İktisatçı Mustafa Sönmez’in yaptığı “Doğu-Güneydağu’da Yoksullaşma ve Çözüm:Barış” başlıklı araştırmada bölgenin göç,işsizlik, yoksullaşma, yatırım, kamu harcamaları ve yerel yönetim ekonomileri ele alınırken, bölge ekonomisinin AKP iktidarında daha da geriye gittiği savunuldu. 2006 Merkezi bütçesinden Doğu ve G.Doğu illerine yapılan harcamaların yüzde 18’inin “kamu düzeni ve güvenlik”, yüzde 11 oranında “savunma”olmak üzere yüzde 29’unun “asker-polis harcaması” […]
İktisatçı Mustafa Sönmez’in yaptığı “Doğu-Güneydağu’da Yoksullaşma ve Çözüm:Barış” başlıklı araştırmada bölgenin göç,işsizlik, yoksullaşma, yatırım, kamu harcamaları ve yerel yönetim ekonomileri ele alınırken, bölge ekonomisinin AKP iktidarında daha da geriye gittiği savunuldu.
2006 Merkezi bütçesinden Doğu ve G.Doğu illerine yapılan harcamaların yüzde 18’inin “kamu düzeni ve güvenlik”, yüzde 11 oranında “savunma”olmak üzere yüzde 29’unun “asker-polis harcaması” olduğuna dikkat çekilen araştırmada bu oranın Türkiye geneli için yüzde 13 olduğu hatırlatıldı.
21 ilden oluşan bölgenin 2002-2006 dönemindeki yatırımlardan yüzde 4,5 pay alındığının, tarımdan kent merkezlerine büyük göçler yaşandığının vurgulandığı araştırmada bazı bulgular şöyle:
•Türkiye’nin 21 ilini kapsayan Doğu ve Güneydoğu illerinde yaşayan tahmini 12,5 milyon nüfusun işsizlik ve yoksulluk sorunlarına, özellikle bölgenin birçok ilinde süren “düşük yoğunluklu savaş” diye tarif edilen çatışmalar ve bölgeye dönük “asker-polis harcamaları”nın öncelik taşıması çözüm üretmiyor. AKP iktidarı döneminde de Türkiye bütçesinden bu 21 ile aktarılmış görünen kaynaklar, sivil nüfusun iş ve aş beklentilerinden çok, bölgede asker-polis harcamalarında kullanılmış, Türkiye’nin, çoğunluğu alt ve orta sınıflardan oluşan vergi mükelleflerinin vergilerinin de verimsiz kullanılmasına yol açmıştır.
•Bölge, sürekli göçvermekle beraber doğurganlığın yüksek seyri, bölge nüfusunun Türkiye oranında azalmayı önlüyor. . 2000’de yüzde 17 olan Bölge nüfusunun, göçlere rağmen 2010’da yine yüzde 17’yi bulacağı tahmin ediliyor.
•1990-2000 döneminde, 567 bin dolayında göç almasına karşılık 993 bine yakın göç veren 21 ilin, sonuçta net göçü 10 yılda 426 bini geçmiştir. Net göç hızının yüksekliğinde Doğu’da Ardahan,Kars ve Ağrı’nın,Güneydoğu’da ise Siirt,Adıyaman ve Mardin’in öne çıktığı görülmektedir.
YOKSULLAŞMA ARTIYOR..
•Göçler, hem yoksulluğun, can güvenliğinin eksikliğinin sonucu olarak yaşanmakta, hem de bölgeye insan ve sermaye/servet kaybı yaşatarak bölgenin daha da yoksullaşmasına yol açmaktadır.
•En sonuncusu 2001’de ölçülen kişi başına gelirde, 21 Doğu ve Güneydoğu ilinin hiç birinin, ortalama Türkiye kişi başına gelirine ulaşamadığı anlaşılmaktadır. 2001’de, 2146 dolar olan 2001 Türkiye ortalama kişi başına geliri, en yoksul Ağrı’nın 568 dolarlık kişi başına gelirinin yüzde 277 üstüne çıkarken, en yakın Elazığ’ınkinin (1704 dolar) bile yüzde 26 üstünde gerçekleşmiştir.
•Devlet Planlama Teşkilatı’nın geliştirdiği ve 2003 yılında yayımladığı illerin sosyoekonomik gelişmişlik sıralamasında bölgenin 21 ilinden 17’sinin, Türkiye’nin 81 ilinin en alt 20’lik diliminde yer aldığı anlaşılmaktadır.
•Yeşil kartlı nüfus istatistikleri, AKP iktidarı döneminde nüfustaki yoksullaşmanın artmasının önemli bir göstergesi sayılmalıdır. 2007 yılı yeşil kartlı nüfus istatistikleri, yeşil kart kullanan nüfusu 8 milyon 633 bin dolayında belirlerken, bunların yüzde 41’inin , Doğu ve Güneydoğu’daki 21 ilde yaşadığı görülmektedir. Türkiye genelinde yeşil kartlı yoksul nüfus , toplam nüfusun yüzde 12’sine yaklaşırken bu oran 21 Doğu-güneydoğu ilinde yüzde 30’a yaklaşmaktadır. Yeşil kartlılık oranı Van’da yüzde 47’ye ulaşırken, Batman’da yüzde 43’e yaklaşmış görünmektedir.
•2005’te Türkiye genelinde her 1000 kişiye 80 otomobil düşüyor görünmesine karşılık bu oranın 21 Doğu ve Güneydoğu ilinde 20’ye indiği görülmektedir. Her 1000 kişiye düşen özel oto sayısı Hakkari’de 7, Muş’ta 9, Şırnak’ta 10, Bitlis ve Bingöl’de 11 olarak belirlenirken Malatya’da bile 41 ile Türkiye ortalamasının ancak yarısına ulaşabilmektedir.
•Bölge yoksulluğunu pekiştiren bir gerçek de enflasyon oranının Türkiye genelinin üstünde seyridir. Örneğin Ağustos 2006-Ağustos 2007 döneminde yıllık tüketici enflasyonu Türkiye genelinde yüzde 7,4 olarak ölçülürken, Doğu ve Güneydoğu’nun bütün alt bölgelerinde bu oranın üstüne çıkmış, Erzurum alt bölgesinde 9,6’yı, Ağrı alt bölgesinde yüzde 9’u, Şanlıurfa-D.Bakır altbölgesinde yüzde 8,5’u bulmuştur.
İŞSİZLİK EN BÜYÜK SORUN
•Bölgede, 15-64 yaş grubundaki nüfusun, onca yoksulluğa rağmen “işgücüne katılma oranının” yüzde 41 dolayında ölçülmesi dikkat çekicidir. Bu, bölgenin işsiz sayısının eksik ölçülmesi sorununa da zemin hazırlamaktadır. İşgücüne katılma oranının Şanlıurfa-Diyarbakır, MardinBatman,Şırnak bölgelerinde yüzde 30’lara varan düşüklükte ifadesi, bu illerde işsizliğin görünenin çok üstünde olduğuna işaret etmektedir. Bu itirazları saklı tutarak, görünen verilerden bölgenin işsizlik oranları ile ilgili şunlar söylenebilir: Bölgenin tümünde genel işsizlik oranı 2006’da yüzde 10,1 olarak belirlenmiş ve yüzde 9,9 olan Türkiye ortalamasının üstünde çıkmıştır. 2006’da “resmi işsiz” olarak saptanan bölge işgücünün sayısı da 278 bindir.
•Tarım kesiminin işsizliği saklayıcı özelliği dikkate alınarak, tarım dışında işgücünün ne kadarının istihdam edildiği, ne kadar işsizlik oranı olduğu araştırıldığında, 2006’da Türkiye genelinde yüzde 12,6 olarak saptanan “tarım-dışı işsizlik”in Doğu ve Güneydoğu’nun 21 ilinde yüzde 14,5 olarak Türkiye genelinin 2 puan daha üstünde olduğu görülmektedir.
•Tarım dışı işsizliğin Doğu’nun bazı bölgelerinde çok yüksek boyutlarda seyrettiği de dikkat çekmektedir. Örneğin, 2006’da yüzde 12,6 olarak ölçülen Türkiye ortalama tarım dışı işsizlik oranı, Malatya-Elazğ,Bingöl-Tunceli alt bölgesinde 2005’te yüzde 27’yi aşmış, 2006’da yüzde 22’ye yaklaşmıştır. GAP yatırım projelerine rağmen tarım dışı işsizlik Diyarbakır-Şanlıurfa alt bölgesinde 2005’te yüzde 15’e yaklaşırken 2006’da yüzde 12 olarak ölçülmüştür. Mardin-Batman-Şırnak-Siirt alt bölgesinde tarım dışı işsizlik yüzde 18’in, Van alt bölgesinde yüzde 15’in üstüne çıkmıştır.
•2002-2006 döneminde Doğu ve Güneydoğu’ya yapılan yatırımların, Türkiye toplamındaki payının yüzde 4.44 olduğu görülmektedir. Aynı dönemde yatırımlardan İstanbul tek başına yüzde 25 dolayında pay almıştır. İstanbul’un çevresindeki Kocaeli, Bursa, Tekirdağ gibi iller, yine teşvikli yatırımların toplandığı iller olmuşlardır. Öyle ki, 21 ilin toplam teşvikli yatırımları, aynı dönemde Bursa’nın tek başına aldığı yatırımların altında kalmıştır.
•Yatırımların sektörel dağılımına bakıldığında yüzde 18 ile enerji yatırımlarının ilk sırayı aldığı, onu yüzde 17 ile tekstil sektörünün ve yüzde 15 ile sağlık sektörünün izlediği görülmektedir. Altyapı ve çimento sektörlerine yapılan yatırımlar da kentleşme hızı artan Doğu’daki kent-konut yatırımları ile ilgilidir.
MEVDUAT DÜŞÜK, KREDİ KULLANILAMIYOR..
•Kişi başına gelirde Türkiye’nin en alt sıralarında yer alan Doğu ve Güneydoğu illerinde tasarruflar çok yetersiz, kredi kullanımı da çok düşük. 2005 sonu itibariyle 3207 YTL olan Türkiye kişi başına mevduat ortalaması, Doğu-G.Doğu illerinde çok alt düzeylerde. En alt sıradaki Ağrı’da kişi başına mevduat 193 YTL’ye kadar düşerken Diyarbakır’da bile ancak 429 YTL.
•Bölgede, bankalardan kullanılan kredi de çok düşük. Kişi başına kredi kullanımı 2005 itibariyle, Türkiye ortalaması 175
2 YTL’yi bulurken ,en alt sıradaki Ağrı’da 145 YTL olarak gerçekleşmiş. Kredi kullanımı, daha çok tüketici kredisi olarak gerkçekleştirilirken ticari kredi kullanımı çok sınırlı. Bankalar, ticari krediler için çok yüksek teminatlar istiyor, faizler, kullanımı caydırıcı boyutlarda.
KAMU YATIRIMLARI GAP PROJELERİNDE, GERÇEKLEŞME GECİKİYOR..
•Doğu ve Güneydoğu’ya yapılan kamu yatırımlarının 2006 sonu itibariyle toplamı (stoku), Türkiye toplam kamu yatırımlarının yüzde 15,2’sine ulaşmaktadır. Payın göreceli olarak kabarık görünmesi GAP yatırımları ile ilgilidir. Nitekim 21 ilin toplamı 34 milyar YTL’yi bulan kamu yatırımlarında Şanlıurfa, Diyarbakır ve Mardin ilk 3 sırayı almakta, sulama ve enerji yatırımlarından oluşan GAP projeleri kapsamındaki bu 3 ilin, Bölgenin toplam kamu yatırımlarındaki payı yüzde 53’e yaklaşmaktadır.
•Toplam kamu yatırımlarından yüzde 15’in üstünde pay almakla beraber, Doğu-Güneydoğu kamu yatırımları,Şanliurfa projeleri dışında yavaş ilerlemektedir ve gerçekleşme oranı yüzde 50’yi henüz bulmamıştır. Yatırımların tamamlanması için acil ödenek beklentileri sürmektedir.
BÜTÇEDEN AKTARILMIŞ GÖRÜNEN KAYNAKLAR, “SAVUNMA-GÜVENLİK” ALANINA..
•İlk bakışta Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin 21 ilinin merkezi bütçe ile ilişkisi, Bölgenin gelir katkısının bütçe harcamalarından çok geride kaldığı ve kaynak transferi gerçekleştiği biçimindedir.
•2006’da 21 Doğu-Güneydoğu ili bütçe gelirlerine yüzde 3,3 oranında katkıda bulunurken bütçe harcamalarından yüzde 19 pay almıştır. Mutlak sayılarla, 2006’da Bölge 5,8 milyar YTL’lik katkıya karşılık 30,1milyar YTL’lik harcamadan yararlanmış, dolayısıyla bütçeden 24,3 milyar YTL’lik kaynak aktarılmıştır.
•2006’da toplam Türkiye bütçesinden “savunma ve güvenlik” fonksiyonları için yapılan harcamalar, 2006 tahmini Türkiye nüfusuna oranlandığında, kişi başına 299 YTL’lik harcama yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu harcama, Doğu ve G.Doğu illeri için bakıldığında 21 ilin ortalaması 439 YTL’ye ulaşmıştır. Bu da , Türkiye ortalamasının yüzde 44 üstünde bir harcamadır.
•Harcamalar, bazı illerde Türkiye ortalamasının altına düşerken bazı illerde çok yukarılara çıkmaktadır. Türkiye ortalamasının altında asker-polis harcaması yapılan iller Urfa, Adıyaman, Muş,Van, Batman, Mardin, Bitlis ,Ağrı, Malatya ve Elazığ olarak belirirken; diğer 11 ildeki kişi başına harcamaların daha yüksek gerçekleştiği, örneğin Tunceli’de Türkiye ortalamasının 6 katına yaklaştığı, Hakkari’de genel ortalamanın yüzde 142 üstünde olduğu anlaşılmaktadır.
•”Asker-polis harcamaları” diye de adlandırılabilecek savunma ve güvenlik harcamaları bazı illerde daha da yüksektir. Örneğin bu oran Tunceli’de yüzde 64’ü bulmaktadır.
•Diyarbakır’a 2006’da yapılan bütçe harcamalarında “asker-polis” harcamalarının payının yüzde 30’u bulduğu anlaşılmaktadır.
•Hakkari’de ise 2006’da yapılan bütçe harcamalarının yüzde 43’ünün “asker-polis harcamaları”na yapıldığı anlaşılmaktadır.
DÜŞÜK BÜTÇELERLE YEREL YÖNETİM HİZMETİ…
•Doğu ve Güneydoğu illeri, mahalli idare harcamalarından aldıkları paylar itibariyle de 81 il sıralamasının en alt kısımlarında yer almaktadırlar. Kişi başına mahalli idare harcamasının Türkiye genelinde 429 YTL olduğu 2006’da, bölge illerinden sadece Tunceli, bu ortalamanın üstünde kalmış, geri kalan 20 ilin kişi başına yerel yönetim harcaması 250 YTL’nin altında gerçekleşmiştir. Bu da Türkiye kişi başına ortalama mahalli idare harcamasının ancak yüzde 58’ine tekabül etmektedir.
•Doğu illerinin kişi başına 250 YTL’lik yerel idare harcaması ile yönetmeye çalışmalarına karşılık, kişi başına yerel yönetim harcaması Rize’de 1763, Kocaeli’de 1063, Ankara’da 911, İstanbul’da 811 YTL olarak gerçekleşmiştir.
•Doğu yerel yönetimlerinin düşük bütçelerle belediyecilik yapmaya çalışmaları, hızla kentleşen, kentli nüfusu artan bu bölgede, yurttaşlara yeterli hizmetin götürülememesi ve çok sağlıksız kent koşullarına terk edilmesi sonucunu doğurmuştur.
Önlemler…
•Toplumda barış olmadıkça demokrasiye, demokrasi olmadıkça barışa ulaşılamayacağı gerçeğinden hareket ederek; farklılığın reddedilmediği, farklılıkları meşru kabul eden bir siyasal, sosyal ve kültürel yaşam ortamının yaratılması, bunun için gerekli düzenlemelerin geciktirilmeden yapılması kaçınılmaz hale gelmiştir.
•Bölgede normalleşme mutlaka sağlanmalı, çatışma ortamında bulundukları yerlerden göçe zorlananlar geri dönüş olanağı arayışında, evleri ve malları tahrip edilenler zararlarının tazmini bekleyişindeler.
•Bölgede özel tim türünden tüm özel savaş birimleri ve koruculuk, bölgeye aktarılan bütçe için ağır bir yük. Bunlara gerek kalmayacak bir barış iklimi bu kaynakların da verimli kullanılmasını sağlayacaktır.
•Çeyrek yüzyılı bulan “düşük yoğunluklu savaşın” gerekçesini oluşturan harcamaların, barışın tesisi ile sivil harcamalara dönüştürülmesi, iş ve aş yaratan yatırımlara dönüştürülmesi, bölge insanının beklentilerine daha çok cevap verecektir.
•Bu nedenle, bölgede barışın tesisi ve “asker-polis harcamaları”nın azaltılarak bunların istihdam dostu yatırım harcamalarına dönüştürülmesi, hem tüm Türkiye’ye yayılan vergi mükelleflerinin, hem de iş ve yatırım bekleyen Bölge insanlarının beklentilerini karşılayacaktır..
•Doğu ve G.Doğu’ya “pozitif ayrımcılık” uygulayan politikalar geliştirilmeli, 50 il için geçerli kılınan teşviklerden farklı, Bölge illerine özel teşviklerle yatırımlar canlandırılmalıdır.
•Kamu yatırımları, istihdam yaratıcı özellikte olmalı, artırılmalı ve mevcutların ödeneklerine öncelik verilerek tamamlanması hızlandırılmalıdır.
•Bölgenin yerel yönetimlerine ihtiyaçları olan kaynaklar aktarılmalı, kişi başına mahalli harcama düzeyi hiç olmasa Türkiye ortalamasına çıkarılmalıdır.
•Bölgede var olan aşiret sistemi ve geri kalmışlık sorunuyla ilgili özel tedbirler alınmalı, eve hapsolan, eğitim alamamış, ev ve çocukların bakımını tek başına üstlenmek zorunda kalan kadınlar için özel eğitim olanakları sağlanmalıdır.
•Daha kalıcı ve sürekli bir barış ortamı için ise en doğrusu, genel politik bir affın ilanıdır. Herkesin politik, toplumsal ve ekonomik haklarından yararlanabilmesi için gerekli yasal ve sosyal düzenlemeler gecikmeden yürürlüğe konulmalıdır.