Size açık mektup yazmak hiç aklıma gelmemişti. Cuma günü gözaltına alındığınızda tutuklanacağınızı düşünmüştüm. Bu yüzden size, cezaevine, büyük bir olasılıkla Bayrampaşa Cezaevi’ne atacağım iadeli taahhütlü bir mektup kaleme almayı düşünüyordum fakat bu satırları yazdığım sırada şartlı olarak tahliye olduğunuzu öğrendim. Sizin adınıza oldukça çok sevindim. Bayrampaşa rutubetli, soğuk bir yerdir, malum cezaevi ve sadece sizin […]
Size açık mektup yazmak hiç aklıma gelmemişti. Cuma günü gözaltına alındığınızda tutuklanacağınızı düşünmüştüm. Bu yüzden size, cezaevine, büyük bir olasılıkla Bayrampaşa Cezaevi’ne atacağım iadeli taahhütlü bir mektup kaleme almayı düşünüyordum fakat bu satırları yazdığım sırada şartlı olarak tahliye olduğunuzu öğrendim. Sizin adınıza oldukça çok sevindim. Bayrampaşa rutubetli, soğuk bir yerdir, malum cezaevi ve sadece sizin yaşınızda bir insan için değil, hiçbir insan orada bir gün kalmamalı. Bunun yanında insan içerideyken, kalbinin üzerinde bir ağırlık hisseder. Bu, insanı hasta eder, soğuktan ve rutubetten daha illettir.
Genellikle mektuplarda insan kendini tanıtır, bunu da ilk paragrafta yapar; bu kibarlık gereğidir. Ben kendimi tamamıyla tanıtmayacağım. Kibar olmadığımı ya da çekindiğimi falan sanmayın; zira bu mektubun kimin tarafından kaleme alındığının bir önemi yok. Rektör olduğunuz dönemde bir öğrencinizdim, hışmınıza uğrayan binlerce öğrencinizden biri.
Hakkınızdaki suçlamanın “yasalara saygılı, demokrasi hayranı kişilere yakıştırılamaz bir suçlama” olduğunu söylemişsiniz. Üzerinize atılan suçlamaların neler olduğunu bilmiyorum. Açıkçası bilmek de istemiyorum, amacım da suçlamaların haklı ya da haksız olduğunu tartışmak değil. Ben ne savcıyım, ne hakim ne de muktedir.
Sonra üzerinizdeki suçlamalarla ilgili olarak “aslında hepinizin takdir edeceği nedenlerle yapılmıştır” demişsiniz ve emniyet güçlerine gösterdikleri misafirperverlik için teşekkür etmişsiniz.
Binlerce öğrencinizden arasından belki yüzlercesi, bu mağdurluk kokan açıklamalarınızı garip duygularla okudu. Bu öğrenciler ki aralarında ben de varım. Bu öğrenciler sizin İÜ rektörü oluğunuz zaman mağdurluk duygusunu çok defa tecrübe ettiler, o yüzden çok iyi bilirler.
İstatistiksel verilerle canınızı sıkacak değilim. Zaten siz yüzlerce öğrencinize soruşturma açarak, onları okuldan kovarak, uzaklaştırarak öğrencilerinizin hayatlarını ansızın değiştirdiğinizi biliyorsunuzdur. Açtığınız soruşturmaların sebepleri oldukça komik oluyordu. Yanlış hatırlamıyorsam solcular arasında görülmek, gitar çalmak gibi nedenlerden okuldan uzaklaştırılmıştık aylarca, yıllarca. Aslında sizin de takdir edeceğiniz nedenlerle yüzlerce öğrencinizi üniversite kapısının dışına atıvermiştiniz bir tek imzanızla.
Demokrasi hayranı olan siz bir çok defa, üniversitelerde daha çok demokrasi isteyen, bunun için protesto gösterisi yapan öğrencileriniz için teşekkür ettiğiniz emniyet güçlerini çağırarak öğrencilerinizi ya hastanelerin acil servislerine yada pek de misafirce karşılanmadığı emniyet müdürlüklerine gönderdiniz. Hafızamızı zorlarsak, ya da biraz gazete arşivi karıştırırsak hemen onlarca örnek bulabileceğiz. Mesela 7 Mayıs 2004 günü çok sevdiğiniz AKP’nin üniversite tasarılarına ve YÖK’e karşı sadece demokratik üniversite için okulu terk etmeme eylemi yapan yüzlerce öğrencinizi kapı dışarı etmek için, üniversiteye polislerden oluşan küçük bir ordu çağırmaktan çekinmediniz. Çağırdığınız ordu, onlarca öğrencinizin ağır yaralanmasına, bazılarının 6-7 ay sakat kalmasına neden oldu. Üniversite binasına verilen zarardan hiç bahsetmiyorum.
Sizin gibi hayatlarımızı değiştirebilen bir muktedirin, emniyet müdürlüğünden çıkarken sahip olduğu solgun yüz bende ve sanıyorum daha birçok öğrencinizde karışık duygulara neden oldu. Bu solgun yüzü iyi tanıyorduk. Böyle solgun yüzlere çokça zaman sahip olmuştuk, çoğu zaman solgun yüzler sizin eserinizdi.
Umarım yüzünüzden o solgunluğu ve yorgunluğu en kısa zamanda atarsınız. Eminim benim gibi birçok öğrenciniz bu temenniye sahiptir. Bize gerçekten arzulanan bir şeyi sadece kendin için değil, herkes için istenmesi gerektiğini çok iyi öğretiniz. Kendine demokratlığınız, kendinize adalet istemeniz bizi o kadar tiksindirmiş ki, “kendine demokratlık” ve “kendine adaletçilikten” nefret eder olduk. Bu yüzden bu hayatta sizle hiçbir ortak duygu beslemesem bile sizin için de adalet, demokrasi ve sağlıklılığı bütün samimiyetimle diliyorum.
Eski bir İÜ’lü
doa06360636@hotmail.com