Ezelden beri var olan bir halk için yeni bir hükümet kurulacak. Bolivya halkı 500 yıldan beri ilk defa olarak kendi topraklarını önemli ölçüde kontrol etme hakkını elde edecek. Aynı zamanda, ülkenin egemen seçkinleri de ilk defa olarak ellerindeki gücü gerçekten kaybetme olasılığıyla karşı karşıya ve yeni planların uygulanmasını önlemek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. […]
Ezelden beri var olan bir halk için yeni bir hükümet kurulacak.
Bolivya halkı 500 yıldan beri ilk defa olarak kendi topraklarını önemli ölçüde kontrol etme hakkını elde edecek. Aynı zamanda, ülkenin egemen seçkinleri de ilk defa olarak ellerindeki gücü gerçekten kaybetme olasılığıyla karşı karşıya ve yeni planların uygulanmasını önlemek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar.
Ama muhalefetin gittikçe şiddetlenen tehditlerine rağmen, Başkan Evo Morales ve destekçilerinin çokuluslu bir devlet vizyonu Haziran ayında ileriye doğru büyük bir adım attı. Kurucu Meclisi felce uğratmak için çevrilen bütün dolaplara rağmen, bu plana yeterli destek var ve şiddet olaylarında büyük ölçüde tırmanış olmazsa (Haziran ayında ordu şiddete karşı Morales hükümetini koruyacağını açıkladı) bu plan gelecek yıl içinde uygulamaya konabilir.
Morales ve partisi yeni bir hükümet şekli öneriyor; kendi doğal kaynaklarını kısmen denetleyen, vergi ödeyen ve federal yasalara tabi olan 36 kadar yerel özerk bölgeden oluşan bir devlet şekli.
Plan Haziran’ın ilk haftasında, Morales’i destekleyen Sosyalizme Doğru Hareket Partisinin (MAS) Ülke İçin Görüş’ünün (Vizyon) tartışmaya açılması Kurucu Meclis’te kabul edildikten hemen sonra açıklandı. Büyük işadamlarının desteklediği partilerden en büyüğü olan Podemos oylamayı kaybetti. Bu önemli girişimin haberi Bolivya dışında (orada da pek ayrıntılara girmeden) yalnız Latin Amerika’nın solcu basınında yayınlandı (Bu güne kadar ABD burjuva basını plan hakkında hiç haber yayınlamadı). Bolivya’da gelecekte neler olabileceğini anlamak için bu vizyonun ne olduğunu öğrenmek gerek.
Vizyon bildirisinin ikinci maddesi önsözü olabilir: “Yerli halkların sömürge öncesi durumları ve hükümlerinde olan köken toprakları göz önünde tutularak, bu anayasa, onların birleşmiş, çokuluslu toplumsal bir devletin bir parçası olarak öz karar alma ve anayasa çerçevesi içinde öz yönetim, kültür ve bölgesel varlıklarını yeniden yapılandırma hakkını garanti eder.”
Öneri’nin başka kısımları bölgelerin nasıl tanımlanacağı ve özerkliğin derecesi hakkında ana hatlar veriyor.
“Özerk bölgeler, (bugüne kadar devam etmiş olsun veya olmasın, terk edilmiş olsa da) yerli ve atasal halkların ve köylülerin atadan kalma toprakları esas alınarak oluşturulur….
Varolan bir bölgeyi yerli, atasal veya köylü bölgesine çevirme kararı anayasa ve yasaların belirttiği yordam ve düzenlemelere göre yapılır… Yerli, atasal ve köylü özerk bölgeleri, kendi iradeleri ile ve yasalara uyarak kendi düzenlerini kurabilir: a) Atadan kalma topraklar üzerinde, öz kültürü, yönetimi ve yeterliliği olan yerel bir kolektif tipinde bir ortaklık; b) belediyeler; c) bölgeler kurabilir … ( Bu varlıklar) kendi yordam ve ilkelerine göre yönetimi görevlendirebilir ve yönetim tarzını ve ilkelerini belirtebilir ve topraklarını ve bütçelerini kontrol edebilir.”
Yerli ve melez halk çoğunlukla ülkenin batı ve orta kesimlerinde yaşadığı halde, daha zengin olan doğu Bolivya’da az sayıda yerli cemaati yaşıyor. Burası aynı zamanda çok zengin ve gittikçe çaresizleşen muhalefetin de yaşadığı bölge. Varsıl seçkinler kontrolü ellerinden bırakmak istemiyor- aynı, uygulanmaya başlayan gaz kârlarının kamulaştırılmasında yaptıkları gibi.
Muhalefet liderleri son günlerde şiddetli protesto ve saldırı olayları başlattı. Sağ kanattan yüzlerce üniversite öğrencisi Sucre’de Kurucu Meclis toplantısını dağıtmak için yürüyüşe geçti. Onlardan çok daha kalabalık yerli ve köylü eylemciler onların karşısına çıktı ve yürüyüşlerini durdurdu. Morales provokatörlerin yalanlarla kandırdığı öğrencilere, yeni uygulamada üniversite ve öğretimin bağımsız olacağını garanti ederek ortalığı yatıştırdı. Ama 20 Haziran’da ortaya çıkan tehlike yanında öğrenci yürüyüşleri çok basit kalıyor.
Bolivya Silahlı Kuvvetler Başkanı General Wilfredo Vargas bir radyo konuşmasında, “Silahı başkaldırı yapacaklarını, bölünme ve bağımsızlık istediklerini açıkça ilan eden gruplar var ve bunlar ülkenin güvenirliliğini tehlikeye düşürüyor”, dedi. “Silahlı Kuvvetler buna izin vermeyecek.”
“Sivil toplum hareketleri,” diye sözüne devam ederek, “eğer demokratik yolda kalırlarsa, halkı dinlemeye, düşünceleri usa vurmaya yardımcı olabilir ama eğer bu hareketlerin amaçları başkaysa, bazı kişilerin tutkularını yerine getirmeye çalışıyorlarsa, o zaman iş değişir. Onlara başka türlü davranılır”, diye uyarıda bulundu.
Savaşmaya hazır olan sadece ordu değil. Kurucu Meclis’te bir çatışmada yerli lider Justino Leano daha açık konuştu: “… yerli özerkliğini en sonuna kadar savunacağız çünkü bu bizim hakkımız.”
Batılı tarihçiler 2007 yılındaki bu gelişmeleri anacak ama Aymaralı ve Keçualı bilginler 5155 yılının olayları diye bahsedecek. Yeni, eski Bolivya’da bu iki gelenek nasıl gelişecek, göreceğiz.
*Rick Kearns Latin Amerika yerli konularını yazan Boricualı (Puerto Rico) bir yazar
6 Temmuz 2007
[Bolivia Rising’deki İngilizce orijinalinden Emine Kunter tarafından Latinbilgi.Net için çevrilmiştir]