17 Mart Pazartesi günü saat 16.30 sularında Hürriyet’in internet sayfasını -acaba yine ne oldu diye biraz da korkarak- açıyoruz. Genel durum ve manzara şöyle: Sürmanşetlerden başlayalım. AKP’ye yakınlığıyla bilinen sendikalardan Memur-Sen’e bağlı Eğitim Bir-Sen’in İstiklal Marşı’nın kabulü ile ilgili düzenlediği gecede ilahi krizi yaşanmış. Saygı duruşu çağrısının yapılmasının ardından, arkadan ilahi sesleri geliyor, yaşanan kısa […]
17 Mart Pazartesi günü saat 16.30 sularında Hürriyet’in internet sayfasını -acaba yine ne oldu diye biraz da korkarak- açıyoruz. Genel durum ve manzara şöyle: Sürmanşetlerden başlayalım. AKP’ye yakınlığıyla bilinen sendikalardan Memur-Sen’e bağlı Eğitim Bir-Sen’in İstiklal Marşı’nın kabulü ile ilgili düzenlediği gecede ilahi krizi yaşanmış. Saygı duruşu çağrısının yapılmasının ardından, arkadan ilahi sesleri geliyor, yaşanan kısa şaşkınlığı ardından duruma hemen el koyuluyor ve İstiklal Marşı başlatılıyor.
Sürmanşetteki ikinci yazıda, “Erken genel seçim şoku” başlığı altında Fatih Çekirge, Erdoğan’ın “…iktidar mücadelesini nihayetinde, vesayet siyasetini savunanlar değil, milletten güç alanlar kazanacaktır. 367 tertibi boşa çıkmadı mı? El mi yaman bey mi yaman göreceğiz” sözlerine işaret ederek, erken seçim olasılıklarına ilişkin analizler yapıyor.
Diğer haber “son dakika” koduyla geçilirken, Yargıtay başkanının eleştiri sınırlarına ilişkin açıklamasını oluşturuyor. Hasan Gerçeker, tüm birey ve kurumların yasalara uygun davranmak ve saygı kurallarının dışına çıkmamak koşuluyla eleştiri yapabileceklerine dikkat çekerek, “eleştirinin sınırları zorlanmaması gerektiği” uyarısında bulunuyor.
Rahatlama değil, korku…
Hemen aşağısında 5 adet “flaş” eşliğinde Başbakanın partisinin basına kapalı yapılan grup toplantısında kapatma davasıyla ilgili konuşmalarına yer veriliyor. Erdoğan’ın basın önünde olmayan ilk değerlendirmelerinin satırbaşlarının özetle şöyle olduğu aktarılıyor: “Bunlar bizim tarlamızı daha da bereketlendiriyor. Oyumuz artacak”, “Siz işinizi yapmaya devam edin, en büyük hedefimiz yerel seçimler olsun, bir nefer gibi çalışın”, “Açıklama yapmayın, sabırlı olun. Haklı pozisyonumuzdan zemin kaybetmeyelim”, “Korkacak bir şey yok hukukçu arkadaşlarla konuyu en ince detayına kadar çalışıyoruz”, “Ergenekon’u da çökerttik bundan rahatsız mı oldunuz?” Parti içerisine ve dışarısına mesajlar veren Erdoğan anlaşılan o ki yükleniyor; basın karşısında konuştuğunda saldırganlaşmıştı. Bu bir rahatlamaya değil, korkuya işarettir. Çokça ifade edilen mazlum edebiyatı ise hiç değildir.
Dikkat edilmesi gereken başlık: ekonomi
Geliyoruz ana manşetlere… İlk sırada ekonomi var: Ters dönmüş bir boğa ve bir matador fotoğrafı ile birlikte, başlıkta “Borsa tepetaklak, Son yılların en büyük düşüşü yaşandı” deniliyor. Piyasaların ülke içi ve dışından kaynaklı olarak “kötü bir gün” yaşadığı belirtilirken, borsa tarafında çok sert satışların olduğu, doların kritik seviyesini gördüğü kaydediliyor. Bir düzeltme, aynı anlama gelmek üzere kriz zaten bekleniyor. Bu noktada habere yorum yazan bir okuyucuya kulak vermek yeterli oluyor: “Yalan rüzgarı dizisi bitti. Gerçeklerle baş başa kaldık. Satacak bir şeyimiz de kalmadı. Borsa da zaten yabancılarındı.”
Ergenekon göndermesi
Ana manşetlerde ikinci haber olarak Ertuğrul Günay’ın davaya ilişkin yorumları, “Kapatma Davası Ergenekon Yönlendirmesi” başlığıyla ve “şok açıklama” eşliğinde duyuruluyor. Günay, davanın zamanlamasına dikkat çekerek “Kastım Ergenekon soruşturmasıdır. Olaylar öyle gelişti ve geliştirildi ki, sayın Başsavcı dava açmaya zorlandı belki” diyor.
Bir diğer haber ise Konya Selçuk Üniversitesi’ne giren kara çarşaflı bir öğrenciye ilişkin. Haber türbana ilişkin çene tartışmalarının anlamsızlığını da bir kez daha kanıtlıyor.
“Günün sıcak gelişmeleri” başlığı altında ise “Kulislerde bu senaryolar konuşuluyor” başlıklı haber yine “Flaş” koduyla servis ediliyor. Haber içerisinde kapatma davası ekseninde önümüzde dönem siyasete ilişkin kimi kestirimlere yer veriliyor. Buna göre olasılıklar şöyle sıralanıyor: “1) Anayasa Mahkemesi kapatma kararı verir, 2) Kapatma kararı yerine bazı isimlere siyasi yasak ve AKP’nin mal varlığına el konulması, 3) Mahkemenin ‘nitelikli çoğunluk’ yani 7 oyu bulamaması, 4) Kapatmaya ret.” Ardından buradan hareketle kimi olası gelişmelerle haber devam ediyor.
Aynı üst başlık altında davayla ilgili olarak Ankara Barosu Başkanı’nın, kapatma davasını doğru bulmadıkları, bu durumun siyasi, ekonomik ve demokratik yönden kaygı verici sonuçlar doğuracağı endişesi içinde oldukları açıklamasına yer veriliyor. Diğerlerinin aksine bir “son dakika”, “şok” ya da “flaş” kodu bulunmuyor.
Bunlar sadece ülkeye ilişkin olanların bir kısmı, muhtemelen de en çok okunan haberler. Dünyaya ilişkin “flaş” ya da “şok” ifadeleri ile okuyucuya sunulan haberlere değinmiyoruz.
Korku ve kaygılar arasında yol çizmek…
Türkiye’nin en çok okunan haber sayfalarından birisine başta da söylediğimiz gibi “çekinerek-korka korka” giriyorsunuz ve ardı arkası kesilmeyen “şok dalgaları ve flaş patlamaları” eşliğinde, ekonomik kriz senaryoları düşünceleriyle “ya işsiz kalırsam” korkusu, -zaten işsizseniz- “nasıl iş bulacağım” kaygısı ile ne olup bittiğini anlamaya, gidişatın ne yöne doğru geliştiğini kavramaya, taşları yerli yerine oturtmaya çalışıyorsunuz.
Türkiye’nin özetle bir gününü anlatan bu tablo bir emekçi için hayli kafa karıştırıcı. Gerçekten de ülkemizde siyaset özellikle son bir senelik zaman diliminde ciddi iniş ve çıkışlara sahne oldu: Hrant Dink’in öldürülmesi, Cumhurbaşkanlığı tartışmaları, Cumhuriyet Mitingleri, Kürt sorunu- sınır ötesi operasyon, ABD ile ilişkiler-Washington mutabakatı, türban gündemi, Ergenekon operasyonu, sosyal güvenlik-kıdem tazminatı ve son olarak AKP’ye açılan kapatma davası… Fazlası var, eksiği yok…
Tüm başlıkları kesen odak: AKP
Öyleyse tüm bunlara bakarak söyleyebiliriz ki, önümüzdeki süreçte Türkiye’de siyaset alanı çalkantıların süreceğine ve hatta ekonomik düzlemle de birleşebilecek bir krizin yaşanabileceğine işaret ediyor. Böylelikle AKP ile mücadelenin yaşamsallığı kendisini bir kez daha kanıtlıyor; çünkü ülkede gündeme ilişkin tüm başlıklar, bir şekilde -aslında çok geç kalınan- AKP merkezli bir mücadeleye bağlanabilme özelliği taşıyor.
Dolayısıyla en çok okunan bir internet sayfasında “şok”, “flaş” ve “son dakika” kodlarıyla duyurulan haberler eşliğinde Türkiye’de yaşananların ortasında bir emekçinin ve giderek tüm toplumun yaşadığı kafa karışıklığının giderilmesi, ancak tüm okların AKP’ye ve emperyalizme yöneldiği siyasal bir pratik ile olanaklı hale geliyor. Solun kafa karışıklığını dağıtma ve aklı temsil etme işlevi ise kullanılmayı bekliyor.