerinden parti yönetiminde ve milletvekili sıralarında ne çobana yer veriyorlar ne de işçiye. İşçiyi, emekçiyi, aydınları, sadece kendi iç tepişmelerinde
yedek kuvvete ihtiyaç duyduklarında anımsıyorlar, onda bile sonradan görmeliğin kabalığını çirkinliğini gizleyemiyorlar.
Biliyoruz ki, Başbakan “Ayaklar baş olursa kıyamet kopar” derken, sinirleri yıprandığından dili sürçmedi.
Biliyoruz ki, Başbakan “Ayaklar baş olursa kıyamet kopar” derken gaf yapmadı. Asıl, “1 Mayıs işçi bayramıdır, 1 Mayıs’ta işçiler çalışmayacak ve istedikleri yerde bayramlarını kutlayacaktır” deseydi, ait olduğu sınıf adına gaf yapmış olurdu.
Başbakan’ın 1 Mayıs konusundaki yaklaşımı ne sinirlilikten, ne Kasımpaşalılıktan, ne de demokrasi kültüründeki eksiklikten.
Başbakan, insanlar arası eşitsizliği, sınıfsal sömürü ve hiyerarşiyi kutsallıkla sarmalayıp meşrulaştıran dünya görüşünün emrettiğini tekrarladı…
Başbakan ait olduğu sınıfın korkusunu seslendirdi ve içindeki sınıf kinini açığa vurdu…
Başbakan, iktidara gelir gelmez iş güvencesini kuşa çevirirken sınıf kiniyle hareket etti.
Başbakan, halinden yakınan çiftçiyi “Hadi ananı al git buradan” diye azarlarken sınıf kiniyle hareket etti.
Başbakan, “Çiftçinin durumu ne olacak?” diye soran vatandaşı, “Yahu bu millet, yatıp kalkıp size mi çalışacak?” diyerek azarlarken sınıf kiniyle hareket etti.
Başbakan, “Askerlik yan gelip yatma yeri değildir” diyerek yoksulları kirli savaşta “şehit” olmaya gönderirken sınıf kiniyle hareket etti.
Başbakan, Sosyal Güvenlik Yasası ile işçilere emekliliği çok görürken, emekli aylıklarını azaltırken, kadın işçilerin sosyal haklarını budarken, çalışmayan ve evlenmemiş kız çocuklara anne veya babalarından kalan emekli aylıklarını ve sağlık sigortalarını kaldırırken, dul kadınların ölen eşlerinden alacakları aylığın oranını düşürürken, malullük aylığı için 10 yıl sigortalı olma koşulu dayatırken, başka işte çalışacak emeklinin aylığını keserken sınıf kiniyle hareket etti.
Başbakan basın emekçilerinin yıpranmaya karşı itibari hizmet süresini gasp ederken de sınıf kiniyle hareket etti.
Başbakan’ın emekçilere karşı işlediği günahlar sayılamayacak kadar çok. Şimdi de, 1 Mayıs’ı kutlamak isteyen işçilere açıkça hakaret ediyor.
Varsın Başbakan Türkiye’nin yükünü çeken emekçilere “ayak takımı” desin!
Emekçiler olarak bizim Başbakan gibi bir ‘baş’a ihtiyacımız yok.
Biz kıyametin kopmasını istiyoruz, koparacağız da.