Ankara Ticaret Odası verilerine göre 1955 – 2003 yılları arasında 223 bin kişi trafikte ölmüş. Bu felaketlerin tüm suçu çoğunlukla sürücü olarak istatistiklere yansır. Ezberlediğimiz suçlar da açıktır: Hatalı sollama, aşırı hız, dikkatsizlik, uykulu – alkollü araç kullanma… Son yıllarda utanarak sıkılarak da olsa yol – araç kusurları da dillendirilmeye başlandı. Yollardaki kör noktalara yol […]
Ankara Ticaret Odası verilerine göre 1955 – 2003 yılları arasında 223 bin kişi trafikte ölmüş.
Bu felaketlerin tüm suçu çoğunlukla sürücü olarak istatistiklere yansır. Ezberlediğimiz suçlar da açıktır: Hatalı sollama, aşırı hız, dikkatsizlik, uykulu – alkollü araç kullanma… Son yıllarda utanarak sıkılarak da olsa yol – araç kusurları da dillendirilmeye başlandı.
Yollardaki kör noktalara yol açmaktan sorumlu bürokratik tiranlık, bu noktalarda istatistiğe dönüşmüş ölümlerden kendini sorumlu tutmamanın özgüveni içindedir. Aslında kendi suç haritasını itiraf ediyor, ancak gücü elinde tutmanın verdiği soğukkanlılık içinde bini aşkın kör noktadaki ölümlerin sorumluluğunu üstlenmiyor.
İdarenin kusuru, işletme hatası, ölüme sebebiyet vermek, suç kastı gibi hukuk terimleri tiranlığa karşı savcıları – yurttaşları – demokratik kitle örgütlerini çok seyrek harekete geçiriyor.
Tüm suçlamalar, kusurlar “yaya”, “sürücü” olarak isimlendirilen, resmi ağızlarda – telsizlerde zaman zaman “şahıs” olarak seslendirilip azarlanan yurttaşların üzerine yapıştırılır. Ve bu şahıs – yurttaşların eğitilmesi, kurallara uyması resmi – özel – sivil toplum koalisyonu tarafından tutkuyla istenir.
Otomotiv – petrol – lastik – reklam şirketleri, bunlarla bağlantılı ulaşımla ilgili kitle örgütleri, meslek kuruluşları ve medya doğrudan sürücü ve yayayı suçlar: KURALLARA UY !
Toplum çocuklaştırılarak; “çimenlere basma, yerlere tükürme, terli terli su içme” dercesine küçümsenir.
“Saygı”, “denetim”, “ceza”, “eğitim” her çok ölümlü kazadan sonra döşenen makalelerin temel sözcükleridir. Bu yazıların arkasında gizlenen, bastırılan, bilince çıkarılması istenmeyen; çok uluslu şirketlerle bağlantılı hükümetlerin gizli – açık ulaşım politikalarıdır.
Bu politikalar; sanki gökten düşen, onaylayanları belli olmayan, insan eli değmemiş kutsal metinlerdir. Kim karayollarını ABD yayılmacılığının emrine verdi, demiryollarına kim dur, dedi; 1948 tarihli Hits Raporu’nda, Marshall Planı’nda neler emrediliyordu, 90’lı yılların başında ABD yol heyeti ülkemizde hangi “vatanseverler”le işbirliği yapıyordu?
Yeryüzüne ait bu soruları sormamak, birbirlerine “eğitim şart ! ” vaazları veren yurttaşları kurban adayına dönüştürür.
“Kırmızı ışıkta geçme cehenneme gidersin” uyarıları yok şimdilik, ancak insanı suç işlemeye hazır görme – gördürme işlevi trafik canavarı ikonunda hiç de aşağı kalmıyor. Toplumsalın Sınırında Beden kitabında Yaşar Çabuklu; “eskinin tanrı buyruklarının yerini laik otoritenin direktifleri alacaktı, modern ahlak bir tür laik görev diniydi” derken, modernizmin bizdeki temsilcileri olan günümüz tiranlarının haklarımız yerine görevlerimizi kafamıza fırlatmalarının nedenini anımsatır bir bakıma.
Trafikte ölümler ne kadar insanla ilgili ise o kadar da politik. Herkesin yaşamının ötekine bağlı olduğunu en çok trafikteki ilişkiler gösteriyor. Artık her meslek dalının trafikte ölen üyelerinin listesi var. Fotoğrafçıların da olduğu gibi…19 Kasım 1995’de Adana Fotoğraf Amatörleri Derneği (AFAD) üye ve kursiyerleri kaza geçirdi kör noktaların birinde. O güne dek yirmiden fazla kayıp veren fotoğrafçıların listesine on üç insan daha eklendi .
Fotoğrafçılar ve örgütleri ; tiranlarla, yerel bürokratlarla, sponsor denen moda ile cilveleşmekten zaman ayırıp yaşamı savunmaktan uzak kalıyor. Otomotiv – petrol – silah – banka işindeki tekellerin düzenlediği yarışmalardan para koparmak, seçici kurullarında özgüven tazelemek için tutkuyla bindikleri yaşam dalını kesiyorlar.
Yollarda kan dökülürken adı hiç anılmayan, karayollarından sorumlu yetkili kimdir? Karayolları Genel Müdürü’nün ismi M.Cahit Turhan. Müdürlük, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’na bağlı. Bakanın ismi Faruk Nafız Özak.
İnsanlar kedi – köpek – kuş ölüsü benzeri yollara yayılırken bu gelip geçici, atanmış müdür M.Cahit Turhan’ın geceleri nasıl rahat uyuduğunu benim gibi merak edebilirsiniz.
Gücünü makamından ve dev şirketlerden alan bu bürokrat Haziran 2006 tarihli “Trafik Kazaları Özeti 2005” başlıklı raporun önsözünde bakın ne diyor:
” Broşürün incelemesinden de anlaşılacağı gibi, kazaların oluşunda sürücü, yaya ve yolcu olarak insan faktörü % 99.71 gibi çok büyük bir kusur payı ile birinci derecede sorumlu görülmektedir”
Bu satırların arkasından O da herkes gibi “eğitim şart!” buyuruyor ve ihale raporları arasında ve törenlerde yorulan başını huzur içinde yastığa koyuyor.
Temmuz 2007
“TRAFİK CANAVARI” NEYİ GİZLER?- Haziran 2004 tarihli Fotoğraf Sergisi
Metninin Gözden Geçirilmiş Şekli