Seçim dönemine girdiğimiz şu günlerde “yabancılar ne düşünüyor” sorusu “piyasalar” ı tedirgin etmeye devam ediyor. Türkiye ekonomisinin geleceğinin yabancı sermayeye terk edildiği ve “Bizim görevimiz Türkiye’yi yabancılara en iyi koşullarda pazarlamaktır” anlayışının hüküm sürdüğü günümüzde, “yabancıların” ülkemizde olan bitene bakış açısı elbette önemli bir gösterge durumunda. Gerçekten “yabancılar” Türkiye’deki gelişmeleri nasıl yorumluyor? Bu sorunun yanıtını […]
Seçim dönemine girdiğimiz şu günlerde “yabancılar ne düşünüyor” sorusu “piyasalar” ı tedirgin etmeye devam ediyor. Türkiye ekonomisinin geleceğinin yabancı sermayeye terk edildiği ve “Bizim görevimiz Türkiye’yi yabancılara en iyi koşullarda pazarlamaktır” anlayışının hüküm sürdüğü günümüzde, “yabancıların” ülkemizde olan bitene bakış açısı elbette önemli bir gösterge durumunda.
Gerçekten “yabancılar” Türkiye’deki gelişmeleri nasıl yorumluyor? Bu sorunun yanıtını almak için, merkezi İngiltere’de olan ING Bankacılık’ın 8 Mayıs tarihli raporunu hiç yorum yapmadan sizlerle paylaşmak arzusundayım. ING Bankacılık uluslararası finansal derecelendirme ve yatırım kuruluşlarından sadece birisi ve Türkiye benzeri “yeni yükselen piyasa ekonomilerinde” de yoğun ölçüde finansal yatırımları var.
ING Bankacılık Türkiye’ye ilişkin beklentilerinde “ideal” senaryo olarak temmuz seçimlerinde AKP’nin tekrardan salt çoğunluğa sahip olarak tek başına iktidara gelmesini ve Abdullah Gül ‘ü de Cumhurbaşkanı olarak seçebilmesini görüyor. Beklentilere göre, bu süreçte “ordunun siyaset sahnesinde etkinliği azaltılacak” ; AB’ye üyelik için atılmış bulunan adımlar da sürdürülecek.
ING Bankacılık hesaplamalarına göre bu “ideal” senaryonun gerçekleşme olasılığı yüzde 20!
Ancak, bu “ideal” senaryo gerçekleşmese dahi, “piyasaları gene de mutlu edecek” bir diğer olası sonuç, “AKP’nin birinci parti olarak Meclis’te en fazla sandalyeye sahip olması” ve “gereğinde bir koalisyon hükümetine liderlik etmesi” şeklinde oluşabilir. Kuruluşun hesaplarına göre bu senaryonun gerçekleşme olasılığı yüzde 45. Söz konusu sonuç yukarıdaki kadar arzulanır olmasa da gene de piyasa açısından çok “ürkütücü” görülmüyor. Raporda belirtilen koalisyon adresinin ise yüzde 30 olasılıkla AKP-DYP veya AKP-DYP-ANAP; yüzde 10 olasılıkla da AKP-MHP olduğunu not edelim!
Ancak bu tür bir gelişme ile birlikte ING Bankacılık Türkiye’nin AB’ye üye olması olasılığını da düşürmek gerektiğini düşünüyor. Olasılık hesaplarına göre, son gelişmeler ışığında, Türkiye’nin AB üyeliğinin gerçekleşme olasılığı zaten yüzde 45’ten yüzde 40’a gerilemiş durumda.
Bir de “kötü” olasılıklar var. ING Bankacılık raporunda yüzde 30 olasılıkla AKP’nin azınlık hükümeti kurmaya mecbur kalması ya da daha kötüsü, bir “anti-AKP” hükümetinin işbaşına gelmesi senaryoları da söz konusu. Bu arada rapor “ordunun darbe yapması” olasılığını yüzde 5 olarak görüyor. Ancak eğer, Abdullah Gül’ün halk tarafından doğrudan Cumhurbaşkanı olarak seçilmesi ya da AKP’nin mecliste azınlık durumuna düşmesi karşısında, söz konusu darbe olasılığının iki misline, yani yüzde 10’a çıkacağı öngörülmüş.
Rapor, araştırmacı Samuel Huntington ‘un artık meşhur klişesi, “Medeniyetler Çatışması” tezlerinin “haklı” çıktığını vurgulayarak sonuçlanıyor.
Raporda söz konusu olasılık hesaplarının ne gibi analitik varsayımlara dayalı olduğu açıklanmamış. Ama raporun tamamına ulaşmak isterseniz adresi: “The Clash of Civilizations-I”
başlığı altında http://research.ing.com.
Not: Bu yazı, Demokrat Kocaeli gazetesinin 18 Mayıs tarihli köşemde yayımlamış olduğum yazıma büyük ölçüde dayanmaktadır. Konunun önemi açısından bu yazıyı Cumhuriyet okurları ile de paylaşmayı uygun gördüm. Bu konuda gösterdiği nazik anlayış için Sayın Ufuk Saka ‘ya teşekkür borçluyum.