“Durmak yok,yola devam”sloganıyla yeniden tek parti hükümeti kuracak olan AKP’nin ekonomi politikasında bir değişiklik olacağını beklememek gerekir. 2008’e kadar IMF ile anlaşması olan ve alınmış “ev ödevi” bulunan AKP iktidarı, bazı kadrosal değişikliklere gitse de ana doğrultuyu değiştirmeyecektir. IMF ve AB çapalarını güçlendirerek ve yüksek faiz -düşük kur politikası ile dünyadaki likidite bolluğunu iyi kullanıp […]
“Durmak yok,yola devam”sloganıyla yeniden tek parti hükümeti kuracak olan AKP’nin ekonomi politikasında bir değişiklik olacağını beklememek gerekir. 2008’e kadar IMF ile anlaşması olan ve alınmış “ev ödevi” bulunan AKP iktidarı, bazı kadrosal değişikliklere gitse de ana doğrultuyu değiştirmeyecektir. IMF ve AB çapalarını güçlendirerek ve yüksek faiz -düşük kur politikası ile dünyadaki likidite bolluğunu iyi kullanıp sıcak para ; özelleştirmeler, kelepir satışlarla doğrudan yabancı sermaye çekerek büyümeyi sürdürmek isteyecektir.
Seçimler öncesinde büyük bir seçim ekonomisi, daha doğrusu popülizmi icra eden AKP iktidarının merkezi bütçede ve yerel yönetim bütçelerinde önemli açıklar verdiği biliniyor ve bunu Merkez Bankası da doğruladı. Merkez Bankası Haziran sonlarına doğru yaptığı değerlendirmede şöyle diyordu:
“Ayrıca faiz dışı bütçe harcamalarında gözlenen artışlar para politikasının etkinliğini azaltma potansiyeli taşımaktadır. 2007 yılının ilk beş ayı itibarıyla, merkezi yönetim faiz dışı harcamalarındaki artışın yılın tamamı için öngörülen yüksek oranlı artış hedefinin de üzerinde gerçekleşmiş olması bu konudaki gelişmelerin yakından izlenmesini gerektirmektedir. Bu çerçevede Kurul, gelirler politikasındaki ayarlamaların ve kamu kesimi faiz dışı harcamalarının enflasyon ve enflasyon beklentileri üzerindeki olası yansımalarını dikkatle değerlendirmektedir.”
Merkezin açığı
Yılın ilk altı ayında, geçen yılın aynı dönemine göre, bütçe dengesi 8,3 milyar YTL gerileyerek, 2 milyar YTL fazladan, 5,9 milyar YTL açığa dönüştü. Aynı dönemde faiz dışı fazla yüzde 16.9’a karşılık gelen 4,3 milyar YTL düşüşle 21 milyar YTL’ye indi.
Altı aylık dönemde harcamalar yüzde 23.3 artarak 100 milyar YTL oldu. Faiz dışı harcamalar yüzde 25.6 artarak 73,8 milyar YTL’ye yükseldi. Personel giderleri yüzde 18.6 artarak 22 milyar YTL’ye, Sosyal Güvenlik Kurumları devlet primi yüzde 14.2 artarak 2,7 milyar YTL’ye çıktı.
Seçim ekonomisinin etkileri faiz dışı harcamalar içinde bulunan, mal ve hizmet alımları, cari transferler, sermaye giderleri ve sermaye transferlerinde kendisini gösterdi. Belediyelere akan parada da büyük artış oldu. Bütçede 56 milyon 850 bin YTL kaynak ayrılan Belediyelere Yardım Denkleştirme Ödeneği kalemine sadece ilk 5 ayda aktarılan para bütçeyi aşarak, 57 milyon 68 bin YTL’ye ulaştı. Hane halkına Yapılan Transferler kalemine bütün yıl için ayrılan kaynak toplam 929.5 milyon YTL iken ilk 5 aylık sonuçlara göre, 425.6 milyon YTL kullanıldı.
Belediye açıkları
AKP iktidarı, seçim harcamalarına elinde tuttuğu yerel yönetimleri de katıyor ve onlara önemli bir harcama cephanesi sunuyordu. Nasıl oluyordu bu? Şöyle: Yerel yönetimlerin artan oranda vergi ve sosyal güvenlik prim ödemeleri ile Hazine’ye olan borçları gibi kamusal yükümlülükleri erteleniyor, böylece mali kaynaklarını artırdığı ve bu şekilde genişleyen harcama imkanlarını seçim ekonomisi yönünde kullandıkları gözleniyordu. Açıklanan en son karşılaştırmalı veriler çerçevesinde, Ocak-Mart döneminde, yerel yönetimlerin hem mal ve hizmet alımları (sağlık hariç) hem de sermaye giderleri merkezi yönetim bütçesinin üzerinde gerçekleşmiş görünüyor.
Merkezi Yönetimin sağlık hariç mal ve hizmet alımları ile sermaye giderleri toplamı Ocak-Mart döneminde, 3.050 Milyon YTL düzeyinde kalırken, Yerel Yönetimlerin aynı harcama kalemleri 4.3 Milyar YTL düzeyine ulaşmış görünüyor.
Merkezi yönetim bütçesi Mayıs ayı sonunda kümülatif olarak 3,3 milyar YTL düzeyinde açık verdi. Hesaplarda yerel yönetim ve fon payı düzeltmesi yapıldığında, bütçe açığı 2007 yılında 1,4 milyar YTL’den yüzde 190,6 oranında artışla 4 milyar YTL’ye çıkmış görünüyor..
Birşey daha var: Bütçe açığını kamufle eden bir unsur, Telekom nakit fazlası ve hisse satış gelirlerinin bütçe gelirleri içinde yer alması. Bu, bütçe açığının çok daha yüksek görünmesini kamufle ediyor. , Eğer Telekom gelirleri ayıklanıp bakılsaydı bütçe açığının 2006 yılında 1,1 milyar YTL, 2007 yılında ise 9,2 milyar YTL’ye çıktığı görülecekti.
Kaşığın ucu ve sapı
Enflasyonu yüzde 4’lere çekme hedefi önünde önemli bir sorun yaratan bu açıkların kamuya yansıyan yükü bir değil, birkaç yıla yayılacak. Yani AKP kaşığın ucuyla verdiğini sapıyla fena halde çıkaracak. Şimdi bu seçim rüşvetinin bir şekilde telafisi , bu popülist harcamalarla ısınan iç pazarın soğutulması, yeni iktidarın önüne konulacak ilk ödevlerden biri olacak. Dolayısıyla yeni hükümetin ilk icraatları arasında kamu maliyesine yeniden mali disiplin getirilmesi olacağını söyleyebiliriz.
Seçimle gevşeyen vidaların sıkılaştırılması demek, faizlerin düşürülmemesi demek aynı zamanda. Kamu harcamalarına sınırlamalar getirilmesi, sosyal güvenlik reformu ile yükün topluma bindirilmesi, kamu hizmetlerinden bazılarının ticarileştirilip piyasalaştırılması ve devletin bu anlamda küçültülmeye devam edilmesi, kamu harcamaları ayağında atılacak adımlardan bazıları. Kamu gelirleri ayağında ise bazı dolaylı vergiler bindirilmesi, özelleştirmelerin hızlandırılması, kamu varlıklarının satılması gibi maddeler yer alacaktır.
Özetle, yeni AKP iktidarının esas oyun alanı, yine kamu maliyesi alanı olacak diyebiliriz.