Bu günün bir işçi bayramı olması ve bu günde sekiz saatlik iş gününü talep etme düşüncesi ilk kez Avustralya’da doğdu. Avustralyalı işçiler, 1856’da, sekiz saatlik işgünü lehinde gösteriler yaparak, toplantılar ve eğlenceler düzenleyerek, hep birlikte bir günlük iş bırakmaya karar verdiler. Bu kutlamanın yapılacağı gün olarak da 21 Nisan tarihi saptandı. Avustralya örneğini 30 yıl […]
Bu günün bir işçi bayramı olması ve bu günde sekiz saatlik iş gününü talep etme düşüncesi ilk kez Avustralya’da doğdu. Avustralyalı işçiler, 1856’da, sekiz saatlik işgünü lehinde gösteriler yaparak, toplantılar ve eğlenceler düzenleyerek, hep birlikte bir günlük iş bırakmaya karar verdiler. Bu kutlamanın yapılacağı gün olarak da 21 Nisan tarihi saptandı.
Avustralya örneğini 30 yıl sonra Amerikalılar takip ettiler. ABD ve Kanada’da sendikalar ve diğer örgütlerin yükselttiği mücadele sonucu 1886’da yaklaşık 350 bin işçi 8 saatlik işgünü talebi ile greve çıktı. Tarih işçi sınıfının böylesine örgütlü ve kararlı tepkisine ilk kez tanık oluyordu. Tüm ülkede yaşam durdu. İşçiler üretimden gelen güçlerini kullanıyordu. Bu gelişmeleri hazmedemeyen hükümet ve işverenler Chicago’da greve çıkan 40 bin işçinin eylemini bastırmak için, saldırılar düzenlendi. Grevi kırmak için sokak çeteleriyle anlaştı. Sokak çeteleri bir taraftan işçilere saldırıyor, bir taraftan da grev kırıcılığı yapıyordu. Olayların büyümesi üzerine baskılar yoğunlaştı. Olaylara neden oldukları gerekçesiyle 8 işçi hakkında idam istemiyle dava açıldı. Ve 1 Mayıs 1986 günü 8 saatlik iş günü mücadelesinde önderlik eden dört işçi lideri Albert PERSONS, Adolph FISCHER, George ENGEL ve August SPIES’a idam cezası verdiler. Albert PERSONS isimli işçi kendisine, özür dileme şartıyla affedileceğinin söylenmesi üzerine, mahkeme heyetinin karşısında tarihe geçecek şu sözlerini söyledi: “Bütün dünya benim suçsuz olduğumu biliyor. Eğer asılırsam cani olduğum için değil, emekçi olduğum için asılacağım.”
Bu sırada Avrupa’daki işçi hareketi de güçlenmekteydi. 2. Enternasyonalin 1889’da Paris’te değişik ülkelerden 400 delegenin katılımı ile düzenlediği Uluslararası İşçiler Kongresi’nde Amerikan işçilerinin Mücadelesini desteklemek amacı ile l Mayıs 1890’da 8 saatlik işgünü talebi ile greve çıkılmasına ve bu günün bir proletarya günü olarak kutlanmasına karar verildi.
Albert PERSONS‘un mahkemede söylediği “Eğer asılırsam cani olduğum için değil, emekçi olduğum için asılacağım” sözleri aradan 122 yıl geçtikten sonra da geçerliliğini koruyor. Eğer 1 Mayıs’ta Emekçiler TAKSİM Meydanı’na giremeyeceklerse. “Taksim alanının Toplantı ve Gösteri alanı olmadığı için değil emekçi oldukları için giremeyeceklerdir”
Şimdi birilerinin bu valiye suç işlediğini hatırlatması gerekmektedir. Vali en üst derecede Mülki Amir olarak elinde 1 Mayıs’ta Taksim’de PROVAKOSYON yapılacağı yönünde istihbarat bilgileri olabilir. Bu durumda Sayın Valinin yapması gereken “1 Mayıs gösterisini engellemek değil” elindeki bilgiler ışığında bu PROVAKASYONU engelleyecek tedbirler almak olmalıdır. Aksi takdirde Vali elinde bilgiler olmasına rağmen bu PROVAKASYONU engellemediği /engelleyemediği için suç işlemiş olur.
Sendikaların bu konuda valiyi uyarmaları, gerekirse yaşanacak olayların sorumlusu olacağı konusunda şimdiden hakkında suç duyurusunda bulunmaları gerekir.
Tüm Emekçilerin 1 Mayıs Dayanışma Gününü Kutluyorum.
İbrahim ERDOĞAN
Eğitim Sen Cumhuriyet Üniversitesi Baştemsilcisi
Sivas Eski Şube Başkanı