“Burası sonuçta özel hastane.” Adana’da yanıklar içinde biri çocuk iki kişinin paraları olmadığı için yaşadıkları sağlık rezaletinin yer aldığı 16 Nisan 2008 tarihli gazete haberlerinin içine sıkıştı bu cümle. Bir sürü lafın arasına sıkışmış; ama üzerinden atlamamak gerek. Çünkü yanıklar içindeki iki insanın sağlık yardımı alamamalarını en iyi bu cümle özetliyor. Hastane yetkilisi tuhaf bir […]
“Burası sonuçta özel hastane.” Adana’da yanıklar içinde biri çocuk iki kişinin paraları olmadığı için yaşadıkları sağlık rezaletinin yer aldığı 16 Nisan 2008 tarihli gazete haberlerinin içine sıkıştı bu cümle. Bir sürü lafın arasına sıkışmış; ama üzerinden atlamamak gerek. Çünkü yanıklar içindeki iki insanın sağlık yardımı alamamalarını en iyi bu cümle özetliyor. Hastane yetkilisi tuhaf bir meşruiyet, anlamsız bir özgüvenle acı içinde kıvranan insanların yüzüne “para olmadan sağlık hizmeti olmaz” dedi bu cümlesiyle.
Laf, Adana’daki özel hastane yetkilisinin ağzından çıktı; ama IMF’ye rehin parmak makinelerinden, özel hastane sahiplerine, oradan basının neo-liberal piyasa tapıcılarına kadar pek çoğunun taşıdığı zihniyetin ortak paydası. Cümleyi azıcık kazıyınca altından “para olmadan bir şey olmaz, para kazanmayacaksak, kar elde etmeyeceksek, biz niye bu alana yatırım yapıyoruz, bize ne sizin çektiğiniz acıdan, biz kazancımıza bakarız” zihniyeti çıkıyor.
Bu cümle bugünden yarına ayna tutuyor: Çünkü; sağlığı, piyasanın, paranın emrine sevk etmek için cansiparane çalışan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın “dokundurtmam” dediği “temel parametrelerinden” biri bu cümlede saklı. 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası’nın yasalaşmasıyla kamu, sağlık hizmeti sunumundan yavaş yavaş çekilecek. Kamunun çekildiği bu alanda özel sektörün ağırlığı artacak. Yakın bir gelecekte sağlık sektörünün sunduğu her hizmet karşılığında para talep edilirken, daha sık duymaya başlayacağız; “Burası sonuçta özel hastane.”
Kamunun sunduğu sağlık hizmeti yerini özel sağlık sunucularına bırakmaya hazırlanırken piyasacılığın balonları bu cümle ile bir kez daha patladı; insan yok, kazanç var… Sağlık, kamusal bir hizmet olmaktan, bir yurttaş hakkı olarak görülmekten tamamen çıktığında hastanın adı, hastalığın adı, vakanın adı unutulacak tarife, ücretlendirme, fark konuşulacak.
“Burası sonuçta özel hastane.” Özel hastanecilerin medikalci değil tüccar olduklarının, ticaretin insana tercih edilmesinin en yalın itirafı. Kimse bu durumun bir istisna olduğunu söylemeye kalkmasın, çünkü istisnalar kuralları doğrular.
8 Yaşındaki İbrahim’in Adana’dan yankılanan feryadı sağlık sistemini kökten değiştiren mütedeyyin milletvekillerinin vicdanlarına bir uyarı olur mu? Hiç sanmıyorum. Onlar Başbakanın talimatıyla özel tıp kuruluşuna beş günlük kapatma cezasıyla duyarlılık gösterisi yapıp, milleti gözünü boyama peşindeler. Ötesi onları pek ilgilendirmiyor; nasıl olsa sağlık sistemine getirilen değişiklikler onları kapsamayacak. Halkın iyiliğine yaptıkları değişikliklerden kendilerini muaf tutmaları, yaptıkları işin ne tür sonuçlara yol açacağını bildiklerini gösteriyor; “Burası sonuçta özel hastane” cümlesi de taşıdıkları zihniyeti; sözkonusu olan paraysa insan hayatı teferruattır.