Ulaştırma Bakanı Yıldırım ve devlet kurumlarını “Babalar gibi” satan Maliye Bakanı Unakıtan’dan yanıt bekliyorum Türk Telekom grevi artık geride kaldı. Grevin bittiği gün, 220 bin telefon ve 14 bin 500 ADSL abonesi, hatlarının onarılmasını bekler durumdaydı. 220 bin abone, sabit telefonlarını kullanamadıkları süre içinde cep telefonlarına yüklenmek zorunda kaldıkları için, maddi açıdan mağdur oldular. Aralarında […]
Ulaştırma Bakanı Yıldırım ve devlet kurumlarını “Babalar gibi” satan Maliye Bakanı Unakıtan’dan yanıt bekliyorum
Türk Telekom grevi artık geride kaldı. Grevin bittiği gün, 220 bin telefon ve 14 bin 500 ADSL abonesi, hatlarının onarılmasını bekler durumdaydı. 220 bin abone, sabit telefonlarını kullanamadıkları süre içinde cep telefonlarına yüklenmek zorunda kaldıkları için, maddi açıdan mağdur oldular. Aralarında yeni işyeri açacakların da bulunduğu yeni tahsis bekleyen binlerce kişi içinse katmerli mağduriyet söz konusu.
Greve çıkmak, çalışanın en doğal hakkı; dolayısıyla bu haklarını kullanan Türk Telekom çalışanlarına destek olmaktan başka söyleyecek sözümüz olamazdı. Buna karşılık 45 günlük grev süresince gerek Türk Telekom’un, gerekse hükümetin konuya duyarsız kalışları hayli düşündürücü.
Telekom, özel tekel
Türk Telekom yöneticilerinin duyarsızlığı anlaşılabilir: Sabit telefon hizmeti verecek alternatif bir kurum, başka bir operatör olmadığı için tekel durumundalar. Dolayısıyla müşteri kaybetmek gibi bir dertleri yok; abonelerini memnun etmek, ihtiyaçlarına anında yanıt vermeleri de gerekmiyor!
Ama AKP hükümeti için durum farklı tabii; çünkü vatandaşları için çözüm üretmek, hükümetin görevidir. Madem ki Türk Telekom’u özelleştiren AKP hükümetidir; bu özelleştirme ile bir devlet tekelini özel tekele dönüştürmenin sorumluluğu da AKP hükümetine aittir. Demek ki Telekom özelleştirilirken hükümet, bu hizmetin kullanıcılarının mağduriyetini önleyecek çerçeveyi dikkate almamıştır.
Gerek Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın gerekse devlet kurumlarını “Babalar gibi satarız” diye övünen Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın, 45 günlük grev sürecinden nasıl bir ders çıkardıklarını ve benzeri mağduriyetlerin yaşanmaması için geleceğe dönük ne gibi hazırlıklarının olduğunu öğrenmek, hepimizin hakkı. Bizler kendilerinden “Babalar gibi” çözüm bekliyoruz. Ve mağduriyetlerin sadece maddiyatla sınırlı kalmadığının altını, somut bir örnekle çizmek istiyoruz:
Yaşlıların mağduriyeti
80 yaşın üzerinde, evinde tek başına yaşayan ve 2 tane Türk Telekom sabit hattı olup 2’si de 3 haftadır arızalı olduğu için dünyayla bağlantısını apartmanın kapıcısıyla ve kapıcının telefonundan sağlamaya çalışan yaşlı bir kadını düşünün.
Onun ve uzaklarda yaşayan çocuklarının üzerinde yaratılan psikolojik baskının maddi karşılığı yok. Üstüne üstlük hiç kullanmayacağı bilindiği halde bu süre içinde alınan cep telefonu da cabası.
Neyse ki bu sıkıntılı süreç içinde hastaneye gidilmesini gerektiren bir durum yaşanmamış; ama bunun karşılığı da neredeyse her saat başı evinde yapılan kontroller olmuş.
Emin olun onun gibi yüzlerce yaşlı insan örneği vardır bu sıkıntıları yaşayan, ama derdine derman olacak bir makam bulamayan.
Yukarıdaki satırların yazarı Pervin Yanıkkaya Aydemir, devletin bize vermesi gereken temel hizmetler için ödediğimiz vergileri bizim için kullanmayıp özelleştirme yoluna gittiğini ve en temel haklarımızdan biri olan iletişim hakkımızı elimizden aldığını düşünüyor.
Sayın bakanlarımız acaba ne düşünüyor?
mtamer@milliyet.com.tr